İstanbul Barosu ve İstanbul Tabip Odası Adalet Bakanlığı’nı; yaşam hakkını ve sağlık hakkını koruma ve güvence altına alma konusunda Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeye davet etti.
Basın toplantısına İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nergis Erdoğan, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç, İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu adına Osman Küçükosmanoğlu, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cegerğun Polat, İHD İstanbul Şubesi adına Mehmet Acettin konuşmacı olarak katıldı.
HABER: FATOŞ ERDOĞAN
İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Barosu'nun ortak basın açıklamasını İTO Yönetim Kurulu Başkanı Nergis Erdoğan okudu.
Tedavi ve takiplerini cezaevi koşullarında sürdüremeyen ağır hasta mahpuslar serbest bırakılmalıdır!
Anayasa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve Hasta Hakları Yönetmeliği'nin ilgili maddeleri uyarınca; herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Bu sorunlar, Adalet Bakanlığı'nın ve Bakanlığa bağlı Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü'nün mahpusların sağlık hizmetlerine erişimi konusundaki sorumluluklarını yerine getirmediğini göstermektedir.
Çözüm Önerilerimiz:
Ceza infazının hastalık nedeniyle ertelenmesi kararı, Adli Tıp Kurumu'nun düzenleme ya da onaylama biçimindeki raporu ile değil üçüncü basamak sağlık hizmeti veren hastanelerdeki sağlık kurullarının raporları ile verilebilmeli ve ceza infazının ertelenmesi için yeterli olmalıdır. Cumhuriyet başsavcılığının, mahpusların sağlık ve yaşam hakkının korunması için verilen bu sağlık kurulu raporlarının aksine karar verebilmesi mümkün olmamalıdır.
Mahpusların sağlık hizmetlerine erişimleri ile ilgili aksaklıklar, Anayasa’nın 56/4. maddesi uyarınca; devletin denetleme yükümlülüğünü yerine getirmesi suretiyle, aynı zamanda Adalet Bakanlığı’nın ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak çabaları ve sağlık meslek ve hukuk örgütlerinin önerileri dikkate alınarak ivedilikle giderilmelidir.
“ANAYASAL YÜKÜMLÜLÜKLER YERİNE GETİRİLMELİDİR”
İstanbul Barosu ve İstanbul Tabip Odası olarak Adalet Bakanlığı’nı; yaşam hakkını ve sağlık hakkını koruma ve güvence altına alma konusunda Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu konuşmasına mahpusların cezaevinde sağlık hakkı bakımından doğrudan devletin sorumluluğu altında olduğunu belirterek başladı devleti sorumluluğu yerine getirmeye davet etti.
Durakoğlu' nun konuşmasına şöyle:
"Bir mahpus cezaevinde sağlık hakkı bakımından doğrudan devletin sorumluluğundadır bir kere devlet bu sorumluluğu kabul edecek ve cezaevi idarelerinden başlayarak hastanelere kadar atklara kadar bütün kurumlar kendilerini bu gerçekliğin çerçevesi içerisinde konumlandıracaklar bu çok önemli bir mahpus sağlık hakkı bakımından doğrudan devletin sorumluluğundadır.
Türkiye'deki konumlanma cezaevlerinin konumu bu gerçeklikten uzaktır. Temel sorun buradan başlamaktadır yasal düzenlemelere riyaet edilmelidir.
Türkiye’deki infaz sistemi ıslaha dayalı bir sistem değildir. Bu sistemin doğurduğu sonuçlar çok kötü koşulları beraberinde getiriyor; sağlıklı bir insanın bile zamanla hasta olmasına neden olacak kötü koşullar var cezaevlerinde kaldı ki halihazırda hasta olan bir kişinin orada sağlığına erişebileceğini de söylemek güçtür.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu,
"Bir mahpus cezaevinde sağlık hakkı bakımından doğrudan devletin sorumluluğundadır bir kere devlet bu sorumluluğu kabul edecek ve cezaevi idarelerinden başlayarak hastanelere kadar ATK'lara kadar bütün kurumlar kendilerini bu gerçekliğin çerçevesi içerisinde konumlandıracaklar."
İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu adına konuşan Osman Küçükosmanoğlu Demans teşhisine rağmen tutukluluk halinin devamına karar verilen Aysel Tuğluk’un durumuna dikkat çekti ve Adalet Bakanına seslendi.
İki çevik kuvvet otobüsün İTO binası önünde beklediğini belirten Küçükosmanoğlu hasta mahpusların durumuna dikkat çekmenin önünde ki engellere vurgu yaptı.