Haber: Fatoş Erdoğan

KESK İstanbul Şubeler Platformu, Sendikal faaliyetleri gerekçe gösterilerek açılan davanın 16 Haziranda görülen karar duruşmasında 34 üyelerine 6 ile 12 yıl arasında değişen  toplamda 265 yıl ceza verildiğini açıkladı.

KESK'in düzenlediği "1 Mayıs, 8 Mart, Parasız Eğitim Parasız Sağlık, 4+4+4 Yasası, Güvenceli İş Güvenceli Gelecek"  konulu basın açıklamaları, dava tutanaklarında suç  delili olarak gösterildiğini belirten KESK İstanbul Şubeler Platformu, Bu kararı verenlerin bilmesini isteriz ki bu suçları tüm Kesk üyeleri işlemiştir, işlemeye de devam edecektir. Bizler bu ülkenin ilerici, demokrat ve yurtsever kamu emekçileri olarak biliyoruz ki verilen cezaların asıl gerekçesi sendikal hak ve özgürlüklere tahammülsüzlük olduğu kadar  KHK'larla ihraç edilen üyelerimizin işe dönüşlerini engelleme çabasıdır dedi

KESK İstanbul Şubeler Platformu, 34 üyelerine verilen toplamda 265 yıl hapis cezasını protesto etmek için Eğitim-Sen İstanbul 3.Nolu Şubede basın açıklaması düzenledi. "Sendikal faaliyet suç değildir! Baskılar bizi yıldıramaz" pankartının açıldığı basın açıklamasını KESK İstanbul Şubeler Platformu adına Zeynep Kışlak Yıldırım okudu.

265 YIL HAPİS CEZASINI KABUL ETMİYORUZ 

AKP iktidarı, gerici faşist rejimini tesis etmek için iktidara geldiği günden bu yana önünde engel olarak gördüğü tüm muhalefet kesimlerine karşı yargı sopasını kullanmaktan çekinmemiştir. Uzunca bir zamandır emekten demokrasiden ve barıştan yana sendika, kitle örgütü ve siyasi partiler üzerinde AKP yargısının hukuksuz uygulama ve kararları demoklesin kılıcı gibi sallanmaktadır. Konfederasyonumuz KESK de bu hukuksuzluklardan payını almış, almaya devam etmektedir diyerek sözlerine başlayan Yıldırım, dava sürecini anlattı:

"Bundan 10 yıl önce 19 Şubat 2013 tarihinde ülke  genelinde polis tarafından  yapılan  operasyonlar sonucu İstanbul'da gözaltına alınan  Kesk'e  bağlı  sendikalara üye 56 arkadaşımızdan 32 'si çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı.  Tutuklamalar maddi delil olmaksızın polis fezlekeleri esas alınarak yapılmıştı. Gerek fezlekeleri hazırlayan polisler gerekse tutuklama kararını veren hakimlerin bir çoğu 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fettullahci  oldukları gerekçesiyle görevden alınarak yargılanmışlar ve hüküm giymişlerdir.  Bu olgu dahi arkadaşlarımızın yargılanma sürecindeki hukuksuzluğun vehametini göstermesi açısından önemlidir. Bu süreçte arkadaşlarımız yıllarca cezaevinde kalmış,  tutuklulukları boyunca tedavileri aksayan  Eğitim Sen 4 Nolu Şube yönetecisi Erkan Karataş ile BES 1 Nolu şube  yöneticisi Metin Erkan Özkan tahliye edildikten kısa bir süre sonra hayatlarını kaybetmişlerdir. Her iki arkadaşımızı da bir kez daha saygıyla anıyoruz. 

Yine 15 Temmuz sonrasında çıkarılan KHK'larla bu dava gerekçe gösterilerek dava da adı geçen 15 arkadaşımız ihraç edilmiş, açılan işe iade davalarında ise yargılama sonucunun beklenildiği söylenmiştir. 

Aradan geçen 10 yılllık süre içinde adil bir yargılamadan söz etmek mümkün değilken, davanın 16 Haziran daki karar duruşmasında 34 arkadaşımıza 6 ile 12 yıl arasında değişen  toplamda 265 yıl ceza verilmiştir. Gerekçeli karar henüz açıklanmamıştır."

SENDİKAL FAALİYETLER SUÇ UNSURU DEĞİLDİR 

Yıldırım, sendika faaliyetlerin suç unsuru olarak gösterildiğini dikkat çekti. Yıldırım, "Bizler bu ülkenin ilerici, demokrat ve yurtsever kamu emekçileri olarak biliyoruz ki verilen cezaların asıl gerekçesi sendikal hak ve özgürlüklere tahammülsüzlük olduğu kadar  KHK'larla ihraç edilen üyelerimizin işe dönüşlerini engelleme çabasıdır.