Çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı son dokuz yılda 183’ten 30 bine çıktı. Bu artış, aşı yaptırmayanları tehdit eder hale geldi. Bununla birlikte uzmanlar kızamık ve çocuk felci hastalıklarında da artışın olduğunu söylüyor.

Aşılama programları; aşı ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkları engellemeyi, dolayısıyla bu hastalıkların neden olduğu ölümleri ya da sakatlıkları önlemeyi amaçlar. Aşılanma yolu ile bireysel bağışıklık sağlanır ve kişi hastalıktan korunurken, aynı zamanda toplumsal bağışıklık sağlanır. Gelin görün ki, aşılanmamayla doğru orantılı olarak kızamık, çocuk felci gibi hastalıklarda artış var. Dünya sağlık örgütünün verilerine göre; Türkiye’de 2017 yılında kızamık vakalarının sayısı 69 iken 2018’de bu rakam 510’a, 2019’da da önceki yılın aynı dönemine kıyasla 5,2 kat artarak 2666’ya ulaştı.

BAZI EBEVEYNLER NEDEN KARŞI ÇIKIYOR?

Dini sebeplerle; ‘Günah’ olduğu varsayımı- Caiz olmadığı yönünde verilen fetvalar, “Modern tıp Allah’ın işine karışıyor” düşüncesi. Post modern yaklaşımlar; “Güvenli değil!” “Aşı olmaktansa hasta olmak iyidir; çünkü aşılar hastalığın kendisi kadar koruyucu değildir.” “Anne sütü, içeriğindeki maddeler bebeği enfeksiyonlardan korur.”

AŞILARIN İÇİNDE KİMYASAL MADDELER Mİ VAR?

Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın haberine göre, Ziraat Mühendisi Güldem Erbaşlı 42 yaşında. Bir erkek çocuk annesi. Doğumdan sonra onun haberi olmadan yapılan ilk aşıları hariç, çocuğunu bilinçli olarak hiç aşılatmadı. “Deli misin?” sorularına alışık ama kararlı. “Kimse beni çocuğumu aşılatmam gerektiğine ikna edemez” diyor. Nedeni ona göre basit, Erbaşlı’ya göre, aşıların içeriğinde bulunan kimyasal maddeler insan sağlığına zararlı. “Buna aşı üreten firmaların para kaygısı da eklenince kaygılarım arttı. Alternatif tıptan faydalanarak özellikle de bazı besinleri tüketerek doğal yollarla da bu hastalıklardan korunmak mümkün” diyor.

ERGÖNÜL, İKİRCİKLİ BİR DURUM VAR

Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, aşı karşıtlarına sert çıktı. ‘Köpek ısırdığında kuduz aşısı olma da göreyim’ dedi. Ergönül, “Sizi köpeğin ısırdığını varsayalım, kuduz aşısı olmayacak mısınız? Hayır, deme şansınız yok çünkü ucunda ölüm var ama konu çocuklara aşı yaptırmaya gelince insan sağlığına olumsuz olduğu düşünülüyor. Burada ikircikli bir yaklaşım var” dedi. Ergönül’e göre, bu tarz aşıların garantisi yüzde 70-80 olduğu için konu tartışmaya açık. Bir başka deyişle, ‘aşı tartışmasının ana nedeni kızamıktan ölen biriyle henüz karşılaşılmaması.’ Prof. Dr. Ergönül, böyle giderse salgın riskinin artacağını, halk sağlığının riske gireceğini düşünüyor. Öyle ki, Amerika ve İngiltere’de aşı yaptırmadığı için kızamıktan ölüm vakaları görülmeye başlandı. O yüzden uyarıyor: “Belki şu an değil ama aşı karşıtlığı artmaya devam ederse önümüzdeki 10 yıl içinde ölümler Türkiye’de de başlar.”

SAĞLIK BAKANLIĞINA ÇAĞRI

Prof. Dr. Ergönül, aşı karşıtlığının önüne geçmek için Sağlık Bakanlığı’nın da acilen devreye girmesi gerektiğini düşünüyor. Tıpkı, İtalya, Almanya örneğinde olduğu gibi aşı kişilerin inisiyatifinden çıkarılmalı ve zorunlu hale getirilmeli. Açıklamalar Sağlık Bakanlığı eliyle özenle yapılmalı, karşıt kampanyalar yürütülmeli.

ABARTMALAR TIBA GÜVENİ SARSIYOR

Prof. Dr. Küçükusta, aşıların, toplumda korku ve paniğe yol açacak ifadelerle savunulduğuna dikkat çekerek grip aşısı örneğini veriyor. “Grip aşıları 2009’da birkaç milyar insan hastalanacak, on milyonlarca insan ölecek diye küresel korkutma kampanyalarıyla pazarlandı. Tüm dünyada bedava olan aşıların çoğu elde kaldı. Bu tür abartma ve korkutmalar, tıbba güveni sarsıyor.” Prof. Dr. Küçükusta, “Çocuklarım ve torunlarım aşı takvimine göre aşılandılar ama bağışıklık ve sinir sistemleri tam gelişmemiş olan 2 yaşından küçüklerin aşı takvimine 'yeni aşılar' eklenirken çok iyi düşünülmesi gerekir. Aşı sayısı arttıkça daha sağlıklı olunur gibi bir bilgi doğru olmayabilir. Çocukluk çağında geçirilen suçiçeği, hepatit A gibi masum enfeksiyonlar bağışıklık sistemini güçlendirir ve lösemi, lenfoma, astım ve alerjik hastalık risklerini azaltır” diyor.

NASIL BİR YOL İZLENMELİ?

İşte Prof. Dr. Küçükusta’nın önerileri: Sağlık Bakanlığı belirli aşıları ‘stratejik ürün’ konumuna almalı. Stratejik aşılar mutlaka devlet tarafından üretilmeli ve ücretsiz olmalı. Endüstriyle alâkası olmayan uzmanlardan oluşan Aşı Danışma Kurulu olmalı ve isteyen herkes bu kurula danışabilmeli. Halk, hastalıklar ve aşılar hakkında tam ve doğru olarak bilgilendirilmeli.

SAĞLIK BAKANLIĞI AŞI KONUSUNDA ÖZEL BÖLÜM AÇTI

Sağlık Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde de "Aşı Hakkında Yanlış Bilinen Gerçekler" diye bir bölüm açıtı. Bakanlığın sitesinde aşıya ilişkin şu bilgiler yer aldı:

YANLIŞ: Bebeklere gereksiz yere çok erken aşı uygulanıyor. Anne sütü onları korur.

Doğrusu Bebekler bazı hastalıklara karşı bağışık doğarlar, çünkü doğumdan önce annelerinden bebeklere koruyucu maddeler (antikor) geçer. Emzirilen bebekler de anne sütü ile antikor alırlar. Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemi gelişene kadar bazı hastalıklara karşı (örneğin solunum yolu enfeksiyonları, ishal) önemli bir koruma sağlar. Bununla birlikte bu antikorlar uzun süre kalıcı değildir ve tüm hastalıklara karşı koruma sağlamaz. Bebek ve çocukların pek çok yaşamı tehdit eden hastalıktan korunmaları için aşılanmaları gerekir. Çocukluk dönemi aşılama şemasına uygun olarak aşılanma, yaşamı tehdit eden hastalıklar ile temas etmeden önce, yaşamın erken döneminden itibaren bebeklerin ve çocukların korunmasını sağlar. Çocukluk dönemi aşılama şemasına uygun olarak aşılanma, yaşamı tehdit eden hastalıklar ile temas etmeden önce, yaşamın erken döneminden itibaren bebeklerin ve çocukların korunmasını sağlar. Bakanlığın sitesindeki aşıya ilişkin yanlış bilgiler ise şu şekilde sıralandı: Bir çocuğa, bir kerede birden fazla aşı verilmesi zararlı olabilir ve çocuğun bağışıklık sistemine aşırı yüklenilmiş olur. Aşıyla önlenebilir çocukluk hastalıkları yaşamın bir parçasıdır. Aşılar güvenli değildir. Aşılar faydalı değildir. Aşılar otizme neden olur. Aşılanan çocuklar aşılanmamış çocuklara kıyasla daha fazla alerjik, otoimmün ve solunum yolu hastalıkları ile karşılaşırlar. Aşılar zararlıdır. Aşıların içerisinde çocuğuma zararlı olabilecek maddeler var. Kızamık aşısı Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE)ye yol açar. Ülkemizde aşı ile önlenebilir hastalıklar neredeyse yok edildi, dolayısıyla aşılamayı desteklemeye veya arttırmaya gerek yok Aşılar ücretli olarak uygulanmaktadır.

TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ NE DİYOR?

Türk Tabipler Birliği'nin internet sitesinde aşıya ilişkin yapılan açıklamada aşı karşıtlığının bağışıklama için bir tehdit olduğu vurgulanarak şu ifedeler kullanıldı: Aşı insanlığın müşterek bir değeridir. Diğer toplumsal müştereklerde olduğu gibi, aşıları da ticari grupların kısa vadeli çıkarlarından korumak için kamusal bir otorite gereklidir. Bu ortak değerin korunması için aşıya erişim, piyasa dinamiklerinden bağımsız ve sürekli olmalıdır. Patent koruması, aşının metalaşması, erişimin piyasa dinamiklerine bırakılması hatta DSÖ tarafından aşı karşıtlığının arz/talep ve kârlılık üzerinden ele alınması, neoliberal sağlık politikalarının yarattığı tahribatı işaret etmektedir. Aşı karşıtları sıklıkla ilaç ve aşı şirketlerinin toplumun sağlığını değil kendi kazançlarını öncelediklerini dile getirmektedirler; bu ifadeler aşılara karşı haklı bir kaygı uyandırabilmektedir. Ancak bu kaygılar, eldeki aşıların etkinlik ve güvenliliği karşısında, insanlığın sağlık alanındaki en etkin mücadele araçlarından birini kullanmayı bırakması için yeterli değildir. Aşı karşıtlığı, bağışıklama için bir tehdittir. Toplum bağışıklığının sağlanamaması yeniden aşıyla korunabilen hastalık salgınlarına yol açacak ve toplumun en kırılgan kesimleri başta olmak üzere tüm toplum zarar görecektir. Bu nedenle aşı karşıtlığı, aşı reddi ve aşı konusunda tereddüt ciddiyetle ele alınmalıdır. Ancak aşı bağlamında yaşanan olumsuzluklar, sadece aşıya karşı yaşanan yalıtılmış, münferit olaylar değildir. Sağlık alanında piyasalaşma ve gericileşme el ele yürümektedir. Sağlığın piyasalaşması sağlık hizmetleri açısından en temel unsurlardan biri olan güven ilişkisini zedelemekte, teminat paketi uygulamaları hizmete erişimi kısıtlamaktadır. Geleneksel, alternatif, tamamlayıcı sağlık uygulamalarına (GATSU) yönelimin de bu zeminde giderek arttığı bilinmektedir. Bu alanda yeni bir pazar oluşturulmakta, GATSU hastaların sağlık hizmetlerinde yaşadığı olası olumsuzluklara çözüm yolu olarak sunulmaktadır. Aşı karşıtlığı da bu zeminde gelişmekte, güç bulmaktadır.