İstanbul’un Güngören ilçesinde bulunan Tozkoparan Mahallesi’nde “kentsel dönüşüm” adı altında mülk sahipleri AKP yönetimindeki belediyeye bağlı zabıta ve polis zoruyla 8 Ekim’de zorla evlerinden çıkartıldı. Yıkım için iş makinelerinin de girdiği mahallede, bazı evlerin de elektrik, su ve doğalgazı kesildi. 

Evlerinden zorla çıkarılan mahalle halkı, geceyi akrabalarında kalarak geçirirken, gündüzleri de Barış Parkı’na gelerek yıkıma karşı direniyor.
 
Hak sahiplerinden Nuri Ural, yıkıma karşı direndiklerini ve protesto ettiklerini belirterek, “Bizim evlerin tapuları, iskânları mevcut. Ama 2020 yılının Aralık ayında tapularımıza şerh konuldu, tapularımız şu an hazinede. Artık hiçbir şeyimiz yok ve bize baskı yapıyorlar” dedi.

"ŞARTLARIMIZ KABUL EDİLENE KADAR BURADAYIZ"  

Ural, belediye yetkililerinin evleri yıkacaklarını ve öne sürdükleri şartları kabul etmeleri konusunda mahalle halkına baskı yaptıklarını söyledi. Ural, “Biz de haklı olan direnişimizi sürdürüyoruz. Direnebildiğimiz kadar direneceğiz. Bizim şartlarımız kabul edilene kadar buradayız. Yetkililerden hakkımızı istiyoruz. Herhangi bir ücret ödemeden dairemizi istiyoruz” diye konuştu.

Mahallilerden Ahmet Uzun da, polis zoruyla evlerinden çıkarıldıklarını belirterek, şunları söyledi: “İçişleri Bakanının bir sözü vardı, ‘Yıkın arkasından mahkeme gelsin’ diye. Bunu İçişleri Bakanı söylüyor, Soylu denen kişi. Şimdi ben adalet, yasa ve kanun diyorum. Hâkimler ve savcılar nerede diyorum. Benim kalbimde 3 tane stent var, günde 14 tane ilaç kullanıyorum. Danıştay kararı beklerken, yukarıdan yapılan baskılardan dolayı Danıştay’dan çıkan haberin ne olduğunu öğrenmiş olduk. Bunlar giderayak buraya baskı yapmaya başladılar. İnsanların evlerini boşalttırıyorlar.” 

"OTURDUKLARI YERDEN RİSKLİ ALAN BELİRLEMİŞLER"

Mahalle halkının avukatı Onur Cingil, Tozkoparan’da sabaha karşı bir şafak operasyonun yapıldığını vurgulayarak, buranın hukuksuz şekilde riskli alan ilan edildiğini ifade etti. Cingil, “Örnek sitelerinin hemen yan tarafında bir tel var. Telin Örnek sitelerinin olduğu taraf riskli alan ama telin öbür tarafı, otelin de bulunduğu taraf, risksiz alan. Yani bu tel riskli alan sınırıdır. Ankara’da oturdukları yerden harita çizer gibi riskli alan belirlemişler” diye konuştu.

Bu sürece karşı en başından beri mücadele ettiklerini belirten Cingil, “Burada yapılmak istenen Merter’in hemen dibinde bulunan gariban sınıfını tahliye edip, burayı ticari alan ve ticari alana ek olarak rezidanslı bir nokta yapmaktır” dedi. Cingil, 8 Ekim’de polislerin hiçbir karar olmadan geldiğini ve “karot” aradıklarını belirterek, “Karot, bir binanın riskli olup olmadığını anlamak için binanın betonundan alınan numunedir. Yani riskli yıkımı ya da alanı belirlemeden gelmişler” diye belirtti. Cingil, bu durumun “skandal”  olduğunu da sözlerine ekledi. 
 
Cingil, polislerin bir belediyenin özel güvenlik görevlileri gibi davrandığının ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Polisler burada yapılan bütün hukuksuz işlemleri engellemediler. Yapılan tek şey hukuksuz bir şekilde gariban halkı sabahın köründe atma girişimdir. İnsanlar apar topar eşyalarını toplamak zorunda kaldı. Gidecekleri bir yerleri de yok. Elektrik, su, doğalgazları da kesiyorlar böyle bir ortamda halkın ne yapacağı belli değil. Biz bu süreci takip ediyoruz. Kamuoyundan Tozkoparan’a gelmelerini ve buradaki insanlara destek vermelerini bekliyoruz.”

"BELEDİYE BURAYI RANTA ÇEVİRMEK İSTİYOR"

Yapılanların rant uğruna yapıldığını ifade eden Tozkoparan ve Nesih Özmen Mahalleleri Kültür ve Dayanışma Derneği (TOZDER) Başkanı Ömer Kiriş, yetkililerin insanların barınma haklarını yok etmeye çalıştıklarını vurguladı. Kiriş, “Örnek sitesini seçmelerinin nedeni burada en cazip alanlardan birinin olmasından kaynaklanıyor. Burada AVM, rezidans ve otel yapmak gibi bir plan ve düşünceleri var. Güngören Belediyesi burayı hemen ranta çevirmek istiyor” diye belirtti. 

Hukuki anlamda girişimlerinin olacağını sözlerine ekleyen Kiriş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar konuyu taşıyacaklarını söyledi. Önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunacaklarını ifade eden Kiriş, “Belki binalarımızı bütün binalarımızı yıkacaklar, belki birileri özellikle belediyedeki bazı üst yöneticiler ceplerini dolduracaklar, bunun da bilincindeyiz ama yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız” dedi.

Kiriş, sözlerini şöyle tamamladı: “Buradaki bütün insanlar hakları verildikten sonra kentsel dönüşüme razılar. Bunu evlerin çürük olduğundan değil, bu olası bir depremde en azından psikolojik olarak daha iyi yaşamak için isterler. Siz bu insanların ellerindeki daireleri alırsanız, onları yokluğa mahkûm ederseniz bu hakkaniyetli olmaz. Bu yüzden mücadele devam edecek.” 

Mezopotamya Ajansı