Devlet Bahçeli'nin grup konuşmasında yaptığı Öcalan çağrısının ayrıntılarında yer alan 'Umut Hakkı' vurgusu dikkat çekti.
"Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın" diyen Bahçeli PKK lideri Öcalan'ın durumu hakkında yasal çözümü de işaret ederek "Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın"dedi.
Bahçeli'den 'Umut Hakkı' vurgusu
Devlet Bahçeli'nin bu gündeme düşen açıklamasının ardından Abdullah Öcalan'ın 'Umut hakkı'ndan yararlanması için AİHM kararı gündeme geldi.
Peki 'Umut Hakkı' denir ve kimleri kapsar?
Abdullah Öcalan’ın avukatları 2003'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaparak ömür boyu hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muameleyi yasaklayan 3. Maddesine aykırı olduğu ifade etti.
AİHM ise bu başvuru üzerine 18 Mart 2014’te bir karar vererek Abdullah Öcalan’ın 'şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın' ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini umut hakkı bağlamında değerlendirerek İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı buldu. Bu karar, Türkiye aleyhine verilmiş umut hakkı özelindeki ilk karar oldu.
Öcalan dışında üç kişi için daha 'Umut Hakkı' ihlali verildi ve denetim süreci başladı
Yine benzer çerçevede yapılan başvurular üzerine Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de AİHM tarafından ihlal kararı verilmiş, ancak kesinleşen ilk karar olan Öcalan 2 kararının üzerinden on yıl geçmesine rağmen Türkiye tarafından söz konusu ihlalleri ortadan kaldırmaya dönük herhangi bir düzenleme yapılmadı. Bunun üzerine AİHM kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için Türkiye’ye yönelik denetim sürecini başlattı.
Bakanlar Komitesi, AİHM tarafından verilen ve Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan'ı ilgilendiren kararlara Türkiye’nin uymaması nedeniyle periyodik olarak yaptığı gözden geçirmeyi Eylül ayında gerçekleştirdiği oturumda da tekrar etti.
Umut Hakkı ihlali
Umut hakkının ihlali, AİHS 3. Madde ile öngörülen işkence ve diğer kötü muamele anlamına geliyor ancak Türkiye'de bu ihlale maruz kalan kaç mahpusun olduğuna dair ayrıntılı veriler kamuoyuyla paylaşılmıyor. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite’nin Türkiye’nin Beşinci Periyodik Raporu’nu değerlendirdiği 8 – 26 Temmuz 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen 80. Oturumunda Türkiye tarafından sadece mahkumiyetleri kesinleşmiş ve cezalarını çekmeye başlamış 4 binden fazla ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsünün olduğu bilgisi verilmiştir. Nitekim BM İşkenceye Karşı Komite, sözü edilen oturumun ardından 14 Ağustos 2024 tarihinde yayınladığı ‘Sonuç Gözlemleri’nin 16. Paragrafında bu bilgiyi kayıt altına aldı.
İşkenceye karşı komitenin endişeleri
İşkenceye Karşı Komite, aynı paragrafta bazı durumlarda herhangi bir salıverilme ihtimalinin dahi bulunmadığı, sosyal temas ve ziyaretleri ciddi şekilde kısıtlayan katı tutukluluk koşullarının söz konusu olduğu, hatta kısıtlamaların sağlık ortamlarında dahi uygulanmaya devam ettiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası rejimine dair endişelerini de dile getirdi.
İşkenceye Karşı Komite, ‘Sonuç Gözlemleri’nin 17. Paragrafında ise Türkiye’ye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırmak için Ceza Kanunu’nu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nu gözden geçirmeyi tavsiye etti. Bu bağlamda, Türkiye’yi müebbet hapis ile cezalandırılan mahpusların makul bir süre sonra tahliye edilme veya cezalarında indirim yapılma olasılığına sahip olmalarını sağlamaya davet etti.