Altılı Masa tarafından gerçekleştirilen toplantılar devam ediyor. Hukuk, güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin yol haritası, seçim güvenliği ve ekonomi alanlarında oluşturulan alt komisyonlar çalışmalarını sürdürüyor. Bu bağlamda hazırlanan raporlar kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılacak gibi duruyor. İttifak hızla aday belirleme sürecine doğru gidiyor...
Hiç şüphesiz farklı siyasi eğilimlerden oluşan bir ittifakın zaman zaman ters düşmesinde yadırganacak bir durum yoktur. Öyle ki, bu farklılık ölçülü olduğu sürece ittifaka katkı da sunar. Örneğin, Cumhur İttifakı’nı desteklememe konusunda kararlı olan ancak, muhalefet bloğundaki bir siyasi partinin politikasını beğenmediği için kararsızlık yaşayan seçmen, siyaseten mesafeli olduğu partiye yönelik yapılan ittifak içi eleştirilerden olumlu etkilenebilir. Burada demokratik bir birlikteliğin olduğu ve ittifak içi tartışmaların yaşanabileceği vurgulanmalıdır.
Tarihsel gelişmeler de bu fikri destekler mahiyettedir. 1957 Seçimi öncesinde Demokrat Parti’ye karşı Cumhuriyet Halk Partisi’nin önderliğinde Hürriyet Partisi ve Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin katılımı ile kurulmuş Üçlü Masa bu noktada önemli bir örnektir. Bu ittifak, seçimden evvel bugünkü güçlendirilmiş parlamenter sisteme benzeyen bir metin hazırlamış ve söz konusu metin İttifak liderleri tarafından basının önünde imzalanmıştır. Ne var ki, o dönem kamuoyunda büyük ilgi uyandıran bu üçlü muhalefet bloğu, Demokrat Parti’nin hazırladığı seçim kanunu ile dağılmış, ayrı ayrı oylarının toplamı yüzde 52’yi aşan muhalefet partileri birlik olamamaları ve listeli çoğunluk seçim sistemi nedeniyle iktidar olamamışlardır.
1957 Seçimi için oluşturulan bu üçlü ittifak, 2023 Seçimi ve Altılı Masa açısından tarihi bir öneme sahiptir. Şayet o gün ittifak dağılmamış olsaydı, iktidar değişmiş olacaktı. Nitekim o dönemde de ittifak içinde bazı gerilimler yaşanmış, fakat demokratik birlikteliğin Türkiye için ne kadar hayati olduğunun farkında olan İsmet İnönü, sağduyulu bir şekilde davranarak İttifakın dağılmaması için elinden gelen mücadeleyi vermiştir.
Paşa’nın gösterdiği çaba, Metin Toker’in İsmet Paşayla 10 Yıl (I. Cilt) adlı eserinde (s. 165) şöyle anlatılmıştır: “O hafta, İsmet Paşanın deveye hendek atlatıcıların sabrını gösterdiğini biliyorum. Eve her akşam adeta bitap ve sinirli geliyor, kendisine yapılmış olanlardan, gösterilen anlayışsızlıklardan şikâyet ediyordu… Osman Bölükbaşı, bir tahammül edilemez adamdı ve yapmadığını bırakmıyor, türlü huysuzluk, şımarıklık ve patavatsızlıkla herkesi deli ediyordu… Bölükbaşı, imza töreninin C.M.P. binasında yapılmasını istemişti. “Peki” denmişti. Bölükbaşı, imza yerinde ilk isim olarak kendi isminin bulunmasını istemişti. “Peki” denmişti. Hür P. müzakerelerin kendi Genel Merkezlerinde yapılmasını istemişti. “Peki” denmişti. C.H.P’ye uğranılmamıştı bile. Üçlü Tebliğe İsmet Paşa imzasını üçüncü koymuştu. Gülerek anlattı: Fotoğraf çekilirken de sol başta bir köşeye sığınmış. Resimde Bölükbaşı bütün heybetiyle görünüyordu…”.
İsmet Paşa, ittifak görüşmeleri sürecinde muhalefet partilerinin tutum ve davranışlarını sabırla karşılamış, fevri hareket etmemiştir. Çünkü Paşa, sinirlerini kontrol etmeyi ve ortak aklı dikkate alarak davranmayı bir siyasi meziyet olarak görmüştür. Nitekim Paşa’nın bu özelliğini bilen Demokrat Parti, üçlü ittifakı dağıtmak adına seçim kanununda değişikliğe gitmek zorunda kalmıştır. Anılan bu değişiklikle birlikte seçime girecek her partinin müstakilen seçime girmesi kararlaştırılmış, siyasi partilerin ortak liste hazırlamaları açıkça yasaklanmıştır. Böylece, İsmet Paşa’nın kapsayıcı politikası sayesinde dağılmayan ittifak yasayla dağıtılmıştır.
Muhalefetin işbirliğini olanaksızlaştıran bu değişikliğe rağmen İsmet Paşa, üçlü ittifakın dağılmaması için son ana kadar mücadele etmiştir. Metin Toker, bu dönem yaşanan gelişmeleri, kitabında (s. 209-210) şu şekilde aktarmıştır:
"C.H.P’de İsmet Paşanın başkanlığında bir önemli toplantı yapıldı. C.H.P.’liler bütün ihtimalleri ölçüp biçtiler. En sonda gördüler ki bir tek hal çaresi vardı: Muhalefet partilerinden birinin seçime girmesi, ötekilerin onu desteklemesi. Yani, iktidarın partilere yasak ettiği işbirliğini sandık başında seçmen bizzat yapacaktı. Tabii, iştirak edecek parti C.H.P olacaktı. Ancak o, ortaklarının desteğiyle D.P.’ye kafa tutacak ve iktidarı onun elinden alacak güçteydi. Teklif, tahmin olunacağı gibi C.M.P ve Hür. P.’de hiç müsait karşılanmadı..."
Bugün İsmet Paşa’nın aklına ve sabrına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Muhalefet ittifakı mensupları kendi aralarında tartışırken ölçülü olmaya özen göstermeli, ittifakın birliğini riske atmamalıdırlar. Altmış beş yıl evvel üçlü ittifak görüşmeleri sürecinde yapılan hatalardan gerekli dersler çıkarılmalıdır. Çünkü mesele, yalnızca mevcut iktidarın değişmesi değil, artık bütünüyle köhneleşmiş yönetim anlayışının terk edilerek hukuku ve demokrasiyi önceleyen bir zihniyetin hâkim kılınmasıdır.