DİSK, 1 Mayıs için yayınladığı yazıda 1 Mayıs'a neden gidilmesi gerektiğini 15 maddede anlattı:

1.Güvencesiz çalıştırmaya karşı sesimizi yükseltiyoruz. Taşeron şirketlerine de, onların yerini alması planlanan özel istihdam bürolarına da köle olmak istemiyoruz. Biz işçiler, insan onuruna aykırı biçimde köle gibi alınıp satılmaya, insan ticaretine karşı alanlara çıkıyoruz. İnsanca yaşamak, güvenceli çalışmak için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

2.Türkiye iş güvencesinin en zayıf olduğu ülkelerden biri iken “güvenceli esneklik” adı altında iş güvencemizi daha da zayıflatacak hükümet programını reddediyoruz. Milyonlarca işçiye iş güvencesi sağlayan kıdem tazminatımıza dokunmaya kalkanlara karşı sesimizi yükseltiyoruz. “İş güvenceme ve kıdem tazminatıma dokunma!” Demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

3.Taşeron köleliği yerine yeni güvencesiz çalıştırma biçimleri getirilmesini reddediyoruz. Seçimlerde verilen ”kadro” sözünün tutulmasını, mahkeme kararlarına uyulmasını istiyoruz. Tüm taşeron işçilere ayrımsız, kayıtsız, şartsız daimi işçi kadrosu için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

4.İnsanca yaşayabilmek için, halen açlık sınırının altında kalan asgari ücrete karşı en az 1900 lira asgari ücret talep ediyoruz. Tüm ücretlerin en az, asgari ücretteki 2016 artış oranında artmasını istiyoruz. İnsanca yaşanabilecek bir ücret için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

5. 13 yılda Türkiye’de milyarder sayısı 14 kat artarken, emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 40’tan yüzde 30’a düştü. Türkiye gelir eşitsizliğinde Avrupa birincisi oldu. Bir avuç azınlığın servetinin ve saraylarının büyüdüğü bir ülkede, yoksulluğa ve borçla yaşamaya mahkum edilen milyonlar olarak adaletli bir gelir dağılımı için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

6. 2015 yılında 1730 işçi çalışırken yaşamını yitirdi. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin maliyet olarak görüldüğü, kâr hırsıyla yaşamların harcandığı düzene karşı çıkıyoruz. Çalışırken ölmemek, sakat kalmamak, hastalanmamak için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

7. Sendikal haklarımızın, grev hakkımızın ayaklar altına alınmasını istemiyoruz. 12 Eylül 1980’de darbecilerin koyduğu, mevcut hükümetin de sahip çıktığı sendikal barajların ve yasakların kaldırılmasını istiyoruz. İşyerlerinde yapılacak bir referandumun toplu sözleşme için yeterli olmasını talep ediyoruz. Hangi sendikaya üye olacağımızı işverenlerin ve devletin belirlediği çalışma düzenine karşı ayağa kalkıyoruz. Antidemokratik grev yasaklarının kaldırılması için alanlara çıkıyoruz. Örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkımız için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

8.Türkiye dünyada işçilerin en az yıllık izin aldığı, en uzun çalışma saatlerine mahkum olduğu, hasta olsa dahi en fazla çalıştırıldığı ülkelerden biri. İşsizlik oranının yüzde 18’e yükseldiği bir ülkede, çalışma saatlerinin düşürülmesi ile milyonlarca kişiye istihdam yaratılabilir. Gelir kaybı yaşanmaksızın haftalık çalışma süresinin 37.5 saate düşürülmesi, ücretli izin hakkının bir aya çıkarılmasını, böylece herkese güvenceli bir iş sağlanması için 1 Mayıs’ta alanlardayız! 9.“Kadının yeri evidir” diyerek kadınları çalışma yaşamından ve toplumsal yaşamdan dışlayanlara karşı; kadınlara yarı-zamanlı çalışmayı, evden çalışmayı, ucuz işçi olmayı dayatanlara karşı sesimizi yükseltiyoruz. Güvenceli çalışma mücadelesinde kadınlar olarak “biz varız” demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

10.Tamamen sermayenin, patronların çıkarları için emeğimiz daha da ucuz hale getirilmek istenirken, doğamız ve kentlerimiz de bu açgözlü düzenden nasibini alıyor. Daha fazla kâr ve daha fazla rant için evlerimizin, parklarımızın, ormanlarımızın, derelerimizin yağmalanmasına karşı, yaşam alanlarımızı ve doğamızı savunmak için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

11.Türkiye’de 1 Mayıs’lar daima iktidarlar ve patronlar tarafından tehdit olarak görülmüştür. 1 Mayıs 1977’de Taksim’de en az 36 işçinin katledilmesi başta olmak üzere 1 Mayıs mücadelesinde yitirdiklerimizi anmak, Türkiye’de tüm işçilerin bir görevi ve hakkıdır. 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nün Türkiye’de tatil ilan edilmesi DİSK başta olmak üzere işçi sınıfının örgütlü ve kararlı mücadelesi ile sağlanmıştır. İşçi sınıfının 1 Mayıs Taksim alanı başta olmak üzere hukuki ve fiili kazanımlarına göz dikenlere karşı, tarihimize sahip çıkmak için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

12.Sermaye ve hükümetin işçi sınıfımıza ve halklarımıza karşı savaş ve yıkım politikası tüm hızıyla devam ediyor. İşçi sınıfının barışa ve kardeşliğe ihtiyacı var. Çünkü savaşlarda işçilerin, emekçilerin, yoksulların çocukları ölür. Çünkü savaş ve çatışma ortamında kaynaklar, ekmek için, aş için, iş için değil silahlanma için harcanır. Çünkü savaşlarda ve çatışmalarda işçi sınıfını birbirine düşman edilir. Barışın, kardeşliğin olmadığı yerde işçi sınıfı bölünür, parçalanır. İşçi sınıfının birliğinin sağlanmadığı her koşulda sermaye kazanır. İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için, “yurtta ve dünyada barış” demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

13.Demokrasinin tüm kırıntılarının ayaklar altına alındığı, un ufak edildiği Türkiye’de, örgütlenme hakkı, düşünme ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, grev hakkı defalarca ayaklar altına alındı, alınmaya devam ediyor. Bugün alanlarda olmak, siyasi iktidarın emperyalist politikalarla ülkemize reva gördüğü baskıcı, otoriter, mezhepçi/faşist bir yönetime karşı demokrasi mücadelesi vermek demektir. Sadece ülkeyi yönetenlerin, patronların, sermayenin güvende olduğu, halkın değil iktidarın güvenliğini esas alan, açık bir hapishaneye dönüştürülen bir ülkede en temel demokratik haklarımıza sahip çıkmak için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

14.Yolsuzluk ve ölüm ülkemizde kol gezerken, hırsızları ve katilleri değil gazetecileri, aydınları, akademisyenleri, hukukçuları, iktidara muhalefet edenleri, hakkını arayanları yargılayan bir ülkede, hukuksuzluğa karşı gerçek bir adalet için 1 Mayıs’ta alanlardayız!

15.Bir yıkıma sürüklenen ülkemizin işçi sınıfının değiştirici, dönüştürücü, birleştirici, devrimci gücüne ihtiyacı var. Dünyanın tüm güzelliklerini yaratanlar, “emeğin, barışın ve demokrasinin hüküm sürdüğü bir ülkeyi biz işçiler inşa ederiz” demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız!