Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen, internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren kanun teklifi, dün akşam TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’nin oyları ile kabul edildi.

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, dünkü görüşmeler sırasında; şunları söyledi:

“Meclisimizin önünde ne denli saçma bir yasa teklifi olduğunu çarpıcı ve sıcak bir örnekle dikkatinize sunmak istiyorum: Fahrettin Altun'un hazırladığı dezenformasyon bülteni, ilk haber: ‘Altı yüz elli altı yıllık camiye PVC pencere taktılar.’ ‘Bu, yalan diyor’ bu, devletin resmî belgesi. İhlas Haber Ajansı da şimdi yayınladı, diyor ki: ‘Haberimizin arkasındayız, keşke yalan olsa.’ Üstelik de resimleri de gösteriyor; bakın, resimler de burada.

“UYGULANAMAZ SAÇMA SAPAN BİR KANUN TEKLİFİ”

Şimdi, siz 29'uncu maddeyi geçirdiniz ya hapı yuttu birisi. Ya İhlas Haber Ajansı’nın muhabiri hapse girecek ya da Fahrettin Altun, hangisi? Şimdi, bir palavranız var ‘Mahkeme karar verecek.’ Ya arkadaşlar, bahse konu mahkeme, asliye ceza mahkemesi. Asliye ceza mahkemesi gerçeği araştırmaz ki ne böyle bir yetkisi var ne böyle bir görevi var ne de böyle bir kabiliyeti var. Ya saçma sapan bir yasa teklifi.

‘50 yıllık hukukçuyum’ diyor Feti Yıldız ben de kendime, iyi ki 50 yıllık hukukçu değilim, diyorum. Çünkü şahsen böyle bir yasa teklifinin altına imza atmış olmayı kendime yediremem. Siz de yedirmeyin, buna ‘Evet’ demeyin, bu uygulanamaz saçma sapan bir kanun teklifidir. Bakın, öngörülebilir değil, ne zaman bunun suç olacağı belli değil. Vatandaşın ne söylerse ne yazarsa, hangi ‘tweet’i atarsa cezalandırılacağı belli mi? Belli değil. Kapsamı ne, nasıl karar verilecek; belli değil.

“TÜRKİYE'Yİ GETİRDİĞİNİZ YER, DEMOKRASİDEN HIZLICA BİR KOPUŞTUR”

Diyor ki: ‘Vatandaşı korku, panik, endişeye sevk etmek’. Bu yasa teklifinin kendisi, bizatihi kendisi zaten bu amacı güdüyor. Dolayısıyla, bu yasa teklifi aslında geçtiğinde -ihbar ediyorum- birinci derecedeki sanığı Feti Yıldız'dır çünkü halkı bu yasa teklifiyle birlikte korku, endişe ve paniğe sevk ediyor, diyor ki: ‘Aranızda haberleşmeyin kardeşim, 'tweet' atmayın, birisinin açıkladığı bilgileri siz söylemeyin, birbirinize iletmeyin çünkü birinizi alıp hapse atabiliriz.’ Hem de ne kadar? Bir yıldan üç yıla kadar. Israr ediyoruz -bu kanun uygulanamaz da- sizin sembolik, bazı kişiler üzerinden bu kanunu uygulamak yoluyla topluma korku salacağınızı, panik havası estireceğinizi ve bunun üzerinden seçimleri almaya çalışacağınızı biliyoruz. Hiç olmazsa tutukluluk olmasın diyoruz, orada bile değilsiniz. Amacınızın ne olduğu apaçık ortada; bakın, sizin amacınız şu: Seçime giderken sopalı bir demokrasi yaptınız, sopalı demokrasi, şimdi o sopanın ucuna bir çivi daha çakıyorsunuz ve Türkiye'yi getirdiğiniz yer, demokrasiden hızlıca bir kopuştur.

“BÖYLE BİR KANUNU, BÖYLE BİR LEKEYİ KENDİNİZE YAKIŞTIRMAYIN”

Türkiye'deki düşünce ve ifade hürriyetinin geldiği noktayı açıklamak bakımından bir küçük örnek daha vereyim. Üç ay önce Sayın Genel Başkanımız TURKEN Vakfı hakkında ‘Tayyip Erdoğan'ın oğlu gönderiyor Türkiye'den, kızı 60 milyon doları Amerika'dan alıyor, Amerika'da gökdelen dikiyor’ dedi. Hangi tarafı yanlış bunun? Bu, gerçek; gökdelen orada duruyor, vakıflar duruyor, o vakıflarda oğlunun ve kızının görev yaptığı resmî kayıtlarda var zaten. Ama ne oldu? RTÜK bunu yayan kanallara ceza verdi. Ne dedi, biliyor musunuz? ‘Doğruluğu araştırılmaksınız ve soruşturulmaksızın açıklandığı için’ dedi. Ben buradan söylüyorum: TURKEN Vakfının Amerika'da yaptığı gökdelen Türkiye'den Tayyip Erdoğan'ın oğlunun, kızına gönderdiği, Amerika'ya gönderdiği 60 milyon dolarla yapılmıştır. Şimdi TRT 3 yayınlıyor, TRT 3'e ceza mı vereceksiniz? Verin haydi TRT 3'e ceza, kapama cezası verin. Yani getirdiğiniz yerin ne denli saçma ne denli akıl dışı olduğunu anlatmak için söylüyorum bunları. Dolayısıyla, böyle bir kanunu, böyle bir lekeyi kendinize yakıştırmayın, son derece yanlış. Bir asliye ceza hâkimi bu kararı nasıl uygulayacak? Emin olun gülecekler size, emin olun. ‘Bu kanunu kim yazmış, kim geçirmiş, kim onaylamış?’ diyecekler, mesela ‘Biz 300-500 bin kişiyi bir anda hapse mi atacağız, tutuklayacak mıyız?’ diyecekler, ‘Bu kadar dosyanın altından nasıl kalkacağız?’ diyecekler.

“ÇOK KORKUYORSUNUZ AMA HAKLISINIZ”

Siz de biliyorsunuz uygulanmayacağını ama seçimi kaçırmak için, seçimi bir şekilde almak için bunları yapıyorsunuz. Niye biliyor musunuz? Çünkü çok korkuyorsunuz. Çok korkuyorsunuz ama burada haklısınız, çok korkmakta haklısınız çünkü biz geldiğimizde ülkeyi buraya getirenler, Türkiye'yi bir açık hava cezaevine dönüştürenler, demokrasimizi böylesine yerlerde süründürenler, Anayasa'yı her gün ihlal edenler, haram para yiyenler, devletin bütçesini talan edenler korkmalıdırlar ve korksunlar; size de korkmayı tavsiye ediyorum.”