Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçiler açısından geçen yılın değerlendirmesini yaparak, 2025 mücadele hedeflerini açıkladı. DİSK Genel Merkezi’ne “İyi ki TÜİK var. Yoksa enflasyon alıp başını dikecek” asılan yazılı pankart önünde konuşan Çerkezoğlu, "2024 yılı, iktidarın söylemlerinin aksine -hep diyorlar ya ‘Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik’ diye- asgari ücretlinin enflasyon altında ezildiği bir yıl oldu. 2025 yılını sınıf kardeşlerimizle buluşacağımız bir yıl olarak görüyoruz" dedi.
Haber: Çağatan Akyol
DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, sendika üyeleriyle birlikte konfederasyonun İstanbul Beşiktaş’taki genel merkezi önünde basın toplantısı düzenledi. Binaya “İyi ki TÜİK var. Yoksa enflasyon alıp başını gidecek” yazılı pankart asıldı. Açıklamada ayrıca "Asgari ücrete mahkûm olma", "TÜİK elini cebimizden çek" ve "Dilim dilim soyuluyoruz" yazılı dövizler taşınarak, "İnadına sendika, inadına DİSK" sloganı atıldı.
İşçiler, emekçiler, emekliler, dar gelirliler açısından 2024 yılının insanca yaşamanın, hayatta kalmanın daha da zorlaştığı bir yıl olduğuna vurgu yapan Çerkezoğlu, şunları söyledi:
"Değiştirilmesi gereken tablo ortada. Milyonların bizzat yaşadığı, tanık olduğu, hiçbir resmi istatistikle, hiçbir hamasi söylemle, hiçbir gündem değiştirme operasyonuyla gizlenemeyen bir kara tabloyla karşı karşıyayız. 2024 yılı bizler için enflasyon ve pahalılık yılı oldu. Ülkemiz 2024 yılında dünyadaki 195 ülkenin 190’ından daha yüksek bir enflasyona sahip bir ülke oldu. OECD ülkeleri ortalamasının 10 katından daha yüksek bir enflasyonu yaşadık 2024 yılı boyunca. Üstelik bu rakamlar TÜİK’in baskılanmış, gerçekleri yansıtmadığını hepimizin bildiği resmi enflasyon rakamlarıyla böyle. Yani TÜİK’in gerçek enflasyonu yansıtmadığını hepimizin yaşayarak gördüğümüz rakamlarla bile 2024 yılında dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşadık. Bu süreçte Türkiye İstatistik Kurumu, madde fiyat listesini açıklamayarak, yargı kararlarını hiçe sayarak bu konudaki kuralsızlığını, hukuksuzluğunu devam ettirdi. 2024’te enflasyon düşmedi. Bizler yoksullaştık çünkü ülkeyi yöneten siyasi iktidar, enflasyonun sebebi olarak ücretleri gösterdi. Yoksulluk sınırının altındaki ücretleri, açlık sınırının altındaki emekli aylıklarını enflasyonun sebebi olarak gösterdiler.
“Asgari ücretlinin cebinden 55 bin lira sermayeye aktarıldı”
Hem enflasyonun gerçek sebebini gizlediler, yani şirketlerin aşırı kârlarını gizlediler hem de milyonlarca işçiyi, emekçiyi, emekliyi yoksulluğa mahkûm ettiler. 2024 yılında bir kez daha ispatlandı ki, enflasyon sadece parasal bir mesele değil; sosyal ve siyasal bir meseledir. Yüksek enflasyon, sermayenin kâr rekorlarını kırmasını sağlarken işçilerin, emekçilerin, emeklilerin gelirlerini daha fazla eritti, daha fazla yoksullaştırdı. 2024 yılı, iktidarın söylemlerinin aksine -hep diyorlar ya ‘Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik’ diye- asgari ücretlinin enflasyon altında ezildiği bir yıl oldu. Yüksek enflasyonun yaşandığı 2022 ve 2023’ün aksine geçtiğimiz yıl asgari ücret yıl ortasında artırılmadı ve o nedenle asgari ücret çok ciddi bir gelir kaybına, alım gücü kaybına uğradı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de her bir asgari ücretlinin yıl boyunca kaybı 55 bin lirayı buldu. Yani geçen yıl her bir asgari ücretlinin cebinden 55 bin lira alındı ve sermayeye aktarıldı. Böylece asgari ücret, Türkiye’de en büyük emek hırsızlığının, yolsuzluğun aracı hâline getirildi. Öte yandan toplu sözleşme kapsamının düşüklüğü, sendikalaşmanın önündeki engeller Türkiye’yi bir asgari ücret ülkesi hâline getirdi. Böylelikle 2024 yılı gelir adaletsizliğinin daha da bozulduğu bir yıl oldu.
“Gerçek işsiz sayısı 11 milyonu geçti”
Türkiye’de nüfusun yüzde 20’lik en zengin kesimi, üretilen değerin yarısına el koydu, yarısına sahip oldu. Türkiye’de en zenginle en yoksul arasındaki gelir farkı 30 kata yaklaştı. 2024 yılı işsizliğin kronikleştiği ve istihdamın niteliğinin daha da bozulduğu bir yıl oldu. Gerçek işsiz sayısı, geniş donanımlı işsiz sayısı 11 milyonu geçti. Ülkemizde 65 milyon çalışma çağında nüfusumuz var. Bu 65 milyon nüfusun sadece 22 milyonu kayıtlı, tam zamanlı, gerçek anlamda istihdamda. Kadınlarda durum daha da vahim. Her 5 kadından sadece biri kayıtlı, tam zamanlı güvenceli olarak çalışabiliyor. İşsizliğin kronikleştiği 2024 yılında işçinin parasıyla oluşan İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları yine sermayeye akıtılmaya devam etti. 2024 yılını emekliler yılı ilan ettiler. Emekliler yılında emeklileri perişan ettiler. Ucube bir sistem uydurdular, en düşük emekli aylığını hazineden tamamlayarak. Emekli aylıklarını gerçek anlamda artırmadıkları için hazineden tamamladıkları 12 bin 500 liraya milyonlarca emekliyi mahkûm ettiler.
“İşçi sınıfının demokratik hak mücadeleleri yükseldi”
Burada asıl olarak bu tablonun nasıl değiştirileceği üzerinde durmak istiyoruz. Elbette ki bu tabloyu değiştirmenin yolu her yerde ve her zaman aynıdır. Örgütlenmek, birliğimizi ve dayanışmamızı güçlendirmek ve mücadele etmek. Başkanlık rejiminin tek adama dayalı uygulamaları devam ederken çalışma hayatı ve sosyal meseleler konusunda taraflarla, sendikalarla müzakere edilmezken, anayasal ve yasal sosyal diyalog mekanizmaları işletilmezken, yarım asırlık Asgari Ücret Tespit Komisyonu bile fiilen lağvedilirken bizlere düşen fiili, meşru, demokratik bir mücadele çizgisini büyütmektir. Nitekim 2024’te işçi sınıfının demokratik hak mücadelelerinin yükseldiği bir yıl olduğunu da söylemek gerekir ama 2024 aynı zamanda işçilerin, çalışanların hak arama girişimlerinin zorla bastırıldığı bir yıl oldu. Sendikalaşmak en yaygın işten çıkartılma nedeni olurken sendikalaştığı için işten çıkartılan işçiler, insanca şartlarda yaşamak isteyenler, ücret artışı ve daha iyi çalışma koşulları isteyenler karşılarında baskıyı, zoru ve siyasi iktidarı buldu.
“Asgari ücretten kurtulmanın yolu sendikalı olmaktır”
Bu koşullarda, bu kara tablo karşısında Türkiye’nin dört bir yanında DİSK’le buluşmayı bekleyen milyonlarca sınıf kardeşimiz var. Bizler 2025 yılını kadını erkeği, beyaz yakalısı mavi yakalısı, tüm iş kollarında çalışan ve asgari yaşamaya mahkûm edilmek istenen Türkiye’nin dört bir yanındaki sınıf kardeşlerimizle buluşacağımız bir yıl olarak görüyoruz. Hepimizi asgaride eşitlemeye çalışan ve bunun için her türlü adaletsizliği derinleştiren bu düzenden kurtulmanın yolu bellidir. Sendikalı ol, asgari yaşama mahkûm olma. Sendikalı ol, asgari ücrete mahkûm olma. Sendikalı ol, yoksulluğa mahkûm olma. O nedenle tüm sınıf kardeşlerimizi sendikalı olmaya, DİSK’li çağırıyoruz. Bu düzenin tüm çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönerken gün, kurtarıcı bekleme günü değildir. Asgari ücretten kurtulmanın yolu sendikalı olmaktır. Asgari yaşamaktan kurtulmanın yolu örgütlü olmaktır. Türkiye’yi dünyanın ucuz emek cenneti haline getirme projesini durdurmanın yolu birlik olmaktır. Türkiye’yi ucuz emek cenneti hâline getirmek için demokrasinin tüm kırıntılarını ortadan kaldırmayı göze alanlara, hukuku ayaklar altına alanlara karşı işimizi, aşımızı, ekmeğimizi; demokrasiyi, adaleti ve aslında memleketimizi savunmanın yolu sendikalı olmaktır, DİSK’li olmaktır.”