Mersin Tarsus İlçesi’nde evine gitmek için bindiği minibüste öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, ölümünün birinci yılında mezarı başında anıldı. Duygulu anların yaşandığı anma sonunda Özgecan’ın anne ve babası, yakınlarının desteğiyle mezarın başından ayrılabildi. Sabah saatlerinde, Özgecan’ın mezarını ziyaret Aslan ailesi ve yakınları gözyaşlarına boğuldu. Heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından kızının mezarına yapılan anıt heykeli okşayan anne Songül Aslan uzun süre mezara baktı. Okunan dualara eşlik eden Songül Aslan güçlükle ayakta durabildi.

"Bu davada toplumsal baskı indirimleri engelledi"

Özgecan Aslan’ın avukatlarından Sevim Küçük, cinayetin üzerinden geçen bir yıl içerisinde kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katliamların alabildiğince arttığını vurguladı. Özgecan davasında en önemli amaçlarının sanıklara ceza indirimi uygulanmasını engellemek olduğunu dile getiren Küçük, “Bu davada hem toplumsal baskı hem de gerçekten olayın işleyişi indirimleri engelledi” dedi. Hükümet yetkililerinin kadına yönelik söylemleri ve politikalarının kadın cinayetlerine zemin hatırladığını ifade eden Küçük, “Hükümetin kadına yönelik şiddet ve tecavüzü özendirir söylemleri, kadın katliamlarını ve tecavüzleri arttırıyor. Bir an önce bu politikalardan vazgeçilmelidir” çağrısında bulundu.

Ne olmuştu?

Mersin’in Tarsus İlçesi’ndeki Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde okuyan Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015’te okuldan çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Bunun üzerine aile, polise kayıp başvurusunda bulundu. Özgecan ailesi ve polis tarafından her yer de aranırken, Tarsus-Mersin-Adana arasında yolcu taşıyan 33 B 8756 plakalı minibüsün sürücüsü Ahmet Suphi Altındöken jandarma kontrol noktasında durarak otobana nasıl çıkacağını sordu. Askerler, minibüsün tarif ettikleri yol yerine ormanlık alana doğru gittiğini fark edince şüphelenip yol kenarında durdurarak arama yaptı. Sürücünün babası Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe’nin de bulunduğu minibüste kan izine rastlandı. Ahmet Suphi Altındöken, kanın müşteri olarak minibüste kavga eden 2 yolcuya ait olduğunu söyledi. Gözaltına alınan 3 kişi, işlemlerinin arından serbest bırakıldı. Jandarma, Özgecan Aslan’ın kayıp bilgisi üzerine minibüsü 12 Şubat’ta içinde Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe ile birlikte ele geçirildi. Minibüste detaylı arama yapan ekipler bir şapka buldu. Şapkanın gösterildiği Mehmet Aslan’ın ’Kızıma ait’ demesi üzerine sorgulanan Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe, genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin dökerek yaktıklarını, ardından da Çamalan Köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Bir süre sonra Ahmet Suphi Altındöken de jandarma tarafından yakalandı. 13 Şubat sabahı şüphelilerin gösterdiği yerde genç kızın yanmış cesedi bulundu.

Sorgusunda suçunu itiraf eden Suphi Altındöken, cinayeti en ince detayına kadar soğukkanlılıkla anlatarak, "Otobüste bulunan bıçağı sol kapı gözünden alıp boğazına, boynunun şah damarına doğru soktum. O panikle bir iki defa daha boğazına soktum çıkardım. Araçtan inip Fatih’e boğazını kestiğimi söyledim. Bu sırada bayandan harıltılı bir şekilde nefes alıp verme sesi ve öksürük sesi geliyordu. Fatih bu sesi duyunca ’Oğlum madem yaptın yüzünü cırmalamış, kızın tırnaklarına kimliğini bırakmış gibisin’ dedi. ’Ne yapayım?’ diye sordum o da bana ’Ellerini kes’ dedi. Bu sırada Fatih aracının ön tamponuna koyduğum bıçağı alıp bana verdi ben de o panikle araca girdim. Bu sırada bayandan hala harıltılı bir ses geliyordu ve yaşıyordu. Bayanın iki elini de bileklerinden kestim" diye ifade verdi. Tutuklanarak cezaevine konulan Ahmet Suphi Altındöken, Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe’nin yargılandığı Tarsus 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde karar 3 Aralık 2015’te çıktı.

Mahkeme heyeti, her 3 sanığı da ’Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti ayrıca katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken’i ’Bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan 27 yıl, Fatih Gökçe’yi ise aynı gerekçe ile 24 yıl hapis cezasına çarptırdı. Öte yandan mahkemenin sanıklar hakkında verdiği cezalar, bir kadın cinayetinde hiçbir indirim ve iyi hal uygulanmaması ve tüm sanıklara müştereken ceza verilmesi nedeniyle Türkiye’de bugüne kadar verilen en ağır ceza olarak nitelendirilmişti. Mehmet ve Songül Aslan çiftinin evlilik yıldönümleri olan 3 Aralık’ta çıkan yerel mahkemenin kararı Yargıtay’da bekliyor.

(dokuz8HABER/DHA)