Haber: Serap Cömertoğlu İşcan 


İktidar partisine destek çıkıldığı sürece “Ben istediğimi yaparım zihniyeti ile milletin sırtına çok büyük yük yüklenecektir” diyen Öztrak, ekonomiden yargıya kadar her alanda çöküşün yaşandığı, ortada ucube bir rejimin olduğunu belirtti.


Anayasa Mahkemesi’nin iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin ise Fatih Sultan Mehmet’in şu sözlerini hatırlattı: “Aklı öldürürsen, ahlak da ölür, akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür”


YOKSUL SAYISI, 18 MİLYON 219 BİN KİŞİYE ULAŞTI


Yargıdaki adaletsizlikle birlikte gelir dağılımında da adaletsizliğin yaşandığını vurgulayan Öztrak, 2023 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerine göre, resmi yoksul sayısının 1 milyon 331 bin kişi artışla 18 milyon 219 bin kişiye ulaştığını belirtti.


GERÇEK TABLO DAHA VAHİM


TÜİK verilerine göre, 2018-2023 yılları arasında ülke nüfusunun yüzde 5,5 artarken konut masraflarının altında ezilen vatandaşların sayısı yüzde 33 artışla 71 milyon kişiye, sofrasına iki günde bir kap et yemeği koymayanların sayısının ise yüzde 28 artışla 33 milyon kişiye çıktığını kaydeden Öztrak, çalışanların yarısından fazlasının asgari ücret ya da civarında kazandığı Türkiye’de gerçek tablonun bu verilerden çok daha vahim olduğunu söyledi.
2018 yılından bu yana gelir dağılımında çok fazla bozulma olduğunun altını çizen Öztrak; “Yoksullukta büyük bir artış var. Bir yıl içerisinde yaratılan gelirden, emekçilerin aldığı pay düşerken, karların payı hızla artıyor. Bütün dünya, bu gelişmeleri, ülkeleri istikrarsızlaştıracak gelişmeler olarak görüyor.”

Her seçim öncesi ise istikrarsızlığı daha da fazla arttırma yönünde çabalar olduğunu gözlemlediklerini belirten Öztrak, İstanbul Sarıyer’deki kiliseye yönelik saldırının da ülkenin birliğine, istikrarına kasteden bir provokasyon olduğunu kaydetti.
Suriye ve diğer ülkelerden gelen kontrolsüz göç hareketinin ne gibi riskler taşıdığını bu olay çerçevesinde, iktidarın bir kez daha değerlendirmesi ve gerekli önlemleri alması gerektiğini belirten Öztrak, “istikrarsızlığın arttırılmasına yönelik bu çabaların, kimler tarafından yapıldığını, güvenlik güçlerinin derhal araştırması ve gerekenleri yapması şarttır. Türkiye dünyada hem çok avantajlı bölgede hem de riskleri çok fazla olan bir bölgede bulunuyor. Zaman zaman mevcut iktidarı, bu riskler üzerinden kutuplaştırma, avantaj devşirme yaklaşımı içerisinde görüyorum. Bunlar yapıldığında sonuçlar başka boyuta gidiyor”

Vatandaşların bu gidişe dur diyebilmek için mahalli idari seçimlerini bir fırsat olarak görmesi gerektiğini söyleyen Öztrak, seçim sürecine ilişkin de değerlendirmede bulundu.

6 ay önce mevcut olan muhalefet kanadındaki ittifakların, bugün mevcut olmamasının üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduğunu, fakat yerel seçimler ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arasında ise fark olduğunu aktaran Öztrak, şunları paylaştı:
“ Mahalli idari seçimler, tek turlu seçimlerdir. İstanbul vakti zamanında yüzde 30 oy oranlarıyla kazanılmıştır. Bu çerçevede büyükşehirlere baktığımız zaman partilerin en yüksek oyu almaları önemlidir. Mevcut belediye başkanlarının da bu konuda avantajları vardır. Belli bir müddet hizmet etmişlerdir. Vatandaşlar da bu hizmetlerden memnunsa bu bir avantajdır. Bizim belediye başkanlarımızın hizmetlerinden memnun kaldıklarını düşünüyorum. Mevcut iktidar pandemi de beş maskeyi dağıtamazken, bizim belediyelerimiz gerçekten olağan üstü bir hizmet verdi”

İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerdeki belediyelerin alındığı yerlerde avantajlı olduklarını söyleyen Öztrak, millete yapılan zulümlerin ardından diğer büyükşehir belediyelerini alma konusunda avantajlı olduklarını dile getirdi.
Mayıs ayında yapılan seçimler sonrası ise millete yapılan zulümlerin ardından diğer büyükşehir belediyelerini alma konusunda önemli bir fırsat yakaladıklarını dile getirdi.

Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Candan Yüceer’in belirlenmesinin ardından yaşanan tartışmalara ilişkin de konuşan Öztrak; “Tekirdağ’da bir ön seçim yapılmış olsaydı milletin içine daha fazla sinerdi. Ön seçim yapılmıyor olması, genel merkezin böyle bir karar vermiş olması, Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm mensuplarının Tekirdağ’da seçimi kazanmak için ellerinden geleni yapmalarını engellemeyecektir. Bütün Cumhuriyet Halk Partililer, özellikle Tekirdağ’da değil, tüm Türkiye genelinde seçim için mücadele edeceklerdir” şeklinde konuştu.