Türkiye’de 12 ay boyunca sürdürülen kazılar arasında bulunan Assos Antik Kenti’ndeki arkeoloji ekibi, kış mevsiminde daha önce bulunmuş arkeolojik materyalleri belgelendirme çalışmaları yapıyor. Yaz aylarında ise arazi çalışmaları aktif bir şekilde sürüyor. Kazılar, uluslararası bilim insanlarından oluşan 30 kişilik bir ekip tarafından yürütülüyor.
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, en önemli çalışmalarından birinin, uzun yıllardan beri kazılan ve çok fazla mekana sahip bir Bizans dönemi yapısı olduğunu belirtiyor. Oldukça büyük olan bu yapıda şimdiye kadar 14 oda kazıldı ancak daha kazılacak çok oda var. Ekip, bu kompleks odalardan birinde çalışmaya yeniden başladı.
Prof. Dr. Arslan’ın belirttiğine göre, kazılardaki ikinci çalışma alanı ise kentin eğitim kurumları arasında yer alan ve oldukça iyi korunmuş, Helenistik Çağ’daki gymnasium. Yani o dönemin lisesi diyebileceğimiz bir yapı.
2.200 YILLIK ROMA ÇEŞMESİ
Prof. Dr. Arslan, bu sene gymnasiumda Roma döneminde eklenti olarak inşa edilen sarnıçlarla ilgili kazı yapacaklarını söylüyor.
Kazı ekibi, sarnıçların önünde görkemli bir çeşme yapısının kalıntılarını ortaya çıkardı. Agoranın doğu kenarındaki kalıntının uzun yıllardır işlevi bilinmiyordu. Geçen yıl bu yapıda çalışmalar başladı ve halen devam ediyor. İlk tespitlere göre bu, görkemli bir çeşme yapısıydı.
Prof. Dr. Arslan, “Assos’ta çok sayıdaki sarnıçları biliyoruz ancak anıtsal bir çeşme yapısına ilk defa rastlıyoruz. Kent mimarisi açısından oldukça önemli bir yapı. Arazi dışında da yine bulunan eserlerin istatistikleri, çizimleri ve restorasyon çalışmaları devam etmekte. Milattan önce 2. yüzyılda inşa edildiğine göre yaklaşık 2.200 yıl öncesinde inşa edilmiş bir çeşmeden söz ediyoruz.” diyor.
ÇEŞME AYAĞA KALKACAK
Roma çeşmelerinin arkalarında su haznesinin yer alıyordu, önleri ise sütunlu girişlerle adeta tapınak gibi şekillendiriliyordu.
Assos’taki çeşmenin sütunların bir bölümünün yok olduğunu ancak kaide ve sütunların mermerden ve çok özgün profillerinin bulunduğunu belirten Arslan, “Bizans döneminde olasılıkla bu yapının da ciddi bir şekilde tahrip edildiğini düşünüyoruz. Buna rağmen ilk kazı tamamlandıktan sonra mevcut olan parçaları yeniden ayağa kaldırıp çeşmenin önündeki durumu ya da görünümü biraz daha ziyaretçilerin algılamasını sağlayabiliriz.” diyor.
Assos Antik Kenti, yüksek bir tepe üzerinde, doğal su kaynaklarından yoksun bir alanda konumlanmıştı. Bundan dolayı antik kentin gerek resmi yapılarında gerekse konutlarında mutlaka oyularak ya da kayalar kesilerek yapılmış yer altı su depoları ve sarnıçlar bulunuyor.
“Elimizdeki bir yazıta göre milattan önce 3. yüzyılda bir mühendis Assos’ta su kanalı inşa etmiş, hatta bunun bir şiiri var. Bu tarihten önce kente su getiren bir kanaldan söz etmek mümkün değil. Milattan sonra 3. yüzyılda Satneos nehrinin kenarından, doğal kaynaktan suyun kente kadar taşındığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda şehrin hemen yakınında yaklaşık 500 metre kuzeyinde akan bir dere var. O dönemlerde insanlar kaliteli su içmek isterlerse bu dereden sularını temin etmiş olabilir.”
ASOS ANTİK KENTİ
Günümüzde Çanakkale’nin Behramkale ilçesinde yer alan Assos antik kenti, Antik Çağda Troas olarak adlandırılan bölgenin güney ucunda, volkanik bir tepenin zirvesi ve yamaçlarında, Midilli adasının karşısında kuruldu.
MÖ 6. yüzyılda kurulan Assos antik kenti, sönmüş bir volkanik tepe üzerinde yer aldığı için, birçok yapıda işlemesi zor ama son derece dayanıklı olan andezit taşı kullanıldı. Bu kentte yapılan lahitler antik dünyada çok meşhurdu ve bedenin hızlı bir şekilde çürümesini sağladığı için “insan yiyen lahit” olarak adlandırılırlardı. Anadolu’nun birçok bölgesine Assos’tan lahit gönderilirdi.
Assos aynı zamanda filozof Aristoteles’in bir süre yaşayarak felsefe okulu kurmuş olmasıyla nedeniyle de önem taşıyor. Kentin en yüksek noktasında, şehrin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmış Athena Tapınağı yer alıyor. Bu tapınak aynı zamanda Anadolu’da inşa edilen ilk ve tek Dor düzenindeki tapınak olma özelliğini taşıyor.