Odesa kentinde ırkçı Sağ Sektör grubu üyelerinin sendika binasını ateşe vererek 39 kişi yakmasını kim besteleyecek? Kharkov sokaklarını bombalayan Rus subaylarının sivilleri hedef aldığı gerçeği ortada duruyorken, kim bir savaşta taraf tutmak için canla basla kavga edecek? Kimin savaşı olduğunu bildiğimiz bir paylaşım kavgasında, kimin tarafını tutmayı isteyeceğiz?
Bazı bilgilerin kuşaklardan kuşaklara aktarımı için sözlü sohbete yahut yazılı bir metne gerek yoktur. O bilgiler rüzgarla dolaşmayı severler. Örneğin bir savaş anısı gibi… Bazı hikayeler, virüsün yayılımı gibi hızla yayılır. Onu duymamak, hissetmemek ya da o hikâyenin içinde bir person olmamak için ya maske takmak ya da o hikâyeye mesafeli durmak zorundasınızdır. Bu hikâyelerden sizi bazen “devletin yüce gücü” korur, bazen baskı aygıtları o hikayelere diz çöktürmüştür. O hikâyede bir kahraman olmaktan kurtulmuş olsanız bile, o hikâyenin varlığını kesinlikle bilirsiniz! Bu da virüsü kapmadan, onun olduğunu bilerek hayat sürmek kadar ince bir çizgidir! Murathan Mungan’ın dediği gibi “Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın. Kendin içindeyken, kafan dışındaysa.."
Sanat bir silah olabilir mi? Ya da silahları susturabilir mi? Silahlar, sadece deldikleri duvarlarda değil, hafızalarda da derin delikler açarlar. Bu delikler zamanla kapatılsa da alçısı aşınmaya başladığında, karanlık duvar deliğinden ışık çırpınarak çıkmaya çalışır. Savaşın tınısının yayılışı da tıpkı buna benzer! Bu tını, sanatla bir ahenk içine girdiğinde, yeni bir zevk ya da bir tat alabilir miyiz? Savaş, sevimli bir anıya dönüşebilir mi? Silahlar gitar gibi kullanılabilir mi?
Picasso, Guernica’yı yapmaya başladığında tarihler Haziran 1937'yi gösteriyor, Picasso’nun Paris'teki stüdyosunda serin bir yaz rüzgârı kapı aralığından içeri giriyordu. Bu eser, Paris’te sergilenmek üzere yapılsa da konu yaşanan bir bombardımandan esinle ortaya çıkmıştır! İspanya İç Savaşı'nda bir Bask köyünün faşist taraf adına Nazi Almanya’sı ve faşist İtalya'nın bombalamasını betimler. Sanatın savaşa etkisinin hikâyeleştiği ve o hikâyenin efsaneleşmeden tüm çıplaklığıyla okunduğunun kanıtıdır Guernica.
Bu tablo, Nazilere ait büyük bir temsil masasının bulunduğu Paris'teki 1937 Dünya Fuarı'nda sergilendiğinde İspanya’da nasıl bir vahşet yaşandığı konusunda farkındalık yarattı. Böylece 20. yüzyılın en ünlü savaş karşıtı görüntüsü oldu.
Ağlayan bir anne ve onun bebeği; yerde yatan bir savaşçı; dehşet içinde bağıran bir başka kadın; ölü bebek; ve bize bu dehşetin İspanya'da yaşadığını belgeleyen İspanya’nın tanınmış boğa figürü ve dahası… Picasso bu devasa tablosunda bize bir şey verdi. Bu belki de bir slogan, belki de bir umuttu bu! Bu sadece sanat olamayacak kadar güçlü ve canlı bir kurguydu.
Faşistler, yıllarca İspanya iç savaşında anarşistlerin ve köylülerin zulümlerinden bahsettiler. Dünyanın geri kalanı İspanya’da, özellikle Guernica’da faşistlere karşı bir katliam var düşüncesine kapıldı. Guernica halkının saldırganlığı olmadığını ilk ortaya çıkartan tanık ifadeleri, polis tutanakları ve Guernica tablosu oldu! Picasso'nun tablosu başka bir hikâye anlattı ve bu hikâye rüzgarla yayıldı. Basılı bir metne ihtiyaç duyulmadı.
Picasso bu tabloya başlamadan önce The Times'ta yer alan bir haberden yola çıkıyor. İngiliz gazeteci George Steer, haberin detayında Guernica’da neler yaşandığını şöyle özetliyor: "Bugün saat 2'de kasabayı ziyaret ettiğimde, baştan sona alev alev yanan korkunç bir yerle karşılaştım. Alevler 10 km öteden dağların üzerindeki duman bulutlarından bile görülebiliyordu. Gece boyunca evler yıkıldı, ta ki sokaklar uzun, kırmızı, aşılmaz enkaz yığınları haline gelene kadar.. Bombardımanın amacı görünüşe göre sivil nüfusun moralini bozmak ve Bask halkının beşiğini yok etmekti. Eylemin yapıldığı günden başlayarak her taşın altında bu gerçeği bulmak mümkün.. 7 bin nüfuslu tüm kasaba ve ayrıca oraya sığınmış 3.000 mülteci, yavaş ve sistematik bir şekilde parçalara ayrıldılar. Hedef beş millik bir alan boyunca çiftlik evlerini bombalamaktı. Geceleri atılan bombalar tepede küçük mumlar gibi yanıyordu. Çevredeki tüm köyler, kasabanın kendisi ile aynı yoğunlukta bombalandı ve Guernica körfezinin başındaki küçük bir grup ev olan Mugica'nin halkı 15 dakika boyunca makineli tüfeklerle tarandı… Açıkta kalan bir kasabanın önce bombalanması, sonra sağ kalanların kurşunlanması mantıklıydı. Hedef onların teker teker yok edilmesiydi…"
Olayla ilgili Başkan José Antonia Aguirre “Basque Press” gazetesine şu açıklamayı yaptı: "İspanyolların hizmetindeki Alman havacılar, Guernica'yı bombaladı ve Bask halkı tarafından büyük bir direnişle tutulan tarihi şehri yaktı, yıktı..."
Guernica'nın bombalanmasından önce, İngiliz hükümetinin İspanya İç Savaşı'na müdahale etmeme politikası vardı. Guernica’da yaşanan bu korkunç olay, birinci ve ikinci dünya savaşları arasına sıkıştırılmış sıradan bir şiddet değil, artık güç dengelerinin değiştiğinin, katletme biçimlerinin farklılaştığının da bir göstergesiydi.
Bir tablo olarak Guernica adeta yirminci yüzyılın ikonudur; kimsenin ilgisiz kalamayacağı bir zulüm anını kayda geçiren en önemli savaş karşıtı sanattır! Guernica’ya kadar resmedilen tüm savaş tabloları bir tarafın zaferine atıfta bulunurken, Guernica zulüm ve zalimliği ortaya çıkartmıştır! O aslında başkaları tarafından yapılmış, Picasso tarafından imzalanmıştır! Paris Almanlar tarafından işgal edildiğinde, Picasso’yu ziyaret eden bir Nazi Subay “bu tabloyu sen mi yaptın?” diye sorduğunda, “Hayır, siz yaptınız!” yanıtını veren Picasso, aslında bu tablonun sadece bir sanat eseri değil, bir savaş belgesi olduğunu da vurgulamıştı!
Günümüz bombardımanlarını kim betimleyecek? Kiev metrosunda piyano çalan eski bir öğrenci mi? Donetsk kafelerinde gitar çalan bir gitarist mi? Odesa kentinde ırkçı Sağ Sektör grubu üyelerinin sendika binasını ateşe vererek 39 kişi yakmasını kim besteleyecek? Kharkov sokaklarını bombalayan Rus subaylarının sivilleri hedef aldığı gerçeği ortada duruyorken, kim bir savaşta taraf tutmak için canla basla kavga edecek? Kimin savaşı olduğunu bildiğimiz bir paylaşım kavgasında, kimin tarafını tutmayı isteyeceğiz?
Gerçeklere en çok ihtiyaç duyduğumuz günümüzde bir başka Guernica tablosu daha gelmedi. Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta ve vahşi darbelerin yaşandığı Afrika’da olanları anlatacak bir Picasso henüz doğmadığı için mi?
Elimizde kalan ve bizi koruyabilecek tek şey gerçekler! Tek sığınağımız gerçeklerin bir bir gün yüzüne çıkması! Elbet gerçekler anlatılacak fakat yeni bir Guernica resmedilene dek, herkes kendi gerçeğine inanacak ve bu gerçeğin yayılması uğruna tüm kara propaganda yollarını tek tek deneyecek!
Biz yine de bekleyelim; belki savaşların sanatla yıkılma süreci hızlanır yahut işgalcilerin solukları sanat karışında kesilmeye başlar…