10 Ekim Gar Katliamı davasının firari sanıklar yönünden ayrılan 2. dosyasının ilk duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Savunmaların ardından ara karar kuran Mahkeme, Gaziantep Barosu’nun katılma talebini kabul etti. Sanık Erol Sayanoğlu ve diğer tanıkların dinleme taleplerinin bir sonraki celsede değerlendirilmesi üzerine kayıt altına alınmasına, SEGBİS ve HTS kayıtlarına yönelik taleplerde adı geçen şahıslara yönelik taleplerinin bir sonraki celsede değerlendirilmesine karar verdi. Daimi arama kararı dosyasının üstünde gizliliğin olup olmadığının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sorulmasını da kararlaştıran Mahkeme, IŞİD'in Türkiye sınır emiri olduğu söylenen ''Mustafa Demir hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına ve soruşturmanın genişletmesine yönelik talebin ise bir sonraki celsede değerlendirilmesine karar verdi.

"Hala gerçek suçluların yargılanmadığı, hala gerçek anlamda adalet talebimizin karşılanmadığı bir noktada duruyoruz"

Duruşmanın ardından 10 Ekim Barış Derneği, Sıhhiye Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada ilk olarak konuşan 10 Ekim Barış Derneği Eş Sözcüsü Mehtap Sakinci, “Sabır sınavı vererek geçirdiğimiz duruşmalarda yine mahkeme heyetinin şaşırarak dinlediği, bizi ise hiçbir şeyin şaşırtmadığı gelişmelere tanıklık ediyoruz. 10’uncu yılına girdiğimiz katliamın şu günlerinde hala olay yeri kameralarına girmiş, teşhisi yapılmış, sanıklar tarafından ifade edilmiş kişilerin dosyaya getirilmediğini görüyoruz. Bize bu zamana kadar piyonları önümüze koyarak; size ‘gerçek adalet talebinizi karşılayacağız’ diyen sistem bize 10’uncu yılında şunu gösteriyor. Hala gerçek suçluların yargılanmadığı, hala gerçek anlamda adalet talebimizin karşılanmadığı bir noktada duruyoruz. Daha 10 yıl önce araştırılması gereken kişi ile ilgili taleplerimiz maalesef bugün yine onuncu yılda reddediliyor. Türkiye’nin en büyük sivil katliamında ikinci canlı bombanın bile kim olduğunu merak etmeyen sistem zaten 16 tane firari sanığın da artık biran önce getirilmesine dair harekete geçmesini düşünüyoruz. Boş sanık sandalyeleriyle yürütülen davalar sinir uçlarımıza dokunuyor artık. Biz bu duruşma salonlarını daha da çok doldurmaya devam edeceğiz. Herkes yargılanıncaya kadar biz mücadeleden vazgeçmiyoruz” dedi.

"Sanıkların Türkiye’ye iade edilmesi, bu dosyada yargılanmaları ve bu boş sandalyelerin dolmasını istiyoruz"

Sakinci’nin ardından söz alan İlke Işık şöyle konuştu:

"Suriye’de olan ama bütün dünyayı ve Türkiye’yi etkileyen bir sürecin içerisindeyiz. Taleplerimizi tam da bu yönde söyledik. IŞİD’in dünya genelinde gerçekleştirdiği en büyük katliamlardan birisi. ‘Bu IŞİD’liler nerede?’ sorusunu biz 2016’dan bu yana soruyoruz. Biz bugün 5 sanığın Suriye’de, bir sanığın da Irak’ta olduğuna yönelik resmi yazışmaları bugün de hatırlattık. Suriye ile diplomatik ilişki kurmak için koşa koşa Suriye’ye gidenler; şimdi bu diplomatik ilişkilerin gereği olarak iade taleplerini istiyoruz. Bu sanıkların Türkiye’ye iade edilmesi, bu dosyada yargılanmaları ve bu boş sandalyelerin dolmasını istiyoruz. Bu IŞİD’liler Suriye’de geziyorlar. Bütün dünya şu an IŞİD tehlikesinden bahsediyor. Biz çoktan sanık olması gereken bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bakın 10 yıldır araştırılmayan, bu dosyanın sanığı olması gereken kişiler var. Bizim talebimiz üzerine mahkeme suç duyurusunda bulundu.”

Duruşmayı izleyen DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan da, Bu iktidarın yaptığı bizi mahkemelerde süründürüp bu davadan vazgeçmemizi istiyorlar. Ama yanıldıkları, unuttukları bir nokta var. Hak arama mücadelesi ötekileştirilen diğer toplumlar açısından her zaman bir zemin olmuştur ve adalet mücadelesi de her zaman devam etmiştir” diyerek sürecin takipçisi olacaklarını ve avukatlar tarafından gündem edilen noktaları Meclis gündemine taşıyacaklarını ifade etti.

"Faillerin nerede olduğunu biliyor olduğunuz halde onları buraya getirmiyorsunuz?

Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca da “Sanık sandalyelelerini boş bırakanlara, Suriye’de savaş nidaları atıp ülke içinde iç cephe tahkim etmeye çalışanlara 4 soru” diyerek şu soruları yöneltti:

"1. Yıllardır bu sanık sandalyeleri neden boş? Neden göz göre göre işlenmesine izin verdiğiniz bu katliamın sorumluluklarını üstlenmiyor, faillerin nerede olduğunu biliyor olduğunuz halde onları buraya getirmiyorsunuz?
2. Bugün Suriye’de yaşanan gelişmelerden kendinize övünç payı çıkarıyorsunuz. Selefi cihadistlerle el sıkışıp onlara kıravat giydirip yakın dost ilan ediyorsunuz. Sorabilecek misiniz yakın dostlarınıza, memleketimizde katliamlara yol açan yüzlerce insanın yanımızdan koparılmasına neden olan IŞİD’lileri HTŞ’nin kalkanları arkasından çıkarıp getirebilecek misiniz?
3. Suriye’de el birliği yaptığınız, el birliği yaptığınızı ilan ettiğiniz bu cihadist çetelerin koruması altında semiren IŞİD'lilerin bundan sonra bu memlekette başka katliamlara fail olmaması için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Ankara Katliamı davasında yıllardır süren bu duruşmalar sizin tırnağınızı bile oynatmak istemediğinizi, katliamların üstünü örtmek istediğinizi, sorumluluğunuzu gizlemek istediğinizi gösterirken başka katliamların önünün açılmayacağından Türkiye halkları nasıl emin olabilir?
4. Bugün Türkiye’nin güvenliği, sınır güvenliği, iç güvenliği gibi söylemlerle Suriye’de Kürt halkının kazanımlarına, Rojava’daki özerk yönetime saldırma planları yapıyorsunuz. Asıl tehlikenin IŞİD’ci çeteler, el ele verdiğiniz, dostum dediğiniz selefi güçler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu saldırganlıkla Türkiye'de başka katliamların önünün açıldığını, halkların birbirlerine düşman edilmesinin önünün açıldığını gayet iyi biliyoruz. Rojava'ya saldırırken ülke içinde barışı nasıl sağlayacaksınız?

Ankara Katliamı bütün bu soruların merkezinde duruyor. O yüzden 10 Ekim Katliamı davasında adalet arayışımız bu ülke halkları için, barış isteyen, sınır komşularıyla kardeşçe yaşamak isteyen, ölmek istemeyen, çocuğunun geleceğinden emin olmak isteyen bütün yurttaşların davasıdır. Sorularımızı sormaya, cevapları aramaya, sorumluları sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmeye ve hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. 10 Ekim Gar Katliamı aynı zamanda bizim için bu ülkenin çözülmemiş katliam davalarının da merkezinde durmaya, adalet barış talebimizin sembolü olmaya devam edecek."