SİYASET

Erdoğan'ın Başdanışmanı Uçum’dan ‘Öcalan’ açıklaması: ‘Devlet her türlü imkanı kullanabilir’

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan ile ilgili çağrısının ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum "Devlet terörsüz devlet hedefine ulaşmak için kararlılıkta olduğunu gösteriyor. Devlet her türlü imkanı kullanabilir" dedi.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum, CNN Türk canlı yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’a “örgütü feshederek Meclis’te DEM Parti grup toplantısına katılıp terörün bittiğini ilan etme” çağrısına dair konuşan Uçum, “Bunu süreç olarak değil yeni bir aşama olarak değerlendirmek lazım” dedi.

Bahçeli’nin çağrısıyla ilgili “PKK’nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine yönelik geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması gerekiyor” sözleri AKP içinde tartışma yaratan Uçum, bu tartışmaların “siyasi magazinden hoşlanan çevrelerin ürettiği şeyler” olduğunu iddia ederek reddetti.

Uçum, bir kişinin en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebileceğine dair Anayasa hükmünün TBMM yoluyla aşılabileceğine işaret etti ve “Cumhurbaşkanımıza adaylık yolu açılabilir” dedi.

"YENİ BİR AŞAMA OLARAK DEĞERLENDİRMEK LAZIM"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM Genel Kurulu’nda DEM Partili milletvekillerinin elini sıkması ve ardından PKK lideri Abdullah Öcalan’a “örgütü feshederek Meclis’te DEM Parti grup toplantısına katılıp terörün bittiğini ilan etme” çağrısına değinen Uçum, “Bunu süreç olarak değil yeni bir aşama olarak değerlendirmek lazım” dedi.

Uçum “Bunun üst adı terörsüz Türkiye hedefi” dedi ve “Terörsüz Türkiye’ye ulaşma amacına yönelik olarak Türkiye’de terörün etkili olduğu her mecrada, siyasi mecra, dil mecraları, kültürel mecralardan tasfiyesi, terörsüz Türkiye sadece istihbarat ve güvenlik boyutu ile terörün sıfırlanması çerçevesinde değil, teröre meşruiyet kazandırmaya çalışan her zeminde bunun tasfiye edilmesi” ifadelerini kullandı.

Söz konusu “tasfiye” adımlarının alt başlığının “milli birlik ve kardeşliği güçlendirmek” olduğunu ve bunun da Bahçeli tarafından ifade edildiğini söyleyen Uçum, sözlerine şöyle devam etti:

“Peki bu ne anlama geliyor? Net biçimde Türkiye’nin Kürtleri üzerinden Türkiye’nin Kürtlerini istismar ederek terör siyaseti yapanların bu durumda kurtulmasına yönelik ciddi bir çağrı. Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlerin de milli devletidir. Türkiye, Kürtlerin de ülkesidir.

Türkiye partisi olması gereken DEM Parti ve diğer partiler, terör vesayeti yükünü sırtından atmalı. Devlet, terörsüz devlet hedefine ulaşmak için kararlılıkta olduğunu gösteriyor. Devlet her türlü imkanı kullanabilir. Devlet, Öcalan’ın mektuplarını okutmuştu. Güçlü devletler bu tip kararlar alabilir.

Tabii ki silahların bırakılması çağrısı yapılacaktır. Bundan daha doğal bir şey yok. Terörle mücadelenin bir boyutu var. Eylemsel olarak terörle mücadele boyutu var. Ya silahları bırakacaklar ya da emperyalist güçlerin aparatı olduğu teşhir olacak. Türkiye’nin Kürtlerini istismar ettiklerini hatta baskıcı yöntemlerle Türkiye’nin Kürtlerinin demokratik siyaset süreçlerinde kendilerini özgürce ifade etmelerinin önüne geçtikleri gerçeğini ortaya çıkaracak. Ya silahlar bırakılacak ya da demokratik siyasetteki gölgeleri de ortadan kalkacak. Zaten toplum, Türkiye’nin Kürtleri, PKK ile arasına mesafe koymuş. Diğerleri kim?”

‘DEM ŞAPKASINI ÖNÜNE KOYUP DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALIR’

Bahçeli’nin açıklamalarına atıfta bulunan Uçum, “Türkiye partisi olması gereken DEM Partisi ve diğer partiler. Bunlar da terör yükünü sırtlarından atmaları lazım” dedi.

“Sayın Bahçeli daha cesur bir değerlendirme de yapmıştır. Böyle bir sürecin gerçekleşmesi halinde umut hakkı bile tartışılabilir demişti. Son derece güçlü, cesaretli, vizyoner öneriler olarak değerlendirmek gerekir” sözlerine şu ifadelerle devam etti:

“Herkes Öcalan’ı bir şekilde istismar ediyor. ‘Öcalan irademizdir’ diyor. En azından Öcalan’ı istismar ettikleri teşhir olur. Bu konuda samimi olmadıkları ortaya çıkar. DEM de şapkasını önüne koyup düşünmek zorunda kalır. DEM’e oy veren demokratik siyasette karar kılmış, katılımla Türkiye’ye katkı yapmak isteyen DEM seçmenlerini de istismar ediyorlar. Bunun açığa çıkması önemli bir şeydir.”

"BİZ KARŞIT BİR POZİSYONDA DEĞİLİZ"

Sunucu, Uçum’un konuya dair açıklamaları ardından AKP içinde başlayan ve karşılıklı açıklamalarla kamuoyuna yansıyan tartışmalara atıfla “AK Parti yönetimiyle aranız nasıl? Parti içinden zaman zaman size eleştiriler gelebiliyor, bir tavır hissediyor musunuz? Fenerbahçeliliğiniz bile tartışıldı. Rahatsız oluyor musunuz?” sorusunu yöneltti.

Uçum, “AK Parti temsil alanlarıyla, yönetimiyle aramızda bir uyumsuzluk olduğunu düşünmüyorum. Çünkü biz karşıt pozisyonda değiliz. Aynı hedefe bakan insanlarız” yanıtını verdi.

Görevi gereği AK Parti üyesi olmadığı ve yönetimde bir rolü bulunmadığını belirten Uçum, “Ben Cumhurbaşkanımızın başdanışmanlarından biriyim, Hukuk Politikaları Kurulu’nun başkanvekiliyim. Ben yürütme içinde bir pozisyona sahibim. Zaten görevim sebebiyle AK Parti üyesi de değilim. Dolayısıyla AK Parti’nin kendi sistematik yapısı içerisinde, örgüt yapısı içerisinde bir rolüm de yok. Benim görevim Cumhurbaşkanımızın programına uygun bir biçimde hukuk politikası üretebilmek ve bu politikaları uygun bir biçimde anlatabilmekten geçiyor” dedi.

“Burada çatıştığımız, çekiştiğimiz bir şey olduğunu, böyle bir karşıtlık olduğunu görmüyorum” diyen Mehmet Uçum, “Biraz siyasi magazinden hoşlanan çevrelerin ürettiği şeyler oluyor. Tabii ki söylediğim şeyleri eleştirenler olabilir, onların söylediklerini ben eleştirebilirim. Eleştiri hakkının kullanılması çatışma, çekişme değildir. Kesinlikle AK Parti temsil alanlarıyla benim bulunduğum yer yan yana durmaktır ve ortak hedefe doğru, Cumhurbaşkanımızın programını hayata geçirmeye dönük bir faaliyet yürütmektir” ifadelerini kullandı.

Uçum yaşanan tartışmaların her ne kadar “siyasi magazinden hoşlanan çevrelerin ürettiği şeyler” olduğunu iddia etse de kısa sürede büyüyen tartışmada taraflar birbirlerini “Sorosçulukla” ve “Müslüman ekmeği yiyip gavur kılıcı kuşanmakla” suçlamıştı.