Türkiye’de 6 Şubat’ta Maraş merkezli iki deprem 10 ilde etkili oldu. Deprem faciasına İspanya’dan yardıma gelen Granada İtfaiye ekibinden Francisco Sánchez Reyes Evrensel gazetesine konuştu.

Deprem yönetmenliğine uyulmamasının da beraberinde felaketi getirdiğini de belirten Reyes, maliyetten kaçma adı altında insanların hayatlarıyla oynandığına ve Türkiye’deki inşaat yönetmeliğine uyulmadığından dolayı binaların yıkıldığına dikkat çekti.

"KORKUNÇ BİR TABLOYLA KARŞILAŞTIK"

Granada İtfaiye Ekibi olarak Türkiye’de hangi deprem kentindeydiniz? Bize deneyimlerinizi aktarır mısınız?

Antakya’daydık. 10 Şubat’ta 2023’de üçü 1999 depreminde birlikte çalıştığımız meslektaşım olmak üzere 14 kişilik bir ekiple birlikte Türkiye’ye geldik. Granada’dan Antakya’ya varışımız 24 saati buldu. Önce Granada’dan Malaga’ya, Malaga’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Adana’ya gittik. Adana’dan 4 saatlik bir yolculuktan sonra Antakya’ya vardık. 13 Şubat’ta Granada’ya döndük. Yani 48 saatlik bir yaşam kurtarma deneyimimiz oldu Antakya’da. Bu kentte korkunç bir tabloyla karşılaştık. Çalışma yaptığımız yerlerde binaların yüzde 80-85’i yıkılmıştı. Deprem insanları uyurken sabaha karşı yakalamış ve binalarda çok sayıda insan yaşıyormuş. Bu nedenle kentin nüfusu ve yıkılmış, hasar almış binaları dikkate aldığımızda yaklaşık elli bin insanın yaşamını yitirdiğini tahmin ediyoruz. Depremin meydana geldiği ilk günler çok sayıda canlı çıkardılar. Son günlerde bu sayı giderek azaldı. Cesetler çıkarılmaya başlandı. Sonrasında sahaya makineler girmeye başladı. Kurtarma çalışmasından çok enkaz kaldırma çalışmasına başlandı.

Bu kadar yıkımı nasıl açıklıyorsunuz? Antakya’da binaların yüzde 80-85'i yıkılmış olduğu söylüyorsunuz. Buna sebep yalnızca deprem şiddetinin büyüklüğü mü?

Richter ölçeğine göre 7 derecenin üzerinde bir deprem ciddi bir durum. Ancak şu da bir gerçek ki burada binaların yapı durumunun, inşaatlarında kullanılan malzemelerin son derece kalitesiz olduğunu gördük. Bizimle gelen ekibin bir üyesi teknik mimardı ve o bizlerin görebildiğinden daha fazlasını gördü. Burada Türkiye’deki inşaat yönetmeliğine uyulmamış ve uzun yıllar boyunca kötü binalar inşa edilmiş. Bu çok net görülen bir gerçeklikti. Düşük kaliteli harç, demir ve yetersiz çimento düşük kaliteli demir kullanılarak yapılan yapılara tanık olduk. Betonarme yapılarda, kolonlarda çimentonun demire yapışmasını sağlayan oluklu demir kullanılması gerekir. Çimento oluksuz demirle yeterince bütünleşmez. Yapıların geneli böyleydi. Bu rezil bir durum. İspanya’da oluklu demir ile oluksuz arasındaki fiyat farkı fazladır. Türkiye’de de öyledir mutlaka. Oluklusu 80 avro ise oluksuzu 20 avro. Bu da maaliyeti arttırıyor. Bundan kaçınayım derken insanlar ölüme gönderiliyor. Bazı binaların yıkılmamasının nedeni kaliteli malzeme kullanılmış olmasından. Kampı bir devlet okulunun bahçesine kurmuştuk. Devlet okullarının birçoğu çok az zarar görmüştü; ancak etraflarındaki binalar tümden yıkılmışlardı. Para hırsı için insan hayatlarıyla oynanıyor.

İnşaatlar usulüne uygun yapılsa felaketin boyutu bunca yıkıcı olmaz mı demek istiyorsunuz?

Elbette bunu demek istiyorum. Binanın daha sonra yıkılması gerekebilir ama ölüm olmaz.  Örneğin İspanya’nın Murcia bölgesinde Lorca kentinde bir deprem yaşadık. Bu depremde çok az ölüm oldu. Ölüme neden olmamıştı ama bazı binaları kendimiz yıktık daha sağlamını yapmak üzere.