CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'nin açılış oturumunda AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayakta karşılanmasına gelen tepkileri değerlendirdi. Emir bu durum için, "Parti yönetimi uygun gördü" dedi.
Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın sorularını yanıtlayan Murat Emir şu ifadeleri kullandı:
-Bu dönem Meclis’te nasıl bir muhalefet sergileyecek CHP?
"Türkiye'nin çok ağır sorunlar içerisinde olduğunu görüyoruz. Vatandaşlarımız açlık, yoksulluk, işsizlik, geçinememe sorunlarının altında eziliyor. Dolayısıyla Meclis’ten beklentileri de bu sorunların giderilmesine dönük çalışmaların yapılması. Biz de halkımızın gündemi olan her şeyi Meclis’te gündem yapacağız. Halkımızın gündemi olmayan şeylerin gündem olmasını arzu etmiyoruz. Halkın başka bir gündemde, Meclis’in başka bir gündemde olması, Meclis’in halkın gündeminden kopması kabul edilemez.
"Şiddet Uzak Duran Bir Meclis"
Sorumlu, makul, nitelikli tartışmalar yapan, şiddetten uzak duran bir Meclis arzu ediyoruz. Hem sorunları çözen hem de kısa sürede yanlışlığı ortaya çıkarak değiştirilmesi gerekmeyen, Anayasa Mahkemesi’nin iptal edeceği maddelerin olmayacağı kaliteli bir yasama sürecinin olması için çaba göstereceğiz."
"Sorunların Sebebi Anayasa'ya Uyulmuyor Oluşu"
-Halkın gündemi olmayan konuların Meclis’in gündeminde olmasını arzu etmediğinizi söylediniz. Kastınız yeni anayasa mı?
"Birisi de anayasa. Şu kısa süreçte ‘Yeni anayasa yapmalıyız’ diyenlerin mevcut anayasaya dahi uymadıklarını görüyoruz. Türkiye'ye daha çok demokrasi, daha çok yargı bağımsızlığı, daha çok kuvvetleri ayrılığı, daha çok çoğulculuk vaat etmediler. Uygulamaları da bunun tam tersi. Dolayısıyla Türkiye'nin içerisinde bulunduğu sorunların sebebi anayasanın dar geliyor oluşu değil, tam tersine anayasanın mevcut hükümlerinin bile uyulmaması.
Dolayısıyla daha özgürlükçü, daha demokratik bir anayasa yapma iddiası şu haliyle aklımızla alay etmek oluyor. Mevcut Anayasa’ya uyulur, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulur, Türkiye'de insanlar hak ve özgürlüklerini rahatça kullanırlar ve tüm bunlara rağmen ‘Daha da genişletelim bu hakları’ noktasına gelinirse elbette konuşuruz.
Türkiye'nin elbette sivil çoğulcu, demokratik, özgürlükçü bir anayasa ihtiyacı var. Ama bu tartışmayı yapacak zeminin olmadığını, bu tartışmayı başlatanların da böyle bir niyetleri olmadığını görüyoruz. Böyle bir niyetleri olsa hiç olmazsa bu beğenmedikleri 12 Eylül Anayasası'nın içerideki hükümleri dahi uygulamaktan böylesine kaçınmazlar."
-Yarın Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş kapınızı çaldığında da cevabınız bu çerçevede mi olacak?
"Elbette, çok açık bir biçimde. Mevcut Anayasa’nın hükümleri ayaklar altına alınırken, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmazken, ‘Anayasa Mahkemesi’ni kapatırız’ nidaları atılırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmazken ‘Özgürlükçü, demokratik bir anayasa yapacağız’ diyenlere bizim inanmamız ve onlarla bir yolculuğa çıkmamız, bir masaya oturmamız düşünülmez."
"Başka Bir İktidar Alternatifi"
-Meclisin açıldığı gün grubunuzun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ayakta karşılamasına gelen eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Biz Cumhurbaşkanı'nın meşruiyetinde bir sorun olduğunu görüyoruz. Ama toplum kesimleri bakımından, ‘benim cumhurbaşkanım’ diyenler bakımından Cumhurbaşkanı’nın meşruiyet sorunu yoktur. Biz bu noktada Cumhurbaşkanı’nın kişiliğine şahsına değil cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına istinaden ayağa kalkmakta bir sorun görmüyoruz. Parti tabanımızda da bu duruşumuzun yaygın bir biçimde olumlu karşılandığını görüyoruz.
Bu tartışmayı çok büyütmemek gerek. Ama bizim dokunmak istediğimiz, bizim kendimizi anlatmak istediğimiz toplum kesimlerine ‘AKP'den başka da bir iktidar seçeneği Türkiye'de mevcuttur. Cumhuriyet Halk Partisi devleti kuran parti olarak iktidar alternatifidiri anlatma amacımız var. AKP'nin bu yanlış politikalarından bezmiş, yoksulluk içerisinde kıvranan ve bir seçenek arayan vatandaşlarımıza bir seçenek sunmak; siyasetin özü de budur."
"Ayağa Kalkmamak Bir Tercih"
-Bazı milletvekillerinizin ayağa kalkmaması da çok tartışıldı.
"Milletvekillerimizin bir kısmının ayağa kalkmamış olmasını anlıyoruz. Sonuçta bu tercihtir. Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet Halk Partili siyasetçiler tarafından elbette ki eleştirilecek çok niteliği var. Arkadaşlarımızın bir kısmı ‘İçime sindirmediğim için kalkmadım, içeri girmedim’ diyorlar. Bu da bizim anlayışla karşılayacağımız bir durum. Sonuçta bahsettiğimiz milletvekilleri ve her birinin kendi iradesi söz konusu.
"Eleştirilerden Geri Adım Atmış Değiliz"
Burada dikkat edilmesi gereken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin ayağa kalkmayı uygun görmüş olmasıdır. Bunu da biz açık iletişimle yaparak yaptık.
Cumhurbaşkanı'na karşı eleştirilerimizden de geri adım atmış değiliz. Ama Cumhurbaşkanlığı makamına saygının bir gereği olarak kalkmayı da bir ritüelin tamamlanması olarak değerlendiririz. Buradan büyük bir siyasal bir anlam çıkartmak doğru değil."