İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayında Marmara Bölge Hapishanelerinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili raporunu kamuoyuyla paylaştı. Şube binasında düzenlenen basın toplantısında açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.

23 HAPİSHANEDEN 61 BAŞVURU
Raporun tutsakların, ailelerinin ve avukatlarının başvuruları ve bu aylara ilişkin basın taramalarıyla oluşturulduğunu belirten Yoleri, bu 3 ayda 23 hapishaneden toplam 61 başvuru yapıldığını, Marmara bölgesi dışından gelen başvurulara da raporda ayrıca yer verdiklerini söyledi.

Yoleri, başvuru gelen hapishaneleri şu şekilde sıraladı: "Maltepe L Tipi Kapalı Hapishanesi, Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesi, Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi, Metris R Tipi Kapalı Hapishanesi, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesi, Kandıra F Tipi Kapalı Hapishanesi, Silivri Kampüs Hapishanesi, Van T Tipi Kapalı Hapishanesi, Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi, Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Hapishanesi, Denizli T Tipi Kapalı Hapishanesi, Aliağa Şakran 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi, Aliağa Kadın Kapalı Hapishanesi, İzmir Kırıklar F Tipi Kapalı Hapishanesi, Bodrum S Tipi Kapalı Hapishanesi, Afyon Bolvadin T Tipi Kapalı Hapishanesi, Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Hapishanesi, Antalya S Tipi Kapalı Hapishanesi, Malatya E Tipi Kapalı Hapishanesi, Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesi, Tarsus Kadın Kapalı Hapishanesi, Siirt Hapishanesi, Sakarya L Tipi Kapalı Hapishanesi."

En yoğun hak ihlali başvurularının Silivri Kampüs Hapishanesi'nden geldiğini ifade eden Yoleri, ikinci ve üçüncü sırada Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanesi ile Kandıra F Tipi Hapishanesi olduğuna dikkat çekti.

TOPLAM HAK İHLALİ SAYISI 1275


Başvuruların 12 tanesinin adli, 49 tanesinin politik tutsaklar tarafından yapıldığını söyleyen Yoleri, "Derneğimize yapılan her bir başvuru birden çok ihlal iddiası içermektedir. Derneğimize yapılan 61 başvuruda Temmuz ayında 287, Ağustos ayında 239, Eylül ayında ise 448 olmak üzere toplam 974 hak ihlali tespit edilmiştir. Basın taraması yolu ile tespit edilen 301 hak ihlali ile toplam ihlal sayısı 1275 olarak tespit edilmiştir" dedi.

Raporun kapsamındaki 3 ayda 15 tutsağın yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Yoleri, başvurularda ve basında toplam 410 kötü muamele, çıplak arama, hücre, baskın, psikolojik şiddet ve işkence uygulaması yer aldığının altını çizdi. Yoleri, sağlık hakkı alanında ise 165 ihlalin yaşandığını ifade etti. İletişim hakkı ve tecrit konusunda 187 ihlal tespit ettiklerini dile getiren Yoleri, 97 farklı ihlalin ise yeterli beslenme, temiz suya erişim, özbakım ihtiyaçlarının karşılanmaması başlıklarında yaşandığını aktardı. Bu 3 ayda toplam 7 açlık grevi yapıldığını dile getiren Yoleri, adil yargılanma ve infaz süreçlerinde 68 ihlal tespit ettiklerini kaydetti.

'HUKUKUN OLMADIĞI YERDE KEYFİYET DEVREYE GİRDİ'


Yoleri, bu üç ay boyunca tutsaklara dönük işkence, tehdit, çıplak arama, hücre baskını, ayrımcılık, intihar dayatması gibi yaşam hakkı ihlallerinin artarak devam ettiğini, bunun yanı sıra tutsakların sağlık ve iletişim haklarının yoğun olarak gasp edildiğini, tecrit ve infaz yakmaların sürdüğünü dile getirdi.

"Hukukun olmadığı yerde keyfiyet devreye girmekte, bu durum özellikle cezaevi idaresi ve infaz memurlarının eylemlerinin denetim dışı kalmasına imkan vermektedir. Bu durum yasaya aykırı keyfi tutumların devamına imkan yaratmaktadır. Mahpuslara yönelik hakaret, tehdit , kötü muamele, yaşama yönelik saldırılar ve hak gasplarının artışı ile bu durum arasında paralellik
izlenmektedir" diyen Yoleri, başvurulara ve basına yansıyandan çok daha fazla hak ihlali olabileceğine işaret etti.

'HAPİSHANELER BAĞIMSIZ HEYETLERİN DENETİMİNE AÇILMALI'


Yoleri, önerilerini şöyle sıraladı: 

"Mahpusları temel haklarından dahi mahrum bırakan, yaşam haklarını tehdit eden, sistemli ayrımcılık içeren bu ceza infaz sistemi; insan ve mahpus hakları gözetilerek yeniden ve acilen düzenlenmeli, Ceza İnfaz Yasası ve bağlı yönetmeliklerde yer alan aykırılıklar giderilmelidir.

Ceza İnfaz Yasasının 16. Maddesi hasta mahpusların tedavi ve yaşam hakkı gözetilerek yeniden düzenlenmeli, Adli Tıp Kurumu raporu şartı ve toplum için tehlike kriteri yasadan çıkartılmalıdır.

Ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere risk grubundaki tüm mahpusların sağlık ve yaşam haklarını koruyacak önlemlerin acilen alınması ve serbest bırakılarak tedavi ve yaşam haklarının korunması yönünde acil adımlar atılmalıdır.

Kişilerin özgürlük hakkını doğrudan etkileyen, şartlı tahliye ve denetimli serbestlik hakkının kullanımında keyfi tutumların önüne geçilmeli, gözlem kurullarına dair düzenleme keyfiyete imkan vermeyecek şekilde yeniden yapılmalıdır.

Hapishaneler mahpus hakları ile ilgili çalışan sivil/ hükümet dışı insan hakları, hukuk ve sağlık örgütlerinin denetim ve izlemesine açılmalıdır."


Yetkililere ve kamuoyuna çağrı yapan Yoleri, şöyle devam etti: "Biliyoruz ki, hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri sadece mahpusların mücadelesi ile değil dışarıdan yürütülecek mücadelenin desteği ile önlenebilir. Hapishane Komisyonu olarak içerdekilerin küçük de olsa sesi olabilmek ve duyarlılık yaratmak için sorunları görünür kılmayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda, hazırladığımız bu rapor aynı zamanda, hapishanelerde yaşanan ve devasa boyutlara ulaşan sorunlara ilişkin duyarlılık ve mahpuslarla dayanışma çağrımızdır."