Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Hakan Öztürk, Artı TV’de İrfan Aktan’ın sorularını yanıtladı. Asgari ücrete neden zam yapılması gerektiğini detaylarıyla anlatan Öztürk, Kayseri’deki göçmenlere yönelik saldırıyı ve Sivas Katliamı’nın 31. yılını da değerlendirdi.

Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Hakan Öztürk 42 bin 300 liranın nedenini şu sözlerle açıkladı:

“Mesele övgü olunca Türkiye çok güçlüdür, G20’deyiz diye konuşuluyor. Bunları üreten işçi sınıfı değil mi? İşçiler ürettiği için bu güce sahipler. Üreten emekçilerse bu emekçilere de yansımalı. İşte o yüzden biz de gayri safi yurt içi hasıladan kişi başına düşen milli gelir ne ise asgari ücret de o olmalıdır, diyoruz. İşte bu yüzden 42 bin 300 lira demekteyiz.”

Hakan Öztürk’ün, iktidarın zarar ettiği 85 milyar doların hesabını sordu ve "Emeği hiç korumayanlar, dolar sahiplerini korudular. Tasarruf paketinde konuşulan 3 milyar dolar. Kur Korumalı Mevduatla, ihale kapanlara verilenlerle, silinmiş borçlarla edilen zarar 85 milyar dolar. Ben şimdi soruyorum 85 milyar dolar nerede?" sözlerine yer verdi.

Hakan Öztürk’ün açıklamaları şu şekilde:

Asıl mesele, aşağıdakiler ve yukarıdakiler meselesidir

Kayseri’de göçmenlere yönelik gerçekleşen saldırıları değerlendiren Öztürk, göçmen karşıtlığının sorunların gerçek kaynağının üstünü örttüğünü vurguladı.

“Türkiye’nin asıl meselesi aşağıdakiler ve yukarıdakiler meselesi. Ancak sürekli paralelimizdekilerle sorun yaşıyoruz gibi anlatılıyor. Memlekette eğer bi yoksulluk varsa, bir demokrasi meselesi varsa, bir sıkışma varsa, bunun asıl sorunu elbetteki Suriyeliler değil. Yurt dışından gelenler değil. Türkiye’nin iktisadi yapısı var, hükümeti var, ekonomik kararları var. Her şey buna göre işliyor. Yoksulluk, işsizlik yaşıyoruz diyerek bunu sadece göçmenlerle ilgili mesele olarak konuşmak yanlış. Kayseri’de yaşananlara bakıldığında görünen o ki bizim önümüzdeki süreçte bu şiddet ortamını engellemek üzere çaba sarf etmemiz gerekecek.”
 

Enflasyon savaş halindeki ülkelerden yüksek

Sadece rakamlar bazında ele almayalım bunu. Enflasyonu düşünelim. Ne yapabiliriz her yerde enflasyon var diyorlar. Bu doğru değil. Türkiyenin enflasyonunun resmi açıklanan haliyle, ki bu genel kabul de değil. Resmi hali yüzde 75. Savaş halindeki ülke Rusya’da yüzde 8, Ukrayna'da yüzde 3. Kıyaslamalar yapmak durumundayız. 


Asgari ücret nefes alma konusudur

Fabrikası holdingi olanlar yüzde 400 kar elde etti. AKP yandaşları ihale avcılığı yaparak milyarları vurdu. Asgari ücret nefes alma konusudur. Bu açıdan önemlidir. Bakan Mehmet Şimşek asgari ücret artışı hakkındaki her meseleyi önemsiz görüyor, hafife alıyor. Milyonların konusu öyle hafife alınacak bir mesele değildir. 

Türkiye’de asgari ücret 1970’lerde milli gelirin %80’i civarındayken, bugün milli gelirin yüzde 47’si mdurumunda. Ne olmuş? Yarısı gitmiş değil mi? Neye dayanarak realite böyleyken bizde asgari ücret iyi denebilir?

Ergün Atalay’ın kapattım dediği konu, işçi sınıfının hayatıydı

Hatırlarsanız TÜRK-İŞ’in Genel Başkanının mikrofonu açık kalmıştı. “İş uzasaydı karışacaktı böylelikle kapattım” dedi. O kapattım dediği şey işçi sınıfının hayatıydı, asgari ücrete karar verilmesi konusuydu. Bunu diyen Ergün Atalay’ın sendikasının açıkladığı bir açlık sınırı var. Biz şu an bu açıklanan açlık sınırının, asgari ücrete oranla iki bin lira gerisindeyiz. Bu ülkenin emeklileri kat ve kat gerisinde. 

Ücretler neden 42 bin 300 lira olmalı?

Bir söz vardır, ölümden öte köy var mı? Açlıktan öte köy nedir, biz şu an bunu düşünmek zorunda kalıyoruz. Mesele övgü olunca Türkiye çok güçlüdür, G20’deyiz diye konuşuluyor. Bunları üreten işçi sınıfı değil mi? Üreten emekçilerse bu emekçilere de yansımalı. İşte o yüzden biz de gayri safi yurt içi hasıladan kişi başına düşen milli gelir ne ise asgari ücret de o olmalıdır, diyoruz. Bakın 42 bin 300 lira yine de yoksulluk sınırını aşmıyor. Yoksulluk sınırı ise 60 bin lirayı geçiyor. Yine refahtan, iyi bir yaşamdan feragat ederek tam refahtan hala bahsedemiyoruz. En geri çekilebileceğimiz rakam gayri safi yurt içi hasılada kişi başına düşen gelir olabilir. 

Emekli aylığı bundan daha beter. Emekli 10 bin lira alıyor. Ki daha az alanı da var. Bu ülkeyi yaratan eski emekçilere bu rave görülür mü? Bu emekliler nasıl yaşayacaklar? Hangi emekliye sorsanız size bu acı gerçeği söyler. 

AKP’nin vefası sadece patronlara

AKP patronlar konusunda çok da vefalı. Bire tasarruf paketinden bahsettiler değil mi? Açıklanan tasarrufta hedeflenen 3 milyar dolar. Şimdi dönüp bir de hiç ettikleri milyar dolarlara bakalım. Emeğinizle kazanmıyorsanız, bankada dolarınız varsa biz sizi koruruz dediler. Kur korumalı mevduat dedikleri buydu. Emeği hiç korumayanlar doları korudular. Bu net bir sınıfsal farklılaşmadır. TCMB Başkanı kur korumalı mevduatın getirdiği zararın 25 milyar dolar olduğunu açıkladı. Son dönemde yapılmış dört otoyol, bir tünel, 3 tane de köprü var. Buna harcanan milyar dolar 40 milyar dolar. Silinmiş olan borçlar var. Bu da 25 milyar dolar civarında. Etti mi size 85 milyar dolar. Şimdi soruyoruz, nerede bu 85 milyar dolar. Ve karşılaştıralım. Tasarrufta hedeflenen 3 milyar dolar ne, 85 milyar dolar ne? Emeğe ayrılmış olan pay yükselmeli. Birinci maddesi asgari ücrete ve emeklilere zam yapmaktır. Çalışan bütün kesimlere enflasyona bağlı güncelleme gelinmeli. Kaybedilmiş olan satın alma gücünün iadesidir bu.Zam bile değildir. Kaybedileni geri almaktır.  

AKP Döneminde katliama katılanlar ödüllendirildi

Öztürk, Madımak Katliamı’nın 31. yılında, iktidarın Alevi toplumuna dair politikalarını da değerlendirdi:

O zamanlar demişlerdi ki, otelin çevresindeki insanlara zarar gelmedi. Otelin içindeki insanlar yakılırken dışarısındakilerin sağlıklı olduğunu açıklamışlardı. Düşünebiliyor musunuz? Şu andaki iktidarınn da düşmanlık tutumu çok benzer. Alevilerin bir etkinlik düzenlemesini, siyasal olarak var olmasını, siyaset yapmasını, eşitlik haklarını istemesini iktidar istemiyor. Böylesine yakılarak katliama uğramak var mı? Varmış. Bu bu ülkede yapılabildi. AKP’nin döneminde de bu katliama katılanlar ödüllendirildi. Bunlar alevi toplumu için çok olumsuz. Tüm bu yaşananlara rağmen mücadele etmek, eşit yurttaşlık hakkı için çaba göstermek, halkların kardeşliği üzerinde durmak bizlerin görevidir, bunu yapıyoruz…