CHP milletvekilleri, Haziran 2020’de yürürlüğe giren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’ndaki sekiz ayrı düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuştu. AYM,  bekçilere verilen bazı yetkilerin iptaline karar verdi. AYM, kanunda yer alan 6’ncı maddenin 1’nci fıkrasının “b” bendine işaret ederek, bekçilere konut, işyeri ve araçların sahiplerinin noksan kaldığı durumda müdahale hakkını tanındığını, ancak bu “noksanlıkların” ne olduğuna dair bir açıklamanın yer almadığını kaydetti. Kararda, ilgili maddede noksanlıkların “tamamlattırma” şeklinde ibarenin yer aldığını ve bu ibarenin de anlaşılmadığına işaret edilerek, "Bu yetkinin kapsam ve sınırları ile nasıl gerçekleştirileceği belirli değildir. Bu itibarla yeterli kanuni ilke ve çerçeveyi öngörmemesi nedeniyle kuralın belirsiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır” denildi. 

AYM, aynı maddenin “ç” bendinde yer alan kamu düzenini bozacak eylem ve durumların mahiyeti, boyutu ve sınırlarının neler olduğunun belirlenmediğine işaret ederek, "Ayrıca çarşı ve mahalle bekçilerine toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkında sınırlamaya yol açan önleyici tedbir mahiyetindeki görev ve yetkilerin neler olduğunun ve kapsamının düzenlenmediği gözetildiğinde kuralda yasal çerçeve ve ilkelerin oluşturulmadığı, bu suretle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen sınırlamanın kanunilik koşulunu sağlamadığı değerlendirilmiştir” diye kaydetti. 

ANAYASAYA AYKIRI

Kararda, “g” bendindeki “halkın sükûn ve istirahatını bozmak, başkalarını rahatsız etmek eylemlerinin kabahat kapsamında değerlendirileceği” hususuna yönelik engellemenin kapsamı, hangi yetkileri içerdiği ve sınırları konusunda kuralın belirsiz olduğu kaydedildi. Kararda, engelleme yetkisinin uyarma yetkisini aşması ve temel haklara müdahale boyutuna ulaşmasının da mümkün olduğunu, bu bağlamda engelleme ifadesinin zor kullanma veya silah kullanma yetkisini içerip içermediğinin belirsiz olduğu ifade edildi. Kararda, “5326 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı, engellenen kişilerle ilgili ne tür işlemlerin yapılacağı, engelleme yetkisinin neleri içermediği, engellemeye konu eylemin hukuk sisteminde kabahat olarak dahi düzenlenmemiş olması durumunda engellemenin mümkün olup olmadığı, suç ya da kabahat olmamasına rağmen özel hukuk ilişkisi çerçevesinde rahatsızlık verecek eylemlerin kural kapsamında bulunup bulunmadığı konularında bir açıklık bulunmamaktadır” diye kaydedildi. 

Kararda, ilgili kurala dair şu değerlendirmeye yer verildi: “Bu durumda kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik sınırlamanın kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir."

KAPSAMI BELİRSİZ

“Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin El ile Dıştan Kontrol Dâhil Gerekli Tedbirleri Alabilmesini Öngören Kanun’un” 7’inci maddesini de inceleyen AYM, bu madde kapsamında yer alan 6’ıncı fıkraya dikkat çekti. Dilekçede iptal edilmesi istenen fıkranın “silah veya tehlike oluşturan bir eşyanın varlığı” durumunda bekçiye müdahale hakkı tanıdığını belirten AYM, ilgili fıkraya dair şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Kişilerin üstünün ve eşyalarının el ile dıştan kontrolünün arama boyutuna ulaşmaması ve bunun sınırlarının objektif ölçütlerle tespit edilebilir nitelikte olması zorunludur. Kuralda, bahsi geçen durumların varlığı hâlinde gerekli tedbirlerin neler olduğu, yetkinin kapsam ve sınırları açık ve net olarak belirlenmemiştir. Bu itibarla kişilerin üstünde ve eşyası üzerinde yapılacak elle kontrol faaliyeti ile arama arasındaki sınırın tespit edilmesi açısından kuralda belirsizlik bulunmaktadır."

AYM kararında şu ifadelere yer verildi: “Diğer yandan tedbire konu araç, kişilerin üstü ve eşyasına göre elle kontrol uygulamasının klasik aramaya dönüşmesi açısından daha elverişli niteliktedir. Bu açıdan yapılacak düzenlemelerde araç üzerinde elle kontrolün ne şekilde uygulanacağı, aracın görünen ya da görünmeyen kısımlarına yönelik bir müdahalenin hangi ölçütlere göre arama boyutuna ulaşacağı ya da ulaşmayacağının açık olarak belirlenmesi gerekmektedir. Dava konusu kuralda, kişilerin araçlarında yapılacak elle kontrolün arama tedbiri boyutuna ulaşmasını önleyecek şekilde kapsam ve sınırlarının tespit edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle kuralla Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen kişilerin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına getirilen sınırlamanın öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.” 

AYM, “Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Çalışma Sürelerinin Artırılabilmesini Öngören Kanun’un" 12’nci maddesinin 1 fıkrasının ikinci cümlesini de değerlendirerek, söz konusu madde nedeniyle bekçilerin çalışma sürelerinin belirsiz olduğu ve bu nedenle maddenin iptaline karar verdi.