Haber: Sabri Kırdar

Aysel Aydın “Ülkemiz, Narin’lerin karanlığın pençesinde boğulduğu; yağmacıların Reşit Kibar’lara kurşun yağdırdığı eşitsiz, adaletsiz, acımasız karanlık bir rejim altında inim inim inliyor.

Tarikatçı, yağmacı, çeteci en gerici güçlerin desteğiyle sürdürülen tek adam rejimi; Cumhuriyet’in tüm aydınlanmacı birikimlerini yok edip, parlamento başta tüm demokratik kurumları işlevsizleştirerek, anayasa ve hukuku askıya alarak ülkeyi bugünkü çürümüşlüğe mahkum etti. 

Türkiye bu siyasal İslamcı faşizme Amerikan politikaları doğrultusunda, 12 Eylül’den AKP’ye uzanan müdahalelerle sürüklendi” dedi.

12 Eylül’den BOP’a İçine ABD Kaçmış Devlet

AKP, Amerika eliyle kurdurularak, Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı göreviyle iktidara getirildi diyen Aysel Aydın, Böyle bir geçişin en önemli kırılma noktası ise 12 Eylül 1980’de Amerikancı faşist darbesiydi şeklinde konuştu.

Aysel Aydın “Toplumdaki ilerici, aydınlanmacı, devrimci birikimler bastırılarak, 12 Eylül’le birlikte Türk-İslam sentezi devletin resmi ideolojisi haline getirildi. Tarikat ve cemaatler başta, tüm sağ gerici güçler bu politika gereğince desteklendi” dedi.

12 Eylül’den 12 Eylül’e

AKP, 12 Eylül politikasının doğrudan bir sonucu olarak, onun içinden doğdu diyen Aysel Aydın konuşmasının devamında şunları ifade etti; Bugün mafyaların, tarikatların ve tüm sömürücü zorbaların altında birleştiği tek adam rejimi 12 Eylül’ün güncel görünümüdür. 

Ülkemizin Amerikancı siyasal İslam hakimiyeti altına sokulmasında, önemli bir başka eşik de ikinci 12 Eylül, 12 Eylül 2010 referandumu oldu. Siyasal İslamcı faşist güçler 2010 referandumu ile devleti ele geçirerek, tek adam rejimine uzanacak bir gücü elde ederek bugünlere geldiler. 

Cumhuriyet, Amerika’nın ve büyük sermaye güçleriyle birlikte, siyasal İslamcı ve milliyetçi işbirlikçi sağ güçlerin inisiyatifi ile düzen muhalefetinin adeta eşlik ettiği bir uzun sürecin içinde İslamcı faşizme dönüştü.

Eşit, Özgür, Bağımsız Bir Ülke Yolunda BİRLEŞELİM

Devrimciler idam edilerek, darbelerde işkencelerde ve sokaklarda katledilerek; onlarca yıl cezaevlerinde zulme uğratılarak Türkiye, bir NATO ve Amerikan cumhuriyeti haline getirildi. Siyasal İslamcılar ve ülkücü faşistler başta sağ gerici güçler Amerika’nın kontrolünde, ülkemizi bu büyük adaletsizliğin, eşitsizliğin, her tür kötülüğün kol gezdiği bir karanlığa hapsettiler. 

Ülkemizin karanlık dehlizlerden çıkartılarak; Türkiye’nin daha eşit, daha özgür, daha aydınlık yarınları devrimci yeniden kuruluşun eseri olacak. Bugün direnen işçileriyle, haklarını arayan köylüleriyle, Narin için sokağa çıkan vicdanlı insanlarıyla, doğasını ve yaşamını savunan Reşit Kibar için direnenlerle, gençlerle, kadınlarla ülkemizin tüm yürekli insanlarıyla birleşerek bunu başaracağız.

YILDIZLARA SÖZ

Söz, CIA tezgahlarında yetişmiş kanlı katillere, cuntacılara karşı direnmenin onurunu taşıyan devrimcilere söz! 

Fikri Sönmez’lere, Behçet’lere, Veysel’lere, Özenç’lere, Hıdır’lara, Necdet’lere, Soner’lere, İlyas’lara, Erdal’lara, Mine’lere söz!

Yıldızınız yeniden kuracağımız ülkenin gök yüzünde parlayacak!