DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), parti genel merkezinde toplandı. Toplantının sonrası Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, açıklamalarda bulundu.
Doğan ilk olarak "yenidoğan çetesi"ne değinerek şu ifadeleri kullandı:
"Son gelişmeleri değerlendiriyoruz ama gözümüz kulağımız bir yandan da çürümenin fotoğrafı olarak bir kez daha ortaya çıkan yenidoğan çetesinde. Bu bir skandal değil adeta bir seri cinayetten bahsediyoruz. Kamuoyuna yansıyanlar korkunç bir olay.
Mayıs 2023'te başlaması gereken soruşturmanın bugüne kadar savsaklandığına dair iddialar var. Bu olayı yakından takip ediyoruz. Narin Güran cinayetinin üzerinden daha kaç gün geçti ki, aydınlatıldı mı; hayır. Rojin Kabaiş'e ne oldu, ya Şeyma'ya? Bu sorular aydınlatılmadıkça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemiyoruz. Bu olaylar sağlıkta dönüşüm programının bir parçası olarak ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanı'na da soruyoruz; kendisinin İl Sağlık Müdürü olduğu dönemde titizlikle yaklaşmadığı, şikayetleri savsakladığı iddialarına ne diyor?"
"Kürt Sorunu Demokrasi ve Kimlik Sorunu"
"Yeni çözüm süreci" tartışmaları hakkında konuşan Doğan şunları söyledi:
"1 Ekim gelişmelerinden bu yana ilk kez MYK sonrası karşınızdayız. Olası bir gerçekçi, kalıcı barış ihtimali için mücadele ediyoruz. Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümü için. Bu meselenin çözümü bizim gündemimize 1 Ekim itibarıyla gelmedi. Kürt sorunu en büyük, en temel sorularımızdan.
Çözüm için iyi niyet, sahicilik çok önemli fakat yetersiz. Ciddiyet, derinlikli, tarihi bir yaklaşım gerekiyor. Geçmişten ders çıkartarak yeni şeyler söylemek gerekiyor. Kürt sorununun demokratik çözümü gerçekleşmezse Türkiye'de ne ekonomi de de demokrasi gelişebilir. Kürt meselesi bir güvenlik sorunu değil, demokrasi sorunu, kimlik sorunu. Bunu çözmeden demokrasi sorununu da çözemeyiz. Ortadoğu'da savaş büyürken Kürt sorununu demokratik ve müzakere yoluyla çözülmesinden başka bir yol yok. Bu savaş büyümeden önce de bu uyarıları yaptık.
"Biz de İzliyoruz, Değerlendiriyoruz"
Bir çözüm var mı, yok mu? Siyasi iklimin yumuşatılması için bazı tutumlarla karşı karşıyayız. Ama bunu bir çözüm süreci olarak tanımlayamıyoruz. Kürt meselesiyle ilgili başlamış bir takım tartışmalar olarak tanımlıyoruz. Bunun neye evrileceğine toplumsal ve siyasal muhalefet karar verecek. Demokratik bir çözüme evrilmesini isteyen, talep eden, mevcut halden rahatsızlık hisseden herkesin sorumluluk almasıyla mümkün. Çözüm için, sürece evrilmesi için biz her zaman elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu söyledik. Cumhur İttifakı'ndan farklı sesler çıkıyor ama öte yandan bazıları da parmak sallama cüreti gösteriyor. İktidar kanadının niyetine dair bir yorumda bulunmak bizim açımızdan da güç. Her şey kamuoyunun önünde cereyan ediyor. Biz de izliyoruz, kurullarımız değerlendiriyor.
"İnisiyatif de Sorumluluk da Almaya Hazırız"
Senelerdir tekrar tekrar ısıtılan konu; 'DEM Parti Öcalan'ı önceliyor o yüzden sorumluluktan kaçıyor, bu işin öznesi olmaktan kaçıyor'. Bu tartışmayı başlatanlar daha açık bir şekilde konuşmadıkları için, niyetlerini, varsa bir yol haritalarını kamuoyuyla paylaşmadıkları için biz bu tartışmaları yorumlamak, izlemek, değerlendirmek zorundayız. DEM Parti'nin bu konuya dair ne kendisini ispata ihtiyacı yok. Her konuşmamızda barışın neden önemli olduğunu, izlenmesi gereken yolların hayati olduğunu vurguladık. Barışın zorla sağlanamayacağını da biliyoruz. O yüzden bu kadar büyük bedellere rağmen nerede durduğumuzu tartışmak ancak maksatlı bir niyetle yapılıyordur.
Bu ülkede insanların ölmediği zamanları da deneyimledik. Çatışmasızlık halinin kazandırdıklarını da biliyoruz. Bizi sanki savaşın, ötekileştirmenin, kutuplaştırmanın, adaletsizliğin bir tarafı gibi göstermeye çalışmak ancak ve ancak başka niyetle yapılıyor olabilir. Kürt meselesinin çözümü çoklu aktörlü bir mesele olduğu için, demokratik bir şekilde çözülmesi için en aktif özneyiz. Bu konuda inisiyatif almaya da sorumluluk almaya da hazırız."