28 Şubatın hikayesi Antik Roma'da başlıyor. Antik Roma'nın ilk kralı Romulus'un yarattığı Roma takviminde Mart'ta başlayıp Aralık'ta biten, her biri 30 veya 31 günden oluşan on ay bulunmaktaydı.
Eksik kalan 60 günlük bir zaman diliminin dikkat çekmesi uzun sürmedi.
Roma'nın ikinci kralı Numa Pompilius'un takvim reformu ile, M.Ö. 700 yılının sonunda, Ocak ve Şubat ayları takvime eklendi. Bu takvime göre bir yıl 354 gün sürüyordu ve bir ay yaklaşık 29.5 gün idi.
Romalıların batıl inançlarına göre çift sayılar uğursuz idi. Bu da işleri bir hayli karıştırmıştı. Roma toplumu son derece dindardı ve rahipler takvimi düzenlemekle sorumluydu.
Bu uğursuz çift sayılardan kurtulabilmek için, Numa Pompilius 30 günlük ayların her birinden bir gün çıkardı ve ay yılı takvimine tek bir gün ekledi. Uğursuz sayıdan bu sayede kurtulmuşlardı. Artık bir yıl 355 gündü!
Geriye de Ocak ve Şubat ayları arasında bölünmesi gereken 57 gün kalmıştı. Ocak ayına 29 gün verilince, Şubat ayına da kala kala sadece 28 gün kalmıştı.
Basit bir matematik ile, on iki aydan birinin çift gün sayısına sahip olması gerektiği anlaşılmıştı.
UĞURSUZ KABUL EDİLEN ÇİFT SAYI İÇİN ŞUBAT AYI NEDEN SEÇİLMİŞTİ?
Uğursuz bir rakam olan 28'i neden Ocak değil de Şubat'a verdikleri yönünde kesin bir bilgi olmamakla birlikte bunun için tahminler var elbette.
Bazılarına göre 'Ölüler Günü Festivali'nin Şubat ayında olması bu seçimde etkili olmuştu. Ancak Numa'nın takvimindeki asıl sorun, 365 günlük güneş yılının on gün gerisinde kalmasıydı.
Bunu düzeltmek için Romalı rahipler, her iki yılda bir takvime 22 veya 23 günlük bir "ara" ay eklemekle görevlendirildiler. Bu aylara 'Mercedonius' deniyordu. Bu artık yıllarda şubat ayının sonuna 'Mercedonius' eklenir ve o yıllar 377 veya 378 gün sürerdi. Böylelikle bu takvim ay-güneş takvimi (lunisolar) oldu.
Ancak bu sistem suistimale çok açıktı çünkü takvimlerden sorumlu rahipler aynı zamanda politikacılardı. Çıkarları doğrultusunda yılları kısaltıp uzatabilirlerdi.
MÖ 1. yüzyıl itibariyle yıllarca süren iç savaşlar yüzünden, bu takvim güneş yılıyla tamamen uyumsuz bir hale gelmişti.
Jül Sezar, Büyük Pompey'i yenip Roma'nın en güçlü adamı olduğunda, artık işe yaramayan bu takvimi değiştirmek için ilk adımı attı.
Jül Sezar, dönemin önde gelen matematikçilerin de yardımıyla Jülyen Takvimi'ni yarattı. Bir yıl artık 365 gündü!
Uzun zaman önce 365,25 gün olarak hesaplanan güneş yılının gerçek uzunluğunu telafi etmek için de her dört yılda bir fazladan bir gün takvime eklendi.
Takvim günü 355'den 365'e çıkınca, Jül Sezar bu fazladan on günü her ayı 30 veya 31 gün yapmak için kullandı. Geleneksel olarak 28 gün olarak belirlenen Şubat ayı hariç!
Dört yılda bir olan artık yıllarda şubat ayına eklenmek üzere fazladan bir gün verildi ve bu sayede şubat ayları her dört yılda bir 29 gün sürmeye başladı.
İki bin yıl önce verilen bu karar da günümüze kadar aynı şekilde geldi.