Genel Sağlık-İş İzmir Şubesi, faaliyete başlayan İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi için iki hastanede asgari düzeyde sağlık personeli bırakıldığına ilişkin bir açıklama yaptı.
2013 yılında temeli atılan ve 30 ayda tamamlanacağı iddia edilen İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi'nin açılışı geçtiğimiz haftalarda sekizinci defa ertelenmişti.
10 yıldır gündemde olan Şehir Hastanesi, 4 gün önce sessiz sedasız şekilde faaliyete başladı.
AKP iktidarının, 10 yılın ardından faaliyete başlayan hastane için açılış töreni düzenlememesi dikkat çekmişti.
Şehir hastanesinde geçici olarak görevlendirildiği belirtilen sağlık emekçilerinin, hastanede ne kadar süreyle çalışacağı veya orada kalıcı olup olmayacakları belirsizliğini koruyor. Apar topar açılan hastanenin ilk hizmet gününde iki inşaat işçisi maaşlarını alamadıkları için intihar girişiminde bulunmuştu.
'Açılışın planlama aşamasında dahi eksiklikler var'
Genel Sağlık-İş İzmir Şubesi, hastanenin tartışmalı şekilde açılmasına ilişkin bir basın açıklaması yayımladı.
Şube Başkanı Derya Pekel'in imzasıyla yayımlanan açıklamada, hastanenin hizmet binasının sağlamlığı sorgulanırken açıldığına dikkat çekilirken, 21 Ağustos-1 Eylül arası İzmir – Bozyaka - Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık çalışanlarının büyük kısmının Şehir Hastanesinde gerekli klinik ve birimleri hazırlamak amacıyla görevlendirildiği aktarıldı. Bunun sonucunda İzmir – Bozyaka - Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin elektif vaka alımına kapatıldığı, sadece acil ameliyat masalarının aktif bırakıldığı kaydedildi
Öncesinde EXPO İzmir ile birlikte açılış yapılması planlanan şehir hastanesinin açılışının ertelenmesine dair kamuoyunu tatmin edici hiçbir açıklama yapılmadığına değinilen açıklamada, ‘’zemin kayması nedeniyle ertelenmiş’’ olduğu ve hatta yeni inşa edilen binada ‘kolon güçlendirme çalışmaları yapıldığı’’ yönünde basına ve kamuoyuna yansıyan görüntülerin hastanenin depreme dayanıklı olmadığına ilişkin kaygıları artırdığına dikkat çekildi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın mesajından sonra, İzmir’de halen faaliyet göstermekte olan Sağlık Bakanlığına bağlı 3 Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli personelin bir kısmına ‘’ resmi tebligat olmaksızın’’ Bayraklı Şehir Hastanesinde görevlendirildikleri bildirilerek, yeni görev yerlerinde bulunmaları istendiği anımsatılan açıklamada, resmi bir tebligat yapılmasını talep edenlere ‘’görevlendirme yazınız sonra tarafınıza iletilecek‘’ denilmiş olmasının, bu açılışın planlama aşamasında dahi eksiklikler olduğunu, ‘’Kervan yolda düzülür‘’ mantığı ile sürecin yürütüleceğini gösterdiği vurgulandı.
'İki hastane gözden çıkarıldı'
Bayraklı Şehir Hastanesine gayri-resmi olarak yapılan görevlendirmeler için İzmir’de yıllardır aktif olarak hizmet vermekte olan iki Eğitim ve Araştırma Hastanesi personelinin kullanılmasının, bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin gözden çıkarıldığı sonucunu doğurduğu kaydedilen açıklamada, İzmir Bozyaka ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde görevli personel, özellikle kliniklerdeki öğretim görevlisi, uzman doktor, asistan doktor mevcudunun neredeyse yarı yarıya Bayraklı Şehir Hastanesine çekildiğine, bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde göstermelik olarak, asgari düzeyde sağlık personeli bırakıldığına dikkat çekildi.
Sadece personel ile yetinilmediğine, hemodiyaliz- anjiografi gibi hayati önem arz eden girişimsel işlem yapılan birimlerin de şu an bu iki hastanede yapılamaz durumda olduğuna işaret edilen açıklamada, "Bu uygulama ile, halen tam kapasite çalışan hastanelerde, kalan personelin sağlık hizmeti sunumu zorlaştırılmıştır, nöbetten çıkan sağlık çalışanları nöbeti devredecek kişi bulamaz halde kalmışlardır. Bu gidişat, önümüzdeki günlerde vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımında sıkıntılar olacağının göstergesidir" denildi.
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
"Uzunca bir süredir açılması beklenen Bayraklı Şehir Hastanesi’nde çalışacak personelin planlaması dahi yapılamayıp, apar topar iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 'ATIL' hale getirilmesi, Sağlıkta Dönüşüm Programının sağlık hizmeti bekleyen halkımıza KAOS dışında bir şey sunmadığının en bariz örneğidir…
Dünya Sağlık Örgütü’nün; tedavi edici sağlık hizmetlerinin maksimum 400 yataklı hastaneler ile yürütülmesi gerektiği, bu yöntemin en akılcı sürdürülebilir, herkes için ulaşılabilir bir yöntem olduğu ve Şehir Hastaneleri planı sunulan tüm ülkelerin, sağlık hizmet sunumuna uygun bulmadıkları tespitleri ışığında, ayrıca ülke olarak son 3 yılda yaşadıklarımız, doğal afet ya da salgın durumlarında tek merkezin yetmeyeceğini, ortaya koymuş olmasına rağmen Şehir Hastaneleri noktasında siyasi iktidarın ısrarının akılcı olmadığı ortadadır. Piyasacı anlayışla, Sağlık hizmetlerinde - bilgi işlem, güvenlik, yemek, temizlik hizmetleri, otopark, cenaze işlemleri gibi - kamu tarafından verilebilecek birçok hizmetin taşeron şirketlere verilmesiyle kamu zararı oluşturacağı gün gibi ortadadır.
'Sağlık Hizmeti sunumu aşama aşama çok uluslu şirketlere devrediliyor'
Her yıl yayınlanan Sayıştay raporları ve bu raporları değerlendiren sendikamızın açıklamaları Şehir Hastanelerinin halkın sırtına yüklediği ağır yükü gözler önüne sermektedir.
Sağlık Bakanlığının uhdesinde olan, Sağlık Hizmeti sunumunun aşama aşama çok uluslu şirketlere devrediliyor olduğunu öngörüyor, 'sağlık hizmeti yabancı insafına terkedilemez' sözümüzü yineliyoruz.
Genel Sağlık-İş, Halkın ve sağlık çalışanlarının mağduriyet yaşamaması için sürecin takipçisi olmaya devam edecektir. Yurttaşların ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine erişebilmesi için mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir."