Nasılsınız öncelikle?
Sağ olun, çalışıyoruz. Tabii sağlık ortamında Türkiye'de ne kadar iyi olabilirse ama bütün çalışmalarımızla halkımızın sağlığına katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Kızamıkla ilgili güncel bilgileri sizden almak istiyorum. Neler oluyor?
Şimdi birdenbire pat diye kızamık gündemimize nasıl girdi? Bir anda vakaların çok hızlı arttığı görüldü. Aslında bu bugünün sorunu da değil, araştırdım, 2010 yılına kadar aslında Türkiye çok başarılı bir şekilde kızamığın dünyadaki en gelişmiş batı ülkesi İsviçre ile neredeyse aynı yerdeydi. Halbuki şu anki durumda ise bu yıla ait binli rakamlar 1440 gibi bir rakam veriliyor. Türk Tabipleri Birliği’nin aldığı verilerde 242 kişinin hastaneye yatırılarak tedavi gördüğü ölümle ilgili hani çok net bir şey söylemek zor çünkü örneğin zaten AIDS bulunmuş olan bir kişide kızamık var ve o kişi ölüyor. O zaman kızamıktan mı öldü AIDS komplikasyonlarından mı öldü çok net kızamıktan şu kişi ölmüştür demek şu an için zor. Ancak 2023 yılı önceki yıllara göre kat kat fazla oluyor. Fakat baktığımızda 2013’te ciddi bir aslında salgına yakın salgın durumunun olduğu görünüyor ve 2.019’da yine bir yükselme var. Ve bunların tabi düzensiz göç, mevsimlik işçiler ve aşılama konusunun biraz arka plana atıldığı ve iyi kayıtların tutulmadığı, yine bu aile hekimliği sisteminin de bu konuda yetersiz kaldığını söylemek mümkün. Yani şu anki yürürlükteki aile hekimliği sisteminin eski sağlık ocağı sistemi kadar iyi bir şekilde bu toplum tabanlı dediğimiz iyi bir takiple bu aşılı aşısız meselesini ayırt edip bunun üzerine gidemediği hani bizim belki sizin de çocukluğunuzda olmuştur, ilkokulda böyle çocuklar o şekilde bir aşılama kampanyası şu anda bu kızamık ile ilgili yapılmıyor ve normalde ilkokul birinci sınıflarda kızamık aşısı yapılırken şu anda 4 yaşına çekildi. Tabii bir ilk bir yıl içinde de 9 ay 12 ay arasında da yapılıyor. Kızamıkta önemli olan 2 doz aşılamanın yapılması tek doz aşılama yeterli olmuyor. İkinci doz aşılama normalde ilkokulda tabi. Ilkokulda olmasının avantajı ne? Çocuklar bir arada ve neredeyse hemen herkes ilkokula gittiği için hemen hemen bütün çocuklara ulaşmış oluyorsunuz, hadi geçin sıraya diyorsunuz, herkes olmuş oluyor.
Ama 4 yaşına çekilmesini sakıncası ne? Çocukların kimi kreşte, kimisine anneannesi, babaannesi bakıyor ve siz bunu işte annesi, babası, çocuğu aile hekimine getirsin, aşı yapsın dediğinizde o okuldaki aşılama kadar etkin bir noktaya ulaşamıyorsunuz. Yani getiren getiriyor, getirmeyen getirmiyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu tabi ki aşı tereddüdü veya bu konuyla ilgili bilgilendirmenin yeterli olmamasıyla da birleştiğinde, yani illa böyle çok net militanca aşı karşıtı olmasa da bir kişi yani onu öncelikli görmemek ya da işte aman dursun bakalım. Ya da işte işim var, gücüm var vesaire gibi bir çok bahanenin veya gerekçenin sonrasında çocukların aşılanmasında azalma görülüyor ve şu anda bizim Türk Tabipleri Birliği’nin pandemi çalışma grubundaki arkadaşlardan aldığımız bilgilere göre Türkiye'de ciddi anlamda %95’in üstünde aşılama yapılan şehir sayısı neredeyse yok. Yani 2 doz her çocuğun aşağılandığını bildiğimiz. Bu %95 meselesi kritik. Çünkü %95 aşılandığı zaman bu, orada bir salgın olmaz diyebileceğimiz anlamına geliyor.
Şu anda Türkiye'de %95 üstünde çift doz aşılama neredeyse hiçbir yerde yok ve buna yakın olan yani %95 altında çoğu yarısından fazla illerde Türkiye'nin nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı yerlerde oldukça eksik aşılama olduğunu biliyoruz.
Kızamık özelinde diyelim tek doz aşı oldunuz ikincisi de bir şekilde gözden kaçtı ya da olmadınız. Bu kişi eksik aşılı kabul ediliyor. Bunlara bulaşması kolay oluyor. Hiç aşılanmamış kişiye zaten kesin bulaşıyor. Örneğin 2 saat civarında hastane odasına bir hasta girdi çıktı ve döküntüleri var diyelim. O çıktıktan sonra işte sıradaki hasta gelsin diyorsunuz. Hasta geliyor 2 saat boyunca o kızamık virüsleri o havada asılı kalabiliyor ve orada tekrar tekrar bulaşıklar olabiliyor. İşte o kadar döküntüleri ve ateşi olan bir hastayı düşünün. O hasta o hale gelmeden bir hafta öncesinden itibaren bulaştırıcılık başlıyor. Yani o döküntüleri gördüğünüzde zaten geçmiş olsun oluyor. Yani hastalık tam oturmuş olduğu nokta değil de ondan önceki bir hafta boyunca zaten herkese bulaştırıyor. O nedenle siz işte minibüste yanınızda oturan kişinin yarın ya da ertesi gün döküntü çıkaracağını bilemeyeceğinize göre bu nedenle önlem de alamamış oluyorsunuz.
Bu noktada aşıların önemine ve aşı karşıtlığına da değinmemiz gerekiyor. Hem politikalar sonucu hem yeni medyanın sahte bilimi ve bilgiyi hızlı yaygınlaştırma sonucu toplumda bir aşı karşıtlığının yükseldiğinden bahsedebilir miyiz? Buna dair gözlemleriniz nelerdir?
Yani bunu görmemek mümkün değil. Hani neredeyse siyasi olarak bilinen figürler bile çıkıp bunu yüksek sesle ifade ettikleri için artık bu iyice televizyonlar, radyolarda evimize kadar girdi veya internet sitelerinde çok rahat, hatta bu konuda miting bile yapıldı. Yani aşı karşıtlığını doğrudan tema olarak kabul eden mitingler bile yapıldı. Yani burada çok küçük bir grup hani %1’lerle belki ifade edilmeyecek küçük bir grup militanca bu yayınını yapıyor. Fakat daha geniş bir grupta, bilmeme nedeniyle aşı tereddüdü ortaya çıkıyor. Yani bilmeme nedir? Mesela biz şu an kızamıktan bahsediyoruz, kızamığın aşılı olmayan kişilerde olduğundan bahsediyorum. Covid’de de aşısız olan kişilerde Covid vardı -ki zamana göre Covid daha öldürücü bir hastalık. Yani %2-3’ler civarında en azından bir ölüm oranı var kızamıktan ise binde 6 civarında bir ölüm oranından bahsediliyor. Fakat kötü koşullarda işte malnütrisyon dediğimiz beslenme bozukluğunun olduğu ya da insanların çok iç içe yaşadığı ya da işte barınma ya da ısınma gibi koşulların olmadığı yerlerde %10'a kadar ölüm oranı yükselebiliyor.
Televizyon programlarında da toplumsal yaşamda da kızamığın beyin iltihabına yol açtığı ya da zatürreye yol açtığı ya da COVID ile ilgili komplikasyonlar hiçbir zaman bize çok net sarih bir şekilde açık bir şekilde topluma işte çocuklara, yaşlılara, herkese aktarılmıyor. Aşı olunması gerektiği ile ilgili bir küçük bir şehri getirin aklınıza o şehrin meydanına bir pankart olarak “haydi herkes aşıya” diye bir pankart hiçbir zaman görmediniz. Halbuki gerekli gereksiz bir sürü şeyi görebiliyorsunuz. Bu nedenle burada bir öncelikle bilgilenme sorunu var.
Toplum neden aşıya güvenmeli? Tarihsel olarak da ele aldığımızda aşıların halk sağlığına katkısı ne oldu?
Halkımız aslında aşıya çok yabancı değil. Birincisi çok yaşlı olan grup, belki daha iyi hatılar çiçek aşısı, yani çiçek hastalığı dünyada yüzbinlerce insanı öldüren ve savaş ajanı olarak da kullanılan bir virüstü. Fakat 1950-60’lardan sonra tamamen yok olması aşılarla mümkün olabiliyor.
Daha güncel olarak örneklersek şu anda elinizi bir demir çivi kesse gidip hastaneye tetanoz aşısı olmanız gerekiyor. Kendini aşı karşıtı da olarak tanımlayan da bu tetanoz aşısını oluyor. Çok rahatlıkla söyleyebilirim aşı karşıtını bir köpek ısırdığında kuduz aşısı olmaya koşacaktır. Tetanoz ve kuduz iki öldürücü hastalıklar -ki virüsle doğrudan temas etmiş olarak gidiyorsunuz. Siz vücuda girmiş olan virüse rağmen bağışıklığınızı arttırabilmek için ve ölümden kurtulmak için gidip o aşıyı oluyorsunuz. Yani yine o virüsün öldürülerek biraz daha zayıflatarak yapıldığı aşıyı vücudunuza alıyorsunuz ki vücudun bağışıklığı bir anda karşılansın ve o esas köpeğin dişlerinden geçen virüsü bertaraf etsin diye bunu yapıyorsunuz. Halkımız aslında bilime güveniyor, inanıyor ya hepimizin hayatında bilimin belli bir yeri var ama dediğim gibi tekrar vurguluyorum.
Ama diğer yandan aşılama ile ilgili örneğin aile hekimliği sistemi şu an oldukça yetersiz. Daha doğrusu sistem öyle bir kurgulanmış ki aile hekimliği sistemi yetersiz kalıyor. Çünkü aile hekimliğinde örneğin siz şimdi grip olsanız aile hekimine gidip muayene olacaksınız değil mi? Bunun gibi yüzlerce kişinin orada grip olup sırada olduğunu düşünün ve aynı zamanda o aile hekiminin aşılanma ile ilgili de o iş listesinin en altında diyelim ki aşılama görevinin olduğunu kabul edin. Şimdi kapıda bekleyen 100 kişiyi muayene mi edecek yoksa gidip aşılama mı yapacak? Tabii ki hep arka plana atılan işler günün sonunda yapılmamış olarak kalıyor. Yani siz onu ön plana çıkarmazsanız bugün işte perşembe günü doktor x bey veya hanım şu okula gidip aşılama yapacak diye onu net bir iş listesi olarak ortaya koymazsanız aksine velinin önüne bir kağıt koyup aşılama istiyor musunuz? Işte bir sürü gerekçeler vesaire ama en son altta bir kutucuk var “istemiyorum” dediği anda hiçbir sorgu sual yok maalesef.
Sahte bilim ve özelinde aşı karşıtlığının halk sağlığı sorununa neden olmasına ilişkin bizler neler yapmalıyız? Bilim iletişimcileri, bilim insanları olarak birlikte ortak çalışmalar kapsamında bizlere neler önerirsiniz?
Gerçek pornografisi denen de bir mesele var. Dünya nüfusunun bir buçuk 2 katı kadar aşı yapılmış. Yani insan başına neredeyse 2 aşı düşüyor bütün dünyanın nüfusu ortaya konduğunda. Halbuki bazıları mesela insanların kuyruğunun çıkacağı ya da işte çocukların 3 tane kafası kulağı olacağı vesaire gibi bir şeyler söylüyorlardı. Şimdi 13 milyar aşının yapıldığı dünyada nerede kuyruklu bir çocuğun doğduğu piyasaya çıkmış eğer öyle bir şey olsaydı bir tane bile olsaydı 15 milyarda bir tane olsaydı bunun ne kadar fazla propagandasının yapılacağını tahmin edersiniz. Yani burada gerçek pornografisi dediğim şey, hani çok çekici olan bir görüntünün çok fazla gereğinden fazla yayılması.
Halbuki böyle ağır oturaklı bir bilim insanının bir sürü bilimsel ifadeyi bir araya getirip bir şey yaptığında, örneğin benim şu anki konuştuklarım çok daha az kişi tarafından izlenecek/okunacaktır. Ama biz deseydik ki işte kuyruklu vatandaş ortaya çıktı. Aşı olan birisiydi ya da işte birisi kalp krizinden öldü deseydik. Yani aşı sonrasında biraz da ünlü birisi olsun işte kalpten bir sorun yaşadı ve sonrasında öldü deseydik bu çok müthiş bir şekilde yani gereğinden çok daha fazla yayılacaktı.
Bu arada hani aşılar da dünyadaki bütün diğer ilaçlar gibi dünyadaki en yararlı ilacın bile belli bir yan etkisi olabilir -ki aşıların da ortaya konmuş net bilinen yan etkileri vardır. Hatta grip benzeri tam da insanlar da belki duymuşsunuzdur etrafınızdan aşı oldum 2 gün sonra işte bütün vücudum kırılıyor sanki hani aşı olmamışım da hastalığa yakalanmışım gibi... -ki bu beklenen bir etki ya da tam öyle olmasa da hafif ateş yüksekliği o aşı yapılan yerde ağrı vesaire gibi hatta alerjik en uç noktada anaflaksi dediğimiz hayati alerjiler ki bu yani milyonda bir veya milyarda birlere kadar düşüyor. Bu ciddi yan etkilere doğru gittiğimiz zaman milyarda birlere düşmüş oluyoruz ama çok sık olan yan etkilerin hemen hepsi çok basit yan etkiler. Bunların hepsi istatistiklerle ortaya konabiliyor. Ama karşı tarafın söyledikleriyle ilgili hiçbir kanıtlama yükümlülüğü düşünülmüyor. Mesela işte o 3 kulağı olan çocukların ortaya çıkacağını söyleyen arkadaşlara bugün gidip de hani ne oldu ya bu 3 kulak meselesi diye sorsanız bir şey demeyecektir. Yeni yalanlarla yollarına devam edeceklerdir. Onların böyle bir kanıtlama yükümlülüğü yok ama biz her söylediğimizin altını doldurarak yürüdüğümüz için hep böyle daha ağır gitmek zorundayız ve oturaklı gitmek zorundayız. Söylediklerimizin hepsinin istatistiksel anlamda karşılıkları olmalı.
Kızamık ile ilgili de yani işte bakın binde 6 öldürdüğünü söylüyoruz. Çünkü bu bütün dünyadan ortaya çıkan bir istatistik. Ama diyoruz ki % 10'a kadar da çıkabilir.Burada tek bir dipnot koymak istiyorum: “Şuradan buradan gelenler yüzünden kızamık salgını oldu” demek de doğru değil. Çünkü Türkiye'de dışarıdan düzensiz göçün hiç olmadığını kabul etsek şu anda yine kızamık salgını olabilir. Dışarıdan siz Suriyeli getirmek durumunda değilsiniz kızamık olabilmek için. Çünkü zaten toplumun içinde bu virüs var -ki kızamık aşısı bile %98 civarında koruyucu hiçbir zaman %100 değil. Çünkü siz böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği ya da kanser gibi bağışıklık sisteminizi etkileyen bir sorunla karşılaşıyorsanız ki şu anda tekrar aşılama kampanyalarının yapılması hatırlatılıyor. Hem sağlıkçılara ve işte kızamık geçirip geçirmediğini hatırlamayan ya da aşı olup olmadığını hatırlamayan bütün herkese kızamık aşısı tekrar olmasını öneriyoruz.