İnfaz Kanunu ile ilgili değişikliklerin yer aldığı kanun teklifinin Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesinin Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu kaydeden HDP, infazda siyasi tutuklulara dönük ayrımcılığı kabul etmediklerini vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu, AKP’nin 8 Temmuz’da Meclis gündemine getirdiği; kira artırımından, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zamma, deprem bölgelerindeki konteynırlara vergi muafiyetinden kurumlar vergisine pek çok konuda değişiklik içeren torba kanun teklifine son anda İnfaz Kanunu ile ilgili değişiklikler de eklenmesi sonrası Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesine dair yazılı açıklama yayımladı. 

‘KAOTİK HUKUK DÜZENİ YARATILMAKTA’

Genel kurulda görüşülecek ve oylanacak olan bu torba kanun teklifinin toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu belirtilen “İnfazda siyasi tutsaklara ayrımcılığı kabul etmiyoruz” başlıklı açıklamada, “Bir torba teklifle onlarca mevzuatta değişiklikler yapmak, üzerine konuşup tartışmadan kabul ettirmek anti-demokratiktir, uygulayıcılar açısından da pratikte büyük sıkıntılara sebep olacaktır. Böylece toplum için hukuki belirliliğin ve güvenliğin olmadığı bir kaotik hukuk düzeni yaratılmaktadır” denildi.

Teklifin İnfaz Kanunu’nu değiştiren maddesinde hükümlülerin özgürlük gibi en temel hakkını etkileyen düzenlemelerin yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, “Teklifteki Geçici 10’uncu madde ile hükümlülerin koşullu salıverme tarihinden önce açık cezaevine ayrılma ve denetimli serbestlik şartları değiştirilecek, hükümlüler açık cezaevine ve denetimli serbestliğe 3 yıl daha erken ayrılacaktır” ifadelerine yer verildi.

ANAYASA’YA AYKIRI

“Teklif hem biçim hem esas yönünden hukuka aykırıdır” vurgusu yapılan açıklamanın devamında şu sözler kaydedildi: “Değişiklik hapishanelerdeki kapasite yoğunluğunu azaltmak amacıyla yapıldığı ve pek çok hükümlünün salıverileceği sonucunu doğurduğu için özel af niteliğindedir. Dolayısıyla hem özel olarak bu maddenin hem de içinde bulunduğu torba kanunun bütünüyle Meclis İçtüzük 92’nci Maddesine göre oylanması ve beşte üç çoğunlukla kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak iktidar bugüne kadar infaz düzenlemelerinin de içinde yer aldığı hiçbir torba kanunda bu yöntemi izlememiştir. Bu sebeple özel af niteliğindeki bu düzenlemenin Meclis’e bu yöntemle getirilmesi de kabul edilmesi de Anayasa’ya aykırıdır.

Esas bakımından ise daha önceki infaz düzenlemeleri gibi yine siyasi tutsaklar kapsam dışı bırakılmıştır. Adli hükümlüler bu düzenlemelerle erken tahliye olabilecekken, siyasi tutsaklar bu düzenlemeden faydalanamayacaktır. Bu sebeple teklif içeriği, ayrımcılık yasağına ve eşitlik ilkesine göre de Anayasa’ya aykırıdır. En son Covid-19 pandemisi gerekçe gösterilerek 2020 yılında benzer düzenlemeler yapılmış, o zaman da koşullu salıverme sürelerinde adli hükümlüler bakımından infaz süresi üçte ikiden yarı oranına indirilmiş, siyasi tutsaklar bakımından hiçbir değişiklik yapılmayarak 4’te 3 oranı korunmuştu. Yine denetimli serbestlik süresi adli suçlarda 3 yıl iken siyasi davalarda 1 yıldı ve bugün siyasi tutsakların idare ve gözlem kurulu kararlarıyla bu hakkı da gasp edilmiştir.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE DE AYKIRI

İktidarın bu ayrımcı kanun teklifi, Anayasaya, BM Kişisel ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesine, BM Cezaevlerine İlişkin Asgari Standart Kurallara, AİHS’e, Avrupa Cezaevi Kurallarına aykırıdır. En başta İnfaz Kanunu’na aykırıdır. İnfaz Kanunu’nun 2. maddesine göre, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar, hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefi inanç, milli veya sosyal köken ve siyasi veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçler ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır.

İktidar siyasi tutsakları düşman gibi görerek lehe yapılan bütün düzenlemelerde kapsam dışı bırakmaktadır. Hükümlüler arasındaki bu çifte standart hukuka uygun olmadığı gibi vicdani ve ahlaki de değildir. Hele ki Türkiye, mevzuattaki ‘terör’ tanımının belirsizliği ve siyasi davalarda verilen kararlar sebebiyle başta adil yargılanma hakkı olmak üzere pek çok hak bakımından AİHM karşısında yoğunlukla mahkûm edilen bir ülke konumundadır. Örgütlenme, ifade ve basın özgürlüğünün yok sayılarak siyasetçilerin, gazetecilerin, avukatların, insan hakları savunucularının, genel olarak tüm muhalif kesimin yargılanıp cezalandırıldığı ve hapsedildiği bu ülkede, ortaçağdan kalma hukuk anlayışı bir intikam aracına dönüştüğü için bu kanun tasarısı adil de değildir.

‘MECLİS’İ TUTUM ALMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

Yapılacak tüm infaz değişikliklerinde adli suçlara uygulanacak her bir koşullu salıverme, açık cezaevine ayrılma ve denetimli serbestlikten faydalanma koşulları siyasi tutsaklar açısından da uygulanmalıdır. İnfazda eşitliği savunuyoruz, ayrımcılığa ve düşmanlaştırmaya karşıyız ve Anayasa’ya aykırı bu düzenlemeyi asla kabul etmiyoruz. Meclisi bu ayrımcı ve suç olan siyasi anlayışa karşı tutum almaya çağırıyoruz.”