Gazeteci Murat Yetkin, Yetkin Report‘taki son yazısında Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçıların Halep’i ele geçirmesi ve ardından Hama’ya girmesinin ardından Ankara’nın Suriye krizindeki önceliklerini ele aldı. Yetkin, Suriye’de yaşananların “Öcalan açılımını” nasıl etkileyeceğine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.
Yetkin, Suriye’de çatışmaların devam ettiği Halep ve Hama’nın öneminden bahsetti. Yetkin, “Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep, Kilis hizasında Türk sınırına 50 km, İdlip ise Reyhanlı hizasında 30 km kadar yakın. Hama ise hem 1982’de Müslüman Kardeşler ayaklanmasının Baas rejiminin en 20 bin kişinin birkaç gün içinde öldürmesi hem de 2011’de iç savaşın başlangıç noktalarından biri olmasıyla bilinen simgesel öneme sahip” dedi.
Ankara’nın üç önceliği
Yetkin’in diplomasi, güvenlik ve savunma kaynaklarından elde ettiği bilgilere göre Türkiye’nin Suriye krizinde üç önceliği var:
1. Yeni bir göç dalgasının önlenmesi,
2. PKK/YPG’nin yeni mevziler kazanmasının önlenmesi,
3. Krizin olabildiğince diplomasi ve “vekil güçler” yoluyla söndürülmesi.
Yetkin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak ve Suriye sınırlarına düzenleyeceği kapsamlı askeri-siyasî harekâtı kendi takviminden öne almak zorunda kalmasının da koşullarının ortaya çıktığı görüşünde.
Suriye krizi “Öcalan açılımını” nasıl etkiler?
Yetkin, yazısında Suriye’de yaşananların MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Öcalan açılımı”na etkisini de ele aldı. Yetkin’in konuya dair değerlendirmesi şöyle:
“Türkiye, Rusya ve İran’ın -temel olarak Halep üzerinde anlaşmasıyla- 2017’de başlattığı Astana Süreci, Dışişleri Bakanı Fidan’ın deyişiyle Suriye’de iç savaşını buzdolabına koymuştu. Şimdi İran’ın Suriye’de Hizbullah üzerinden yaşamakta oldu gerileme, Astana Süreci’ni bitirip savaşı yeniden ısıtacak mı?
Bir Türk diplomatı bu soruma ‘Astana Süreci de aslında bir süredir buzdolabındaydı’ yanıtını verdi: ‘Gelişmelerin o süreci bitirmesi de mümkün, tersine canlandırması da.’
Ankara’nın gündeminde Suriye’de olup bitenle PKK üzerinden bağlantılı bir süreç daha bulunuyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan açılımı’ HTŞ’nin beklenmedik süratte gelişen bu hamlesinden nasıl etkilenecek?
Hafta başı itibarıyla Ankara’nın siyasi görünümünden, hükümetin Suriye (ve Irak’ta) PKK ile tırmanma eğilimindeki mücadeleyi, Türkiye’deki süreçten ayrı tutmaya çalışacağı söylenebilir. Keza DEM’in de -üstelik tam PKK lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da yüz yüze görüşme kapısı aralanmışken- kendisini tutup YPG’nin Suriye’deki alan genişletme hamleleriyle özdeşleştirme hatasına düşmeyeceği tahmin edilebilir. Ankara’daki iç siyaset diplomasisini, Suriye kriziyle ateşlenen uluslararası diplomasiden ayrı düşünmemek lazım yine de.”