Diyarbakır'da boşandığı erkek tarafından şiddet görmeye devam eden Hacer Çakar çareyi Emine Erdoğan'a tweet atmakta buldu. Bunun üzerine Diyarbakır Valisi'nden Kayapınar Kaymakamı'na kadar herkes Hacer'e söz verdi. Ancak söz verilen yardımlar basit bir bahaneyle yapılmadı. Hacer bugün hala şiddet görüyor, şiddetin ortasında isyan ediyor: "Diyarbakır'da bir kadın ölebilir. Sesimi öldükten sonra mı duyacaksınız?"

Hacer Çakar, kaçarak evlendi ama evlilik hayatı boyunca şiddet gördü. Ancak birçok aile gibi onun ailesi de "Yuvan yıkılmasın, sabret düzelir" diyerek boşanmasını istemedi. 2013 yılında Hacer, o sırada evli olduğu erkek Abdullah Çakar'ın kendisini aldattığını öğrenince şiddetin boyutu her geçen gün giderek artmaya başladı. Yine eve geldiği bir gün Abdullah Çakar, Hacer'e şiddet uyguladığı sırada Hacer'in karnının üstüne basarak midesini patlattı. Hacer haftalarca yoğun bakımda yaşam savaşı verdi. Tüm bunlara rağmen korkusundan ve aile baskısından dolayı şikayetçi olamadı. Abdullah Çakar, "Çok pişmanım, düzeleceğim" demesine rağmen şiddete son vermedi ve Hacer'e hastaneden eve döndüğü ilk gün yeniden şiddet uyguladı.

VALİDEN KAYMAKAMA TÜM DİYARBAKIR HAREKETE GEÇTİ AMA...

Tüm bunlar karşısında çaresiz kaldığını düşünen ve Emine Bulut'un boşandığı erkek tarafından katledilmesinden etkilenen Hacer, Twitter'dan Emine Erdoğan'a "Emine Bulut’un yaşadığı şeylerin aynısını ben de yaşıyorum. Diyarbakır'da bir kadın ölebilir" diye bir tweet attı. Ertesi gün Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'ndan Kayapınar Kaymakamı Ünal Koç'a kadar neredeyse tüm Diyarbakır harekete geçti. Hacer'e iş bulacaklardı ve onun şiddet görmesini engelleyeceklerdi. Ta ki Hacer'in sicilinde Abdullah Çakar'a yönelik "adam yaralama" suçundan cezası olduğunu öğrenene dek. Ama Hacer aldığı cezanın haksız olduğunu, Abdullah Çakar'a şiddet uygulamadığını, Çakar'ın kendi kendine zarar vererek Hacer'in de ceza almasını sağladığını anlatıyor. Ancak kimse Hacer'e bu konuyu sormamış, söz verilen yardımlardan sessiz sedasız vazgeçilmişti. Hacer'in şiddete maruz kalışı sonraki süreçte de devam etti. Hacer tüm yaşadıklarını dokuz8HABER'e anlattı.

EVLİLİĞİ BOYUNCA ŞİDDETE MARUZ KALDI

"1995 yılında onunla kaçarak evlendim. Lise 3’e gidiyordum okula gitmemi de istemedi onun için okulu terk ettim" diyen Hacer Çakar, 2013 yılında o zaman eşi olan erkeğin 6-7 yıl öncesine dayanan başka bir birlikteliği olduğunu öğrendiğini ve büyük bir hayal kırıklığına uğradığını belirtti. "Kendi ailesi de bunu biliyormuş, amcaları, enişteleri herkes bunu biliyormuş aslında bir tek bilmeyen benmişim" diyen Hacer, "O dönem sürekli kavgalar başladı. Zaten evliliğim süresince şiddet gördüm. Kendi başıma bağımsız biri de değildim. Hiçbir zaman elime 2 kuruş para vermedi, bir çorap bile alacak param yoktu. Bana böyle davranması zaten psikolojik bir baskıydı. Evliliğim boyunca şiddet görüyordum, hakarete maruz kalıyordum ama işkence zulüm boyutuna gelmemişti. Ama beni aldattığı ortaya çıktıktan sonra tamamen canavarlaştı" diye konuştu.

MİDESİNİ PATLATTI, 15 GÜN YOĞUN BAKIMDA YAŞAM SAVAŞI VERDİ

Hacer, "2013’te öğrendikten sonra 2015’e kadar sürekli şiddet gördüm. Ben dayak yememek için balkona kaçtığım sırada komşular, karşı sitedekiler ona tepki gösteriyordu. Ama o beni balkonda da dövmeye devam ediyordu. Ona salatalık mı atan derseniz, su mu atan dersiniz, patlıcan mı atan dersiniz, herkes yuhalıyor, bağırıyordu. 2015’e kadar böyle devam etti. Sonra 2015’te bir gece eve geldi. Yine kavga ettik. O kavgada beni döverken ayakları ile karnımın üstüne çıktı ve zıpladı. O sırada ben çok kötü oldum ve ayağa kalktığım sırada yeniden düşerek bayıldım. Ardından ambulans ile hastaneye kaldırıldım. Hastanede midemin patladığını öğrendim. 15 gün boyunca yoğun bakımda yattım" dedi. Ailesinin 3 çocuğu olduğu için ayrılmalarını istemediklerini ifade eden Hacer, ailesinin "Polisler gelirse 'şikayetçi değilim' diyeceksin, sakın 'kocam beni dövdü' deme" diyerek olayın üstünü örtmeye zorladıklarını, kendisinin de itiraz edemediğini söyledi.

"HASTANEDEN ÇIKTIĞIM İLK GÜN YENİDEN ŞİDDET UYGULADI"

Bu süre içerisinde doktorlar tarafından ailesine her şeye hazırlıklı olması gerektiği ve Hacer'in ölüm tehlikesinin olduğu bildirilmiş. Yaşam mücadelesini kazandığını ve 15 gün sonra yoğun bakımdan çıktığını anlatan Hacer, "10-15 gün daha beni orada gözlem altında tuttular normal serviste. Sonra beni eve aldılar. Eve geldiğim ilk gece tekrar beni dövdü. Hala dikişlerim alınmamıştı" diyerek şiddete yeniden maruz kaldığını anlattı.

APANDİSTİ PATLADI

Aradan 1 ay geçtikten sonra Abdullah Çakar'ın elektrik süpürgesinin demir borusuyla sırtına vurduğunu ifade eden Hacer, "Sırtıma vurduğu anda karnıma bir ağrı girdi. Yine de dövmeye devam etti ve 'Yalancıya bak, ben sırtına vuruyorum o karnım diyor' diyerek şiddet uyguladı tekrar tekrar. Meğerse o gün demir sopa ile beni döverken apandistimi patlatmış. Ardından Diyarbakır Bağlar Hastanesi'nde ameliyat oldum" dedi.

"KADIN SIĞINMA EVLERİNDE KALDIM"

Hacer tüm bu ameliyat süreçlerinden sonra bile Abdullah Çakar'ın şiddete devam ettiğini, hatta her gün giderek şiddetini artırdığını söyleyerek, "Artık dayanılmaz boyutlara geldi. Karakola gidiyoruz. Karakolda 'abla sen bu halde eve gidersen birde şikayetçi olursan seni tekrar döver. Seni birkaç gün biz kadın sığınma evine alalım' diyorlar. O aralarda benim bir 9-10 günlük kadın sığınma evlerinde kalmışlığım da var. O ise bana uyguladığı şiddetten dolayı para cezası alıyordu sadece" dedi. Daha sonraki süreçte karokala giderek birçok kez Abdullah Çakar'ı şikayet ettiğini belirten Hacer, "Mahkemelerde ise onun karşısında açıkçası kendimi savunamıyordum. Çok korkuyordum. Onunla ilgili tek kelime söyleseydim ben adliyeden çıkamazdım ve öldürürdü beni" diye konuştu.

ÖLDÜRESİYE DÖVDÜ SADECE 10 GÜN HAPİS YATTI

"2017 yılında bir gece beni ve oğlumu yine çok kötü dövdü. Oğlum o dönem 15 yaşındaydı. Komşularım hala o geceyi anlatırken 'katliam gecesi' diyorlar. Burada kemerini çıkarmıştı kemeri ile beni ve oğlumu ikimizi öldüresiye dövmüştü. Polisler geldi ben ve oğlum ölü gibiydik. Ambulansı çağırdılar, hastaneye gittik. Orada darp raporları aldık. Ama ne yazık ki ben de para cezası aldım. Hakim bey bana da para cezası verdi. Ona ise 10 ay hapis cezası verdi. Ardından 10 gün hapishanede kaldıktan sonra denetimli olarak serbest bırakıldı. Hakimin bana ceza vermesinin sebebi ise, beni dövdükten sonra eli ile kendine de zarar veriyordu ve 'Bu kadın da beni tırmaladı, bana şiddet uyguladı' diyerek kendini savunuyordu. Oysa o beni elleriyle boğarken sadece çırpınıyordum" dedi. Hakimin yanında kendini savunamadığını ifade eden Hacer, "Çünkü o benim karşımdaydı. Psikolojik olarak çok kötüydüm. Onun yanında zaten çok konuşamıyordum. Ama hakimin gözlerine bakıyordum ve başımı sallıyordum 'yapmadım' diye ama hakim beni anlamadı ve bana da para cezası verdi" dedi.

TAKİP EDİYOR VE GÖRDÜĞÜ YERDE HAKARET EDİP, ŞİDDET UYGULUYOR

Tam olarak 2018 Ocak ayının 9’unda boşandık. Sonra temyize yolladı. Temyizden karar geldi 2019’un Mart ayında tamamen ayrıldık. Ancak hala kendini evde hak sahibi buluyor. 'Ev benim. Evimden çık, git kendine başka koca bul başka kocaya kaç' diyor. Çocuklara bakmıyor, hiç masraflarını karşılamıyor. Hala eve geliyor hala şiddet uygulamaya devam ediyor. Dışarıda da beni takip ediyor mesela markete giderken bir anda karşıma çıkıyor ve dışarıda bile şiddet uyguluyor. Ya da zil çalıyor bazen çocuklar aniden kapıyı açıyorlar. Ardından o zorla eve giriyor. Boşandıktan sonra da evdeyken defalarca şiddet uyguladı" diye konuştu.

EMİNE ERDOĞAN'A TWEET ATTI: "BEN DE EMİNE BULUT'UN YAŞADIKLARINI YAŞIYORUM"

"O beni ve çocuğumu öldüresiye dövmesine rağmen sadece 10 gün hapis yatıp çıktı" diyen Hacer, "Hiçbir yerde bir umudum yoktu, çocuklarıma bile bakamıyordum. Bir yandan boşanma davası devam ediyordu. Aldığım ceza yüzünden İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde 2-3 ay boyunca kurumun camlarını pencerelerini temizlettirdiler bana. Daha sonra Hacer, Emine Bulut'un boşandığı erkek tarafından katledilmesinin sosyal medyada büyük bir tepki gördüğünü ve bundan etkilenerek Ağustos 2019'da Emine Erdoğan'a, "Emine Bulut’un yaşadığı şeylerin aynısını ben de yaşıyorum. Diyarbakır'da bir kadın ölebilir" diye tweet attığını belirtti.

"İŞ İSTİYORUM, İZİMİ KAYBETTİRMEK İSTİYORUM"

Hacer sözlerine şöyle devam etti: "O dönem Kayapınar Kaymakamlığı’nda İşkur üzerinden çalışıyordum. Ben tweeti attıktan bir gün sonra Kaymakamlığa telefon üzerine telefon geldi, 'Emine Erdoğan’a böyle bir tweet atmışsınız' diye. Ardından bir baktım kaymakamlığın bahçesi dolu oldu. Emniyetten arkadaşlar, sosyal hizmetlerden arkadaşlar, psikologlar, birkaç tane gazeteci geldi. Sonra valiye yolladılar ve ne istediğimi sordular. 'Benim bu evden çıkmam gerekiyor. Çünkü adam kendini evde hak sahibi bulduğu için eve giriyor ve bana şiddet uyguluyor. Ben de evden çıkamıyorum çünkü düzenli bir işim yok. İşim olsaydı bu evden çıkardım onun bilmediği bir yere giderdim. İzimi kaybettirirdim' dedim."

KAYMAKAM DEVREYE GİRDİ: "İSTEKLERİNİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"

"Ardından 'İş mi istiyorsun' diye sordular ben de 'evet' dedim. Vali Güzeloğlu, Kaymakam Koç'u arıyor ve Kaymakam Koç benimle konuşmak istiyor. Kaymakam'a gittiğimde 'Ne istiyorsun ben buradaydım neden bana böyle bir sorununu söylemedin?' dedi. 'Kaymakamım biz İşkur elemanıyız. Siz gelmeden önce bize etrafta gözükmememizi söylüyorlar. Benim sizi görmem imkansız bir şey. Benim bu evden çıkmam lazım. Düzenli bir işim yok. İş istiyorum. Çocuklarımla birlikte bu evden çıkayım çünkü benim hayati tehlikem var. Yarın bir gün ben öldürülürsem demeyin Diyarbakır’dan bir kadın daha katliama uğradı öldürüldü gitti' diye konuştum."

SESSİZ SEDASIZ YARDIMDAN VAZGEÇİLDİ

"Ardından 'İsteklerini gerçekleştireceğiz. İşe alacağız' dediler. Sonra GBT’mi (sicil kaydı) istediler. GBT’yi verdik içeriye. Meğerse GBT’de Abdullah Çakar'ı yaralamaktan dolayı bana verilen para cezası çıkmış. Bu yüzden bana yardım kararlarından vazgeçtiler. Beni işe almadılar. Ama kimse bana gelip sormadı oysa herkes bu adamın yıllarca bana neler yaptığını biliyor. Benim onu yaralamam imkansız. Çocuklarıma bile yüksek sesle konuşamıyorum ben gördüğüm şiddetten dolayı. 3-4 yıldır nafaka alamıyorum. Ben bu adamdan korkmasam zaten en başta nafaka için dava açardım bu adama değil mi? Yani benim o adamı yaralamam gibi bir şey söz konusu değil. Hiçbir şekilde beni dinlemediler ve bana bir şey söylemediler. Konuyu öyle kapattılar. Kim bunu yaptıysa yanına bırakmasın çünkü şu anda ben mağduriyet çekiyorsam onlar yüzünden çekiyorum. Şu anda gördüğüm şiddeti de hala onlar yüzünden görüyorum."

"BENİM YAŞAMA İHTİMALİM YOK"

Birçok kez Kaymakam Ünal Koç'un özel kaleminin yanına gittiğini bildiren Hacer, "'Ben bu evden çıkmazsam adam beni öldürecek' dedim ama bana 'Abla yapacağımız bir şey yok. Bakalım' diyerek beni geçiştirdiler. Bu saate kadar böyle devam etti. Ben Vali ile de görüşmek istiyorum çünkü bu adamla böyle olduğu sürece benim yaşama ihtimalim yok. Sesimi öldükten sonra mı duyacaklar?" diyerek tepki gösterdi.

"POLİSİ ARAMAMAM İÇİN TEHDİT EDİYOR"

En son yaklaşık 2-3 ay önce şikayetçi olduğunu kaydeden Hacer, "Adam 'Polisi ararsan ben yine kendime zarar veririm yine senden şikayetçi olurum bakalım sen para cezalarını nereye kadar ödeyeceksin' diye tehdit ediyor. O yüzden ben artık polisi filan da arayamıyorum. Zaten polisi aradıktan sonra daha fazla şiddet uyguluyor. En son yaklaşık 2-3 ay önce şikayetçi olmuştum. Annemin beni ziyaret ettiği zaman yine eve girmiş ve hem anneme hem de bana saldırmıştı. Sonra polisler geldi en son o zaman ondan şikayetçi olmuştuk. Yani uzun zamandır ben artık ondan şikayetçi olmuyorum" dedi.

"ÇOCUKLAR PSİKOLOJİK AÇIDAN FAZLASIYLA ETKİLENİYOR"

Çocuklarının psikolojik olarak yaşanan olaylardan fazlasıyla etkilendiklerini anlatan Hacer konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Çocuklar babalarının söylediği sözleri, hakaretleri birbirlerine söylüyorlar, oyun oynarken babalarının beni dövdüğü şekilde birbirlerini dövmeye çalışıyorlar. Ben onları karşıma alıp şiddetin çok kötü bir şey olduğunu ve insanlara zarar verdiğini anlatmaya çalışıyorum. Ama ne yapsam da etkileniyorlar. Yaşadıkları çok zor."

VALİYLE KONUŞMAK İSTİYOR

"Şu anda benim amacım valiye sesimi duyurabilmek. Vali beni karşısına alıp benimle konuşursa belki bir nebze kendimi anlatabilirim ona."