Şimdilik sokaklar hala inançlı binlerce insan tarafından tutuluyor. Ancak bunun ne kadar süreceği meçhul. Nasıl başladığı sorusuna gelince: öz direniş bilinci ve değiştirme arzusu ile başladı. Dış güçler ve silahlı milisler ile değil, fakir Kazakların öfkesi olarak büyüdü. Ne olursa olsun, Kazakistan topraklarından Nazarbayev ismindeki prestiji silmeye yeteceği aşikâr.

Kara kıs awılıma kelgende,

Kültildegen kar yerge tüskende,

Dombıramdı alarman,

Yürek sazın şalarman,

Kaygırgandı eş aytpam.

Uğur Işılak’tan kötü bir çevirisini dinlediğiniz "Dombra" türküsü aslında bir destana gönderme yapılarak kaleme alınmış, Kazakların ulusal çalgısı dombra ile bestelenmiştir. Esas ismi Nogay Marşı’dır. Kazakların tarihlerine göz ucuyla bakıldığında, dombranın ne denli önemli olduğu anlaşılacaktır. Gel gelelim, algı siyaseti yapanlar, bir ulusun değerlerini de seçim sloganı yahut seçim müziği yapabilirler. Bu onlar için "kazan-kazan" politikasıdır.kazakistan-2

Almatı havalimanına indiğimde saat gece 02:30 idi. Türkiye ve Kazakistan arasındaki 4 saatlik farka hiç alışamayacağımı sanmıştım; çünkü 3 buçuk saatlik uçak yolculuğu başlamadan önce 2007 yılındaydım fakat Almatı’ya indiğimde yıl 2008 olmuştu. Evet, bir yılbaşı gecesi Kazakistan'a seyahat etmiştim fakat Türkiye’den 4 saat önce bir yıl atlamıştım. Hiç izin kullanmadan 7 ay geçirdiğim ve toplamda 9 ay kaldığım Almatı’da -25 dereceleri de gördüm, yazın kuraklığını da. Çalıştığım şantiyede Rus ve Kazak çalışanlarımızla ilgileniyor. Rusça bildiğim için yerel düzeyde çalıştığım firmanın evrak işlerini yürütüyordum. Pasaportum şantiyeye vardığımda elimden alındı. Nedeni çalışma iznimin alınmamasıydı. İki hafta şantiye dışına çıkmadım. Türkiye’den gelen aşçılar yemek yapıyor, Kazaklar sadece ağır işlerde kullanılıyor, sadece birkaç Kazak mühendis kadrosunda görev alıyordu. Türkiye’den gelen düz işçi, yani vasıfsız işçiler en az 1300 dolar ücret alırken, Kazaklar 200 dolar civarı kazanıyorlardı. 2 odalı bir dairede 2 ya da 3 Kazak aile ortak kalıyordu. Yer yatakları, divanlar, vs vs. Kazakların hem şantiyede hem de sokaklarda durumu ortadaydı; tamamen fakirlerdi. Fakat Almatı ve Astana sokaklarında gezdiğinizde olağanüstü lüks bir yaşamında var olduğuna ikna olurdunuz. Bu lüks hayatı süren kaymak tabaka ile asla tanışamadım. Bir keresinde Astana sokaklarında gezerken polisin düdükle peşimizden koştuğunu fark ettik. Onu görünce etrafımızda herkesin durduğunu, sadece bizim hala mobil olduğumuzu fark ettik. Sonunda polis yanımıza vardı. "Hemen durun!" dedi. Nedenini açıklamadı, biz de sormadık. Çünkü bir Kazak dostumuz, "Kazakistan'da polise soru sorulmaz, karakola asla düşülmez" demişti. Gerçekten de öyleydi. Kazaklar polisten korkuyorlar ve polis devletini iliklerine kadar hissediyorlardı. Birkaç dakika sonra devasa bir konvoy ile Nazarbayev'in geçtiğini anladık. Halk alkış tutuyor, sanki resmi bir geçit törenini izliyor gibi tebessüm ediyordu. Bunun akıl tutulması olduğunu düşündük. Fakat bu uzun sürmedi... Türkiye’ye döndükten birkaç sene sonra, Erdoğan’a da aynı konvoy ve saygı seremonisi hazırlanmış olduğunu Meclis'in arkasından geçerken bir dolmuş içinde yarım saat bekletildiğimde fark ettim. Sonra Cuma namazı konvoyları, malumunuz!

KAZAKİSTAN'DA NELER OLUYOR?

Kazakistan Komünist Partisi'nin son Genel Sekreteri, Kazakistan’ın Elbaşı'sı (ulusun tek lideri) ve Başkent’in isim babası olan Nazarbayev ve ailesinin boyunduruğu altında 30 sene yaşamış olan halk, öfkesini artık içinde tutamaz hale gelmişti. Bir yanda hayat pahalılığı, öte yanda küçücük bir azınlığın altında sürecek olan kölelik! Gaz fiyatlarındaki artış, petrolün zamlanması ve enflasyon altında kaybolan hayatlar...

Geçen pazar günü başlayan olaylar ardından, Kazakistan Devlet Başkanı Cömert Tokayev, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün ülkeye müdahale etmesini istemiş, bunu yerel basın Nazarbayev'in isteği olarak servis etmişti. Perşembe günü bu talep kabul edildi. Karşılığında ise; Kazakistan'daki Ruslara özerklik, Rusçanın 2. resmi dil olması ve Rusya'ya askeri üs verilmesi kabul edilmiş oldu. Rus birlikleri, krizi çözmede Kazakistan kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak için görevlendirildi. Rus Birlikleri yola çıktığında, başta Almatı olmak üzere ülkede elektrikler kesildi, internete erişilemedi.

Çarşamba günü ağır kayıplar olması bekleniyordu. Resmî açıklama yapılmadan hemen önce, Kazakistan hastagi altında onlarca ölü ve halka dağıtılan silahlar akabinde başlayan silahlı çatışma görüntüleri gelmeye başlamıştı. Kazakistan polisi perşembe sabahı pek çok karakolun göstericiler tarafından işgal edilmek istendiğini fakat göstericilerin püskürtüldüğünü açıklamıştı. Perşembe öğleden sonra Kazak Polisi farklı bir açıklama yaptı: "İki polisimizi başı kesilmiş halde bulduk." Bu, mevcut durumu farklı bir boyuta evirmeye yetti. Kafa kesme görüntülerine en son Suriye topraklarında DAES vahşetlerinde tanıklık ettik. Kazak Polisinin açıklamasına göre, 20 polis ve yüzlerce gösterici perşembe günü hayatını kaybetti.

Pazar günü gaz fiyatlarındaki ani artışın yol açtığı bu isyan, kısa sürede gerçek bir kentsel ayaklanmaya dönüştü. Ekonomik taleplere ek olarak, siyasi talepler de öne çıktı: önce hükümetin istifası, eski otokrat lider Nursultan Nazarbayev'in ve Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in tüm siyasi rollerinden çekilmesi ve rejim değişikliği en önemli taleplerdi. Bu taleplerin çoğu aslında karşılanmıştı. Gaz fiyatındaki artış altı aylığına donduruldu. Hükümet çarşamba günü istifa etti. Krizin başından beri görünmez olan Nursultan Nazarbayev, "Güvenlik Konseyi başkanı" görevinden ayrıldı. Muhtemelen ülkeyi bile terk etti. Ancak tüm bu tavizler yanlış zamanda verilmiş oldu, çünkü 30 yıl boyunca olanca haksızlığa ses etmemiş olan bu kitleyi eve göndermek artık hayaldi. Cumhurbaşkanı Tokayev'in açıklamaları biraz daha tehditkâr ve halka "hesap soracağız" boyutuna çıktığında, artık karşı tarafta "hesap sorma" talebiyle eli yükseltti. Tokayev “Gördüm” dedi ve elini açtığında, artık kırmızılara yenilmiş ya masayı çulsuz terk edecek ya da destek talep ederek mızıkçılık yapacaktı! Rus milisler Kazakistan'a doğru yola çıktığında, Tokayev şu cümleyi kurdu: "Sokaktakiler ve elindeki silahı bırakmayan herkes yok edilecek!" Bu bir gözdağı değil, Rusya ile saatlerce süren pazarlığın dışavurumuydu. Gerçekten de sokaktakileri yok etmeye gelen sarışın Ruslar, gözü çekik Kazaklara ve Ahıskalı Türklere karşı asla taviz göstermeyecektir!

KENT GERİLLALARI SAHNEDE

Almatı şehir merkezinde Perşembe gün boyu ve akşamı düzenli olarak silahlı çatışma haberleri geldi. Yetkililer, göstericilerin önceki gün işgal ettiği binaların bulunduğu merkezleri "temizlediklerini" iddia ediyordu. Ancak Çarşamba gününden bu yana internet ve telefon neredeyse tamamen kesildiği için durumun tam olarak ne olduğunu orada olmayanların bilmesi imkânsız. Sosyal ağlarda ve Rus basınında ufak tefek görüntüler servis edildi. Cep telefonlarıyla çekilen fotoğraf ve videolarda yağmalar, şiddet, yakılan araçlar, karanlık sokaklar, yüzleri maskeli silahlanmış erkekler göze çarpıyordu. Bu da şu soruyu sormamıza yol açtı: Kent gerillaları mı sahneye çıkmıştı?

Bazı görüntülerde, Almatı sokaklarında devriye gezen askerler ve tanklar görüldü. Bunların en azından bir kısmı Rus askerleri. 2014'te Kırım'da olduğu gibi, "küçük yeşil adamlar" tarafından doğrudan bir müdahale henüz gerçekleşmedi. Bu yeşil adamlar, Rusya, Kazakistan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Tacikistan ve Kırgızistan’dan gelen “profesyoneller” olarak sahadalar. Çarşamba akşamı Tokayev, müttefiklerini "parası ödenen ve yurtdışından organize edilen bir terör saldırısı" olarak nitelendirdiği şeye karşı çıkmaya çağırdığını duyurduğunda, belki de o gece olayların durulacağı düşünüldü. Fakat kimse evine dönmedi! Rusya 3.000, Beyaz Rusya 500, Tacikistan 200, Ermenistan 70 askerle Almatı sokaklarına çıktığında, karşılarında hala Kazakistan halklarının barikatı vardı.

Örgütsüz Kazak halkları, sanayi kentlerinde grevlerle başlayan bu ayaklanmada çok aktif rol aldılar. İşçi sendikalarının önderliğinde harekete geçen binlerce kişi, birkaç saat içinde, 30 yıllık bir öfkeyle toparlandı. Bu öyle büyüdü ki, Kazakistan siyasetini takip eden hiçbir siyaset bilimci bunu öngöremezdi. Nereye everileceği de öngörülemez olan bu isyan dalgasının önündeki tek engel, lidersiz oluşudur. İşçiler evlerine dönerlerse, halk yığınları teknik okuma kapasitesi olan sendikaların reflekslerinden de mahrum kalacaklar. Şimdilik sokaklar hala inançlı binlerce insan tarafından tutuluyor. Ancak bunun ne kadar süreceği meçhul. Nasıl başladığı sorusuna gelince: öz direniş bilinci ve değiştirme arzusu ile başladı. Dış güçler ve silahlı milisler ile değil, fakir Kazakların öfkesi olarak büyüdü. Ne olursa olsun, Kazakistan topraklarından Nazarbayev ismindeki prestiji silmeye yeteceği aşikâr. Başkentin ismini kendi adıyla değiştirme cesareti gösteren Nursultan ismini silmeye yetecek olan bir direniştir bu.