AKP’nin “Hava yolu, halkın yolu” sloganıyla övündüğü uçaklarda, en temel içecek olan su ile simit-çay fiyatları cep yakıyor. Ajet’te simit-çay 200 TL’ye, bir şişe su ise 40 TL’ye satılıyor. 14 yıl önce tüm vergiler dahil 25 TL’ye uçak bileti bulunabildiğini anımsatan CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, “Vatandaş uçak parasını denkleştirip uçağa binebilse bile, bu fiyatların anlamı ‘aç-susuz git gel’ demekten başka bir şey değil.” dedi.
SU 10 KAT PAHALI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, daha önce THY’nin alt markası AnadolujJet’in yerine 31 Mart’ta yeni işletme ruhsatı alarak Ajet’in hizmet vermeye başlamasıyla birlikte, daha önce uçak içinde ücretsiz sunulan ikramların kaldırıldığını hatırlattı. Uçuş saatinden en az bir saat önce havaalanında olması gerektiğini, buna Ajet’in artık klasikleşen rötarları ve arızalarının da eklendiğinde vatandaşların adeta açlık ve susuzlukla sınava çekildiğini kaydeden Karasu, Ajet uçaklarında, marketlerde 4 liraya satılan 330 ml. pet şişe suyun 40 TL’ye, karton bardakta çayın 70 TL’ye, simit-çayın ise 200 TL’ye, bir tane sandviçin fiyatının 230 TL’ye satıldığını belirtti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi de veren Karasu, şunları kaydetti:
HİÇ OLMAZSA SİMİT-ÇAY…
“Ajet uçaklarındaki yiyecek/içecek fiyatları, neye göre belirlenmektedir? Vatandaşın havalimanlarındaki ve uçaklardaki yüksek yiyecek/içecek fiyatlarından rahatsız olmasına karşın, bu konuda bakanlığınızın herhangi bir işlem yapmamasının gerekçesi nedir? Bakanlığınızın havalimanlarındaki ve uçaklardaki yiyecek/içecek fiyatlarına, en azından ana ihtiyaç kalemleri olan; su, kahve, çay ve simit gibi gıda ürünlerine tavan fiyat uygulaması gündeminizde midir?”
“AÇ-SUSUZ GİT GEL”
Havaalanlarının içindeki işyerlerinde ve AJet’teki fahiş fiyat uygulamasını değerlendiren CHP’li Karasu, şunları söyledi:
“İktidar ‘Hava yolunu halkın yolu yaptık’ diyordu. Çok değil 14 yıl önce tüm vergiler dahil 25 TL’ye uçak bileti bulunabiliyordu. Yine aynı tarihlerde KKTC’ye 50 TL’ye uçulabiliyordu. Şimdi o paraya bırakın uçmayı, bir karton bardak çay bile alamıyorsunuz. Böyle bir uygulamanın kabul edilebilir bir yanı yok. Fiyatların bu kadar yüksek olmasının savunması olarak, havaalanlarındaki kiraların yüksekliğini gösteriyorlar. Kiraya veren kim? Bakanlık değil mi? Yoksa, her yıl milyarlarca lira kaynak akan Yap-İşlet-Devret yöntemiyle havaalanını işleten firmalar, bir gecede adı değiştirilip yeni bir firmaymış gibi uçan Ajet mi bu pahalılığın sorumlusu? İş cumhurbaşkanlığının uçak filosuna geldiği zaman itibardan tasarruf etmeyen iktidar, söz konusu halk olduğu zaman bu fahiş fiyatları koymasının açıklanabilir hiçbir tarafı yok. Vatandaş uçak parasını denkleştirip uçağa binebilse bile, bu fiyatların anlamı ‘aç-susuz git gel’ demekten başka bir şey değil.”