1973 le 2018 yılları arasındaki verilerin incelendiği çalışmaya göre sperm sayıları her yıl ortalama yüzde 1,2 oranında geriledi.
Dünya genelinde erkeklerdeki sperm sayısı elli yılda yarı yarıya düştü ve 2000 yılından bu yana da azalma hızı iki kattan fazla arttı.
euronews'in çevirdiği Human Reproduction Update dergisinde yayınlanan makaleye göre sonuçlar insanlığın geleceğini tehlikeye atabilecek doğurganlık krizine işaret ediyor.
53 ülkeden 57 binden fazla erkekten alınan sperm örneği ve 223 çalışmaya dayanan analize göre Latin Amerika, Asya ve Afrika'daki sperm düşüşünün ilk defa Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya'ya denk olduğu gözlendi.
Araştırmacılar sperm sayısındaki düşüşün kritik bir seviyenin altına düştüğü ve artık döllenmenin daha zor hale geldiğini vurguladı. Bu da dünya genelinde çiftlerin artık tıbbi destek olmadan çocuk sahibi olmasının daha zorlaştığı anlamına geliyor.
Makalenin başyazarı Kudüs İbrani Üniversitesi'nden Hagai Levine ortada çok büyük bir problem olduğunu ve önlem alınmazsa insan ırkının sonunun gelebileceğini vurguladı.
Araştırma | Erken ya da geç ebeveyn olmak çocuklarda bipolar riskini artırıyor
Danimarka, Brezilya, İspanya, İsrail ve ABD'den araştırmacıların yer aldığı ekip daha önce incelenmeyen bölgelerdeki sprem sayısı trendlerini de inceledi.
Aynı ekip 2017 yılında Batı ülkelerinde alarm verici düzeydeki gerilemeyi raporlamıştı.
1973 le 2018 yılları arasındaki verilerin incelendiği çalışmaya göre sperm sayıları her yıl ortalama yüzde 1,2 oranında geriledi. Bu oran 2000 yılından sonra yüzde 2,6'nın üzerine çıktı.
Levine çalışmanın sonuçlarının sonuçları itibariyle iklim değişimi kadar tehlikeli bir krize işaret ettiğinin altını çizdi.
Levine "İklim değişimi gibi farklı yerler farklı miktarda etkilenecek ama genel anlamda küresel bir sorun ve o şekilde ele alınmalı," ifadelerini kullandı.
Araştırmacılar sperm sayısının çok olmasının döllenme ihtimalinin yüksek olacağı anlamına gelmediğini ama az olmasının bu ihtimali ciddi anlamda düşürdüğünü vurguladı.
Araştırmada sperm sayısındaki gerilemenin nedenleri üzerinde durulmamış olsa da araştırmacılar bunun modern çevre ve yaşam tarzı ile alakalı küresel bir krizi yansıttığını belirterek kimyasal maddelerin hormon ve üreme sistemleri üzerindeki negati etkilerine dikkat çekti.