Haber: C.Saffet Yılmaz
Siyasi partilerin gönüllü taraftarları açtıkları standlarda halka dağıttıkları broşürlerle adaylarına 31 Mart yerel seçimlerinde oy isterlerken özellikle Emek Partisi’Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı A.Levent Tüzel’in stand başında halka broşür dağıtıyor olması dikkatimizi çekti. Emek Partisi (EMEP)’in ilk Genel Başkanı olarak ta görev yapan Tüzel 21.dönem milletvekili olarak TBMM’de Görev almıştı.31 Mart yerel seçimlerine ilişkin konuşan Sn.Tüzel,düşüncelerini şu sözlerle paylaştı.
“31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere artan hayat pahalılığı,enflasyon ve sefalet ücretleriyle ekonomik sorunların yükünün işçi ve emekçilerin sırtına yıkıldığı koşullarda giriyoruz.Tek adam yönetimi,orta vadeli program ve 2024 bütçesi gibi planlarla emekçileri sömürü,sefalet ve vergi cenderesine mahkum ederken ülkeyi başta emperyalist ve işbirlikçi tekeller olmak üzere sermayedarların sömürü ve yağma cennetine çeviriyor…Merkezi iktidar yoksulluk ve sefalete mahkum ettiği emekçileri yerel iktidar kurumlarınca da aynı anlayışla kitlelerinin yönetmeyi hedeflemektedir.Bu yüzden yerel seçimler,sadece yerellerin kimler tarafından yönetileceğiyle ilgili değildir.Ekonomik sorunların faturasının işçi ve emekçi yerel halk kitlelerine yıkılmasına karşı mücadele etmenin de alanıdır.
“YEREL YÖNETİMLER HİZAYA SOKULMAK İSENİYOR”
“Bütçe kısıtlamaları,kayyum uygulamaları ve soruşturmalarla hizaya sokmaya çalıştığı yerel yönetimlerin olanaklarını iktidarını tahkim etmek için kullanmak istemektedir.31 Mart yerel seçimler aynı zamanda,bunu engellemek için bir mücadele süreci olarak ta görülmelidir. Kent planlamaları,yüksek kar ve rant elde edilmesini esas almaktadır.Merkezi hükümetin dayatmalarıyla kapalı kapılar ardında ve tepeden inme kararlarla yapılıyor.Halkın değil tekellerin çıkarları esas alınıyor.Kentler ve kentsel yaşam alanları yağma ve talana maruz kalmış ve birer beton yığınına dönüşmüştür.
“KENTLERİ YAĞMALANACAK ALAN GÖREN BELEDİYECİLİK”
“Kent yönetimi,yerel yöneticilerin de paylarına düşeni aldığı birer “rant pazarı”na dönüşmüştür.Yerel hizmetlerin özelleştirilmesi,arazilerin,orman ve tüm kentsel alanların yağmalanarak türlü iştirakler eliyle bir rant kapısı haline getirilmesi üzerine kuruludur. Sermayenin kentleri yağmalanacak birer rant ve kar kaynağından ibaret gören belediyecilik anlayışıyla,emekçilerin kendi kendilerini yönetebildiği bir belediyecilik anlayışı karşı karşıyadır.İşte bu seçim sürecinde bu iki anlayış mücadele edecektir.
“KENTLER,HALKIN İHTİYAÇLARINA UYGUN OLARAK PLANLANMALI”
“Kentleri var eden.kent yaşamını mümkün kılan,yollarını yapan,parkından bahçelerini güzelleştiren biz emekçileriz.Kentler,halkın yaşam alanlarıdır.O yüzdendir ki kent planlaması da en başta bizim sorumluluğumuzda olmalıdır.Kentler, toplumsal yaşamı ve doğayı esas alarak ve kent halkının gereksinimlerini esas alarak planlanmalıdır.Kent planlamasında halkın başlıca ihtiyacı olan ulaşım,sağlık,barınma.sosyal ve kültürel yaşam hakları öncelikli olarak düşünülmeli ve bu himetler gerçekleştirilirken nitelikli,güvenli,destek içermesine özen gösterilmelidir.
“NASIL BİR YEREL YÖNETİM VE BELEDİYECİLİK”
“ - Merkezi yönetimin baskı ve vesayetine son verilmelidir.
- Yerel ve merkezi yönetim organları arasındaki demokratik esaslara dayalı bir ilişki olmalıdır.
- Yerel halk meclisleri.muhtarlıkların,fabrika ve iş yerlerinin,işçi sendikaları,meslek odaları,çevre ve kültür/sanat örgütlerinin seçilmiş temsilcilerinden oluşmalıdır.
- Yerel yönetim organlarını,belediye başkan ve meclis üyelerini görevden alma yetkisi,kendilerini seçen halkın olmalıdır.
- Yerel yöneticiler,bulundukları alanlarda vasıflı bir işçi veya memurdan daha fazla ücret almamalıdırlar.
- Belediye bünyesinde çalışan her emekçinin sendikalaşma ve sendika seçme özgürlüğü olmalıdır.
- Belediye çalışanları insanca yaşayacak bir ücret almalıdırlar.
- Her toplantı ve oturum halka açık yapılmalı;halkın kendi yaşamını ve yaşadığı çevreyi ilgilendiren tüm sorunların çözümlerini tartışma,karar alma,icra etme ve denetleme süreçlerine katılabilmesi sağlanmalıdır.”