Daktilo1984’e konuşan Büyükyüksel, seçimler haziranda yapılacaksa adayı belirlemek için henüz erken olduğunu kabul etmek gerektiğini söyledi.
Üç aday üzerinden salt rakamsal olmayan bir tartışma dönüyor. Üstü örtülü bir şekilde çok büyük bir ideolojik tartışma döndüğünü düşünüyorum adaylar üzerinden ve partiler arası çekişme de aslında adaylar üzerinden sembolik derecede yapılıyor.
KILIÇDAROĞLU KAZANABİLİR Mİ SORUSU YAVAŞ YAVAŞ GERİDE KALIYOR
İnsanların Kılıçdaroğlu’nun adaylığını tartışırken en çok kazanmasının garanti olmaması riskine şerh düştüklerini söyleyen Büyükyüksel, son anketlerde Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan ile arasındaki farkın 6.5 puana kadar çıktığını belirtti.
İnsanların kafasında yerleşmiş bir imaj var Kılıçdaroğlu hakkında. Kazanmasının garanti olmaması riskine büyük bir şerh düşülüyor. Lakin son baktığımızda en son MetroPoll anketinde Erdoğan ile aralarında 6.5 puan vardı. Bundan 2 ay sonra Erdoğan ile arasında anketlerde 10-12 puan fark olursa artık Kılıçdaroğlu’nu aday olarak neden isteyip istemediğimizi ideolojik olarak konuşacağız.
KILIÇDAROĞLU ANKETLERDE GERİDE OLDUĞUNU GÖRÜNCE ALTILI MASADAN AYRI BİR AJANDA YÜRÜTMEYE BAŞLADI
Kılıçdaroğlu geride olduğunu görünce altılı masadan ayrı bir ajanda yürütmeye başladı. Ve bu kendisine fayda sağlamış gibi gözüküyor. Oradaki sıkışmışlıktan çıkıp daha hesaplaşmacı bir yere girdi. Helalleşme inisiyatifini devam ettirse de, ki burada da tökezlediği alanlar oldu, buna rağmen son dönemde sürekli olarak hesaplaşma dozajının arttığı bir yere doğru gidiyoruz.
HALKIN İNANILMAZ BİR HESAPLAŞMA ARZUSU VAR
Kılıçdaroğlu’nun çatışmacı dili arttırdıkça oylarının da arttığının altını çizen Büyükyüksel, bunun hesaplaşmayı direten ve bu duyguyu veren başka kimsenin kalmamasına bağlanabileceğini söyledi.
Hesaplaşmayı direten ve bu duyguyu veren Kılıçdaroğlu dışında kimsenin olmaması çok ironik çünkü Kılıçdaroğlu hepsinin arasında en çatışmacı olmayacak olanı diye düşünülüyordu. Yükselişinin bir sebebi de halkın inanılmaz bir hesaplaşma arzusu olması. Yani kimsenin bir toleransı yok bence artık. Bu hesaplaşma arzusunun bu kadar yüksek olduğu bir toplumda, öfkenin bu kadar yüksek olduğu bir toplumda bu öfkeyi kanalize etmek ve bu arzuyu dillendirmek, geçmişte siyasi karizmanızın olup olmamasından bağımsız olarak, size destek kazandırabilir. Halkta bu talep varsa onu karşılayacak kişiye yönelirler.
ADAYLARIN HEPSİNİN İDEOLOJİK OLARAK DURDUĞU YERLER FARKLI
Büyükyüksel konuşulan 3 adayın hepsinin ideolojik olarak durduğu noktanın farklı olduğunun altını çizdi.
İmamoğlu birazcık daha merkezde sosyal liberal bir pozisyonda gözükürken, sosyal demokrat da politikalar uygulayan bazen daha üçüncü nesil tarz diyebileceğimiz bir pozisyonda. Kılıçdaroğlu biraz daha düz sosyal demokrat çizgiye kaymaya başladı gibi gözüküyor son dönemlerde. İmamoğlu’nun solunda kalıyor yani biraz. Mansur Yavaş ise daha sağ bir figür, ülkücü bir geçmişi var, geçmişinden de öte hâlâ bu kimliği belli bir çevre içerisinde yaşıyor. Bunların hepsinin imlediği şeyler birkaç açıdan farklı.
KILIÇDAROĞLU’NUN KAZANMASI ERDOĞAN İÇİN BİR FELAKET DEMEK
Kılıçdaroğlu'nun imlediği şey sermaye ile bir çatışma içeriyor gelecek için. Bunun sermaye için bir sıkıntısı var. Aynı zamanda Kılıçdaroğlu'nun imlediği şey Erdoğan için bir felaket, fiyasko. Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa Türkiye’nin baskın kimliğinden olmayan, alevi bir Cumhurbaşkanı olacak. Hem sermaye ile çatışan hem hesaplaşma dilini en çok kullanan hem de ülkenin hakim sünni türk muhafazakar milliyetçi hikayesinin çok zıttında bulunan bir figür var şu an, aynı zamanda 10 yıl boyunca yıpratılmış ve buna rağmen kazanırsa Erdoğan’ın hikayesi iyice mahvolur.
İMAMOĞLU ERDOĞAN’I YENMİŞ BİRİ
İmamoğlu daha merkez bir profil, İstanbul’u yönetiyor ve İstanbul Türkiye’nin ekonomik kalbi; bunun imlediği bir şey var. Erdoğan'ı yenmiş biri, genç biri, bunun imlediği şey şu: Erdoğan’ı yenebilir. İmamoğlu sermaye ile biraz daha uyumlu hareket edebilecek bir figür de. Ama iktidarın yine de karşısında kaybetmek istemeyeceği bir figür. Söylemsel olarak iktidara ne kadar yakın olduğu zamanlar olsa da vakıflara karşı bir bilenmişliği var. Ve daha seküler kimliği vurgulu bir figür, daha kozmopolit. Kültürel hegemonyada büyük bir kayıp olur İmamoğlunun kazanması Erdoğan için.
MANSUR YAVAŞ’IN BİR AVANTAJI YOK GÜNÜN SONUNDA
Mansur Yavaş anketlerde çok oy aldığı için öne çıkıyor. Ülkücü bir geçmişten geldiği için o camiayla içli dışlı olan, halen de belediyede beraber iş yapabilen, iktidara yakın cenahla da iş yürütebilen, bu açıdan bazıları tarafından bir geçiş figürü olarak görülen biri. Muhalefette bir kısım için bu sebeple kazanmak için bir avantaj olarak görülüyor. Ama iktidarda da bunu düşünenler olabilir. Bugün iktidar, iktidarın aktörleri ile belediyede rahat çalışan bir figüre kaybettiği zaman ne bürokraside çok büyük bir değişim olacaktır ne de sermaye ile hesaplaşma yaşanacaktır.
ERDOĞAN TÜRKİYE’NİN EN PRAGMATİST LİDERİ
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu sınanmış figürler, ulusal siyasette varlar ve konuşuyorlar. Sınanmak siyasette iyi bir şeydir. Kılıçdaroğlu'nun PKK tarafından saldırıya uğramaktan yumruk yemeye kadar 10 yılda sınanmadığı bir şey kalmadı. İmamoğlu için de böyle bu; davalar oluyor, polemiklere giriyor bazen, başarısız bir performans sergiliyor, özür diliyor, geri adım atıyor, bunlar avantajlı şeyler. Mansur Yavaş en suskun figürlerden biri. Aynı zamanda kendisinin bütün muhalefetin az çok asgari düzeyde söylemlerini taşıyabilecek bir figür olduğundan da emin değilim. Seçim sürecinde bazı tartışmalarla yüzleşmek zorunda kalacak aday. Erdoğan andımızı getirmiyorum der mesela, Mansur Yavaş bu konuda ne diyecek? Bu konuda bir şey dediğinde Kürtler ve AKP seçmeni ne yapacak? Erdoğan Türkiye’nin en pragmatist lideri. MHP de gayet pragmatist bir parti. Erdoğan anadilde eğitim hakkında muhalefetin adayından daha ileride bir şey söylerse ne olacak?
Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz: https://daktilo1984.com/videolar/muhalefetin-ideal-aday-profili-kemal-buyukyuksel-musahit-5/