Dicle Elektrik Dağıtım AŞ (DEDAŞ) tarafından yapılan elektrik kesintileri, Mardin’in bazı ilçelerine bağlı çok sayıda köy ve mahalleyi kapsayan bölgede yaşayan insanların yaşamsal fonksiyonlarını olumsuz etkiliyor.
Termometrelerin 40-45 derece sıcaklığı gösterdiği bölgede günde 8 saate varan elektrik kesintisi yaşanıyor. Elektrik kesintileri başta sağlık olmak üzere; sanayi ve tarımı olumsuz etkilerken, solunum cihazına bağlı yaşamak zorunda olan hastaların yaşamları risk altına giriyor.
DEDAŞ görevlileri, askerlerle bölgeye giderek, sayaçları evlerden söküp, elektrik direklerine bağlıyor. Halkın buna karşı itirazı ise Türk medyasında ‘kaçak elektrik için askerlere saldırıyorlar’ şeklinde yansıtılıyor.
Elektrik kesintilerinin yaşandığı bölgeye giden Mardin Barosu’ndan avukat Erkan Yılmaz, kimsenin kaçak elektrik kullanmadığı, DEDAŞ’ın yaptığının keyfi bir uygulama olduğunu söyledi.
Yılmaz, ‘Kaçak elektrik’ bahanesiyle sayaçların direklere bağlanması ve elektrik kesintilerinin Kürt kentlerinin dışında Türkiye’nin başka hiçbir yerinde böyle bir uygulamanın yaşanmadığını savundu.
Mardin Barosu, Emek ve Demokrasi Platformu, Eğitim Sen ve Tabipler Odası’yla birlikte elektriklerin kesildiği bölgelere giderek incelemelerde bulunarak zaman zaman rapor oluşturuyor.
PeyamaKurd’a konuşan Yılmaz, yapılan uygulamanın hiçbir hukuki dayanağının olmadığını ifade ederek şunları kaydetti:
Köylerde gün içerisinde 8 saatten fazla elektrik kesintisi yaşanıyor. Mardin’in Savur ilçesinde bağlı bazı köylerde DEDAŞ çalışanları, kolluk kuvvetlerin zoruyla elektrik sayaçlarını direklerin üzerine alıyor. Bunun hiçbir hukuki dayanağı yok. Daha önce Van’da, Hakkâri’de, Mardin merkezde, Urfa’da ve birçok şehirde zorla yaptılar. Bu sadece Kürtler kentlerinde yapılan bir uygulamadır, Türkiye’nin başka bir kentinde, ilçesinde ve köyünde yapılmıyor.
Savur’un Sürgücü köyünde 3 gündür jandarmanın baskısı sürüyor, insanlar buna karşı direniyor. Sayaçların elektrik direklerine bağlamasını istemiyor halk. Yüzlerde asker DEDAŞ ekibiyle köylere gidiyor.”
Halkın kaçak elektrik kullanmadığını, DEDAŞ’ın yaptığının keyfi bir uygulama olduğunu kaydeden Yılmaz şöyle devam etti:
“HALK KAÇAK ELEKTRİK KULLANMIYOR, DEDAŞ’IN KEYFİ UYGULAMA”
“Normal şartlarda herkesin sayacı kendi evinde olması lazım, ya da binanın alt kısmında pano dediğimiz yerde olması gerekiyor. Ama DEDAŞ direklerin üstüne çıkarmak istiyor. Gerekçe ise ‘Kaçak elektriğin önüne geçmeye çalışmak.’ Ama bu keyfi bir durumdur. Çünkü Türkiye’nin batısında ne kadar kaçak elektriğin olduğunu biliyoruz.
Halk kaçak elektrik kullanmıyor. İki yıl önce başlatılan bir süreç vardır. O süreçte ‘elektriği kullansanız da kullanmasanız 80 TL mecburi olarak ödeyeceksiniz” dediler. İnsanlar elektriği hiç kullanmasalar bile belirledikleri ücret faturaya yansıyordu.
Gün içerisinde elektrik kesintisi olduğu için solunum cihazlarına bağlı yaşamak zorunda olan çok sayıda hasta var, yaşamları risk altında. Buzdolabına konulan et diğer gıda ve süt ürünleri hepsi bozuluyor.