Bir dostlar alışverişte görsün etkinliğinde daha beraberiz. Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurul çalışmaları başladı. Son yıllarda dünyadaki herhangi bir soruna çözüm üretememiş bir kuruma dönüşen Birleşmiş Milletler'e ayrılan fonlar dünya ülkeleri tarafından artık boşa harcanan kaynaklar olarak algılanıyor.

Belki de tarihteki en pasif BM Genel Sekreteri unvanını kimseye bırakmaya niyeti olmayan Antonio Guterres’in üst üste tekrar seçilmesi de tesadüf değil. Dünyanın önde gelen ülkelerinin BM organizasyonlarına akıttıkları kaynakları sınırlandırmasını sadece ekonomik nedenlere bağlayanlar ise oldukça büyük hata ederler.

2021-EYLUL-19-erd-AA-25623090 (1)

Tam tersine popülaritesi yerlerde olan BM’ye yeni bir iletişim stratejisi gerektiği açık. Kurumun çok iyi çalışan UNESCO, UNWOMEN, UNHCR gibi birimleri de ana çatı markanın itibar kaybından kaynaklanan finansal zorluklarla boğuşmak zorunda.

BAŞ KÖŞEDEYİZ

Her dostlar alışverişte görsün etkinliğinde olduğu gibi Türkiye baş köşede. Geçen yıl pandemi nedeni ile gidememenin acısını 2 vip ve makam araçlarının taşındığı 2 kargo uçağı ile New York’a giderek çıkarmaya çalışıyoruz sanırım.

ABD, bu yıl yapılacak Genel Kurul'un üst düzey toplantılarına katılacak olan ülke liderlerine video konferans aracılığıyla katılmaları çağrısında bulunmuş, eğer geleceklerse de heyetlerinde yer alacak kişi sayısını asgari düzeyde tutmalarını istemişti. Tabii bu Türkiye için geçerli değil.

1977'de dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in girişimiyle 3 milyon dolar karşılığında Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınan Türk Evi binası Amerika’daki Türk toplumunun büyümesi ve gelişmesi ile yetersiz kalması sonucunda 2006 yılında yanındaki arazi de alınarak büyütülmüştü. 2017’de temeli atılan ve dün açılışı gerçekleşen yeni Turkish House New York’un merkezindeki konumu ile içerisinde birçok fonksiyon ile hizmet verecek.

Bu tür alanlar genel muhalefet anlayışının dışında hep bahsettiğimiz ülke itibari ve kamu diplomasisi çerçevesinde eğer iyi konumlandırılırsa tüm dünyada dostlarımızın artmasına ve doğal olarak ülkemize gelecek yeni yatırımların da anahtarı olabilir. Bu konuda iktidarı ve muhalefeti ile çalışmak çok değerli.

Bu arada tabi Amerika’daki Diyanet teşkilatımız yetersiz kalmış olacak ki açılış duası için yeni bir israf görüntüsü olarak geçtiğimiz hafta yeniden atanan Diyanet İşleri Başkanı New York’a götürülmüş. Kendine hayrı olmayan iletişim başkanlığı sayesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son zamanlarda bir çok iletişim skandalının da sorumlusu olan siyasal iletişim yönetimi burada da golü kendi kalesine atmış.

ETKİ ALANIMIZ DARALIYOR

Ülkemiz özelinde değerlendirdiğimizde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın on yıl kadar önce Genç Siviller toplantılarında konuşulmaya başlayan “Türkiye 5’ten Büyüktür” söylemi etrafında şekillenen ve bir çok dilde basılan “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabı ziyaretin ana iletişim stratejisini oluşturmuş. Z Kuşağının Türkiye’de kitapçılarda mizah komedi gibi raflara koyduğu videoları paylaşılan kitaba ülke iletişim stratejisini sıkıştırma fikri yeni bir zihni sinir projesi olarak karşımızda.

Salgının etkisi ile şu ana kadar yapılan organizasyonlarda sadece Türkiye’den giden Türklerin ve ABD Türk toplumunun temsilcilerinin olması görüntüsü ise yeterince hazırlık yapılmadığını bize gösteriyor. TÜRKEN Vakfı buluşması ve Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) 11. Türkiye Yatırım Konferansı bunun en iyi örnekleri.