Sedat Peker’e hitaben attığı tweet ile “vekalet” tartışmasını başlatan Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Olçok, Artı TV’de yayınlanan “Güncel” programında Fatih Yapıcı’nın sorularını yanıtladı. Nihal Olçok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisiyle hiç temasa geçmediğini ve cinayetlerin aydınlatılması için hiçbir şey yapmadığını vurguladı

15 Temmuz darbe girişimi sırasında, o güne kadar AKP’nin reklam danışmanlığı görevini yürüten eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Olçok’u kaybeden Nihal Olçok, "neden bir organize suç örgütü üyesine vekalet vermek istediği" sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Bu, belki de geçen seneden yarım kalmış bir sözdü. Geçen sene kendisine cevaben bir tweet atmıştım. Benim şüphelerim ve sorularım kadar, diğer 15 Temmuz şehit ailelerinin de soruları yanıtlansın istedim. Nihayetinde o gece karanlık bir gece. Sizin için de benim için de aynı karanlık söz konusu. Cevaplanmamış her soru bizi biraz daha karanlığa itiyor. Ben bunu sayın Sedat Peker ile yapmayı çok istemiştim. Çünkü artık, kapalı kapılar arkasında kulaktan kulağa fısıldanan şeylerden, 3. tekil şahıs cümlelerinden çok sıkıldım. ‘Dediler’, ‘Böyle dedi’. Kim dedi? Kime dedi? Bilinmezlik… Bu bilinmezliğin hiçbirimize bir faydası yok."

“SORULARIM DA BİLDİKLERİM DE YARIM”

Türkiye'de belli noktalara ulaşabilmek için bilek ve para gücüne ihtiyaç duyulduğunu belirten Olçok, kendisinin ikisine de sahip olmadığını, ancak bir anne olarak korkmadığını sözlerine ekledi. Söz konusu tweet'i 15 Temmuz’da attığı tweet'in devamı olarak yorumlamak gerektiğini dile getiren Olçok, sözlerine şöyle devam etti:

“Her şeyimiz yarım kalıyor. Benim sorularım da bildiklerim de ne yazık ki yarım. İnanın bana, bütün kalbimle ‘Artık hiçbir şüphem yok’ diyebileceğim bir noktada değilim. Amacım infial oluşturmak değil. Bir mum yakabilmek. Tabii, güneşin yanında mumun hiçbir anlamı yok. Umarım 15 Temmuz gecesine güneş doğar.”

Boğaz Köprüsü davasının, köprü üzerinden Beylerbeyi Sarayı’nın bahçesine düşen mermi kovanlarıyla yürütüldüğünün altını çizen Nihal Olçok, olay mahallinin yıkandığını ve bu yolla delillerin karartıldığını vurguladı. Olçok, sözlerine şöyle devam etti:

“O dönemki belediye çalışanları, belediye görevlileri, herkesten şikayetçiyim. Allah’a hepsini şikayet ediyorum. Bunu nasıl yaparsınız? Dönemin Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, Kadir Topbaş, Üsküdar Belediyesi, bu caddeleri kim yıkattıysa hepsinden şikayetçiyim.  İnsanlar vuruldu orada. Evlere ateş düştü. Bu insanların hayatlarındaki hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi değil artık.”

“GÖRGÜ TANIĞI OLMAMASI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ”

Erol Olçok ve Abdullah Olçok’un otopsi raporlarından çıkan sonucun keskin nişancı şüphesini doğruladığının altını çizen Fatih Yapıcı’nın ardından söz alan Nihal Olçok, oğlu Abdullah’ın görgü tanığı olmaması için öldürüldüğünü dile getirdi. Olçok, sözlerine şunları ekledi:

“Abdullah babasının yanındaydı. Dolayısıyla, ne için oraya gittiklerini, yanlarında kimlerin olduğunu söyleyecek. Ben bunların hiçbirini bilmiyorum. Kimlerle köprüye yürüdüklerini bile bilmiyorum. Herkes bir şey söylüyor. Şu anda 15 Temmuz ile ilgili en büyük tehlike bilgi kirliliği, ağzı olan konuşuyor. Erol Bey'le beraber ölenler olsaydı, bazı soruları sormayacaktım. Hedef gözeterek vuruluyorlar. Erol Bey, askerlerin yanında askerlerle konuşuyor, itişme başlıyor. Sonrasında Erol Bey barikatları tekmeliyor, sırtını dönüp yürümeye başladığında sırtından vuruluyor. Abdullah sonra vuruluyor. Abdullah’ın vurulmasının bana göre tek bir nedeni var, görgü tanığı olmaması... Çünkü kurşunun nereden geldiğini bilecek. Babasının o anda nerede olduğunu veya kimlerle görüştüğünü söyleyecek.”

Fatih Yapıcı’nın “Tayyip Beyle konuşma fırsatınız oldu mu?” sorusu üzerine Olçok, 15 Temmuz’un faili meçhul olduğunu, Tayyip Erdoğan’ın kendisiyle hiç temasa geçmediğini ve cinayetlerin aydınlatılması için hiçbir şey yapmadığını vurguladı. Olçok, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İçeride yatanlar, yatması gerekenler değil. O kurşunu sıkan eli, o emri veren eli hâlâ arıyorum. Son nefesime kadar da arayacağım. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Türk milletinin gözü önünde herhangi bir televizyon kanalında yüzleşmek istiyorum. Moderatör de istemiyorum. Hatta Sayın Bahçeli’nin de olacağı bir program yapmayı öneriyorum. O da bu kamburdan kurtulsun, ben de. Bu kamburu millete taşıtıyorlar. Kardeşle kardeşi birbirine düşman ettiler. Oysa bu işin ağa babaları sokaklarda dolaşıyor.”