SİYASET

Mümtaz’er Türköne: Bilek güreşi devam ediyor: Bahçeli, Erdoğan’ın bileğini masaya yapıştırmak üzere."

Yazar Mümtaz'er Türköne: Şahsî yorumum şu: Bahçeli, Erdoğan’ın bileğini masaya yapıştırmak üzere."

Abone Ol

Medyascopte TV‘den siyaset bilimci, yazar Mümtaz’er Türköne, Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasının şifrelerini kaleme aldı. Bahçeli ile doğruda ve dolaylı olarak bir bağlantısı olmadığını daha önce açıklayan Mümtaz’er Türköne, Cumhur İttifakı arasında ayrılık olduğunu bu yazısında da vurguladı. Türköne, bu kez de daha sert bir noktaya işaret etti ve “Bahçeli, Erdoğan’ın bileğini masaya yapıştırmak üzere” dedi.

BAHÇELİ ERDOĞAN'IN BİLEĞİNİ MASAYA YAPIŞTIRMAK ÜZERE

Bahçeli’nin “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bin yıllık sahibi ve geleceğin aslî sorumlusu sıfatıyla konuştuğunu” belirten Türköne, “Öbür taraftan Cumhur İttifakı’na sahip çıkıyor, daha doğrusu Erdoğan’ı ittifakın devamına dair şartlar konusunda uyarıyor. Ona bir cankurtaran simidi atıyor. Bahçeli sabit kadem. Erdoğan masaya -kayyım tayini gibi- sadece bir kart fırlattı. Henüz elini açık etmedi. Mesele Suriye’ye operasyon ise, kapılar kapalı görünüyor. Sonuç: Bilek güreşi devam ediyor. Şahsî yorumum şu: Bahçeli, Erdoğan’ın bileğini masaya yapıştırmak üzere” yorumunu yaptı.

Mümtaz’er Türköne’nin Medyascopte TV‘de yer alan yazısı şöyle:

“Grup toplantısında Devlet Bahçeli, ayağını yere vurarak bulunduğu yerde kararlılıkla durmaya devam ettiğini ısrarlı ve vurgulu bir üslupla tekrarladı. Kendine özgü özenle seçilmiş cümlelerinin arasından, keyfine göre tereddüt ifadeleri çıkarmaya çalışacak olan zorlama yorumlara da at koşturacak bir alan bırakmadı. “Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan” cümlesi durumu açıklamak için yeterli.

Sorgulayarak hatırlayalım:

Bahçeli’nin arkasından Efkan Ala’nın DEM Parti grup başkanvekillerin elini sıkması, AK Parti kanadı ile uyumluydu. Erdoğan’ın bu sürpriz nezaketi “Kıymetli buluyorum” demesi, karşılıklı diyalogun uyumlu bir şekilde sürdüğünü gösterdi. Ancak, Bahçeli’nin, yakın tarihimizi bir milat gibi bölen 22 Ekim konuşması, benzer karşılığı ve desteği bulamadı. Tiyatroda sanatını çok iyi konuşturarak esas oyuncunun önüne geçen yardımcı oyuncular için “iyi rol çalıyor” denir. Bahçeli meşhur konuşmasıyla bütün rolleri bir tek hamlede çalınca Erdoğan, aktif bir sessizliğe büründü. Aktif, çünkü konuşmasa da tasarruflarıyla maksadını ve durduğu yeri gösteriyor. Kayyım atamaları ve bu atamalara sahip çıkması, Bahçeli’ye cevap olarak yeterliydi.

‘BAHÇELİ, ERDOĞAN’I KÖŞEYE SIKIŞTIRMADI’

Devlet ile hükümetin karşı karşıya geldiğini, Bahçeli’nin kalıcı millî menfaatleri veya bilindik ifadeyle beka sorumlularını, kısaca devlet kanadını temsil ettiğini söylemiştim. Ana tartışma konusunun da Suriye, özellikle Kuzey Doğu Suriye’deki PKK-PYD sahipliğindeki Kürt otonomisi olduğunu söyleyenler var. Yalnız Erdoğan bu karşılığı da veremiyor.

Bahçeli kayyım meselesini es geçmedi. Sahip de çıkmadı, karşı da durmadı. “Geçici olarak görevden alınmaları” nitelemesi ile durumu yumuşattı. Bu hararetli tartışma konusunda topu çevirerek Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmadı, hamlesini boşa da çıkarmadı.

Meselenin bu olduğu Bahçeli’nin, Trumph’ın seçim zaferini bahane ederek, Suriye üzerinden ABD’ye daha ölçülü ve diplomasi diline uygun nispeten sıcak mesajlar vermesinden anlaşılıyor. “Sıcak mesaj” dediğim, diyaloga açık ve ortak menfaatlere yapılan vurgulardan ve sorulan sorulardan ibaret.

Ülke menfaatlerini esas alan stratejik işbirliği vurgusu da öyle.

Bahçeli’nin ele aldığı Türk birliği meselesi, MHP’nin klasik Türkçü-Turancı çizgisinin üzerinde bir bağlama yerleşiyor. Bu sefer konuyu Rusya-Ukrayna savaşı, Çin’in jeopolitik sıçramaları çerçevesinde, ince ayarlı apayrı bir sorun olarak değerlendirmek gerekir. Her şey her şeyle ilgili, Bahçeli’nin başlattığı asıl açılımının arkasında, ABD’ye yönelik mesajlarının arasında bu konu da yer alıyor.

Kişisel suçlama içerirse söz polemik olur, niyete ve eyleme yönelik eleştiri olursa diyalog sınırları içinde kalır. Bahçeli’nin, “gelecek seçimin değil, gelecek nesillerin hesabı” vurgusu, polemiğe daha yakın duruyor. Bahçeli Erdoğan’ı inceden inceye kişisel hesaplarını her şeyin üzerine koymakla itham ediyor. “Günü kurtarmak değil, geleceği inşa etmek” muhalefete söylenecek söz değil. “Oy hesabı yapmıyoruz” yiğitliği de, “gövdesini dağın altına koyan” bir fedakârlık kontrastı oluşturuyor. Kiminle? Muhatabı iktidarın büyük ortağı.

Ve tam bu sözleri söylerken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bin yıllık sahibi ve geleceğin aslî sorumlusu sıfatıyla konuşuyor.

Öbür taraftan Cumhur İttifakı’na sahip çıkıyor, daha doğrusu Erdoğan’ı ittifakın devamına dair şartlar konusunda uyarıyor. Ona bir cankurtaran simidi atıyor.

Bahçeli sabit kadem.

Erdoğan masaya -kayyım tayini gibi- sadece bir kart fırlattı. Henüz elini açık etmedi. Mesele Suriye’ye operasyon ise, kapılar kapalı görünüyor.

Sonuç: Bilek güreşi devam ediyor.

Şahsî yorumum şu: Bahçeli, Erdoğan’ın bileğini masaya yapıştırmak üzere.”