Haber: Fatoş Erdoğan

İHD İstanbul Şubesi'nde gerçekleşen Barış İçin Bir Aradayız etkinliğine İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Barış Vakfı üyesi Dilbilimci Necmiye Alpay, Cumartesi Anneleri ve çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. Serbest Kürsü biçiminde gerçekleşen etkinliğin açılış konuşmasını İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri yaptı.

photo_5992170335534954654_y

Gülseren Yoleri, bugün 'Barış İçin Bir Aradayız' demek için buluştuk diyerek konuşmasına başladı. Yoleri sözlerini şöyle sürdürdü: "Barışa ihtiyacımız açık; tüm dünyada savaşların yarattığı yıkımın ayyuka çıktığı dönemde yaşamımızı barışla örgütleme talebimiz var. Hayatımızın her alanı çatışma ve şiddete boğulmuş durumda, baskının her türlüsüne tanıklık ediyoruz. Yaşadığımız coğrafyada bunun bin bir türlü halini yaşıyoruz, insan haklarının en çok ihlal edildiği zamanlar savaşlar ve çatışmaların olduğu dönemler. Barış talebinin daha güçlü olarak dile getirilmesi, bu talebin toplumun talebi olarak iktidarlara yönlendirilmesi ihtiyacı var."

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Irkçılık ve milliyetçiliğin bu kadar normalleştiği bir dönemde barışı konuşmak adına böyle bir kampanya başlattık diyerek konuşmasına başladı. Keskin, Çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bir soykırım coğrafyası burası. Soykırım sonrası insanlara dayatılan resmi ideolojinin maalesef farklı her türlü düşüncenin yasaklandığı bir coğrafyada burası. Ve ne yazık ki kendilerine iktidar ve muhalefet dinleyenler aynı 'ittihatçı zihniyetten besleniyorlar'. O nedenle işimiz çok zor. Yüzde 15 belki yüzde 20'yiz. O yüzden bu coğrafyada bu kadar biatsız bir mücadele devam ediyorsa işte bu yüzde 15-20'nin yüzü suyu hürmetine devam ediyor dedi. Keskin sözlerini şöyle sürdürdü: "Bize dayatılan ve savaşı temel alan Türk-Sunni kimliği esas olarak kabul etmiş ve 1915'ten başlayarak devam eden soykırım ve katliamcı politikaları konuşmayı yasaklamış bir devlet ideolojisi var karşımızda. Ne yazık ki bence en korkunç bu; bugün iktidardan şikayet ediyoruz ve ne yazık ki bize yine resmi ideoloji sunuluyor. Kemalizm sunuluyor bize yine çözüm olarak. Ve buna kendilerine sosyalistim diyenlerde araç oluyorlar. Belki moral bozucu, moralimizi kötü yönde etkileyici olabilir ama şunu hiçbir zaman unutmayın bugün yaşadığımız ihlaller bugünün konusu değil. Sanki eskiden iyi ve demokratik bir devlet varmış gibi söz ediyorlar. Ama cumhuriyet öncesinden bize dayatılan bir savaş politikası var. Yani sanki eskiden her şey iyiymiş gibi davranan ve kendine muhalif diyen bir kesim var ve bu kesim hiç barıştan ve Kürt sorunundan söz etmiyorlar. O nedenle azda olsak sayıca kararlılığımız ve casaretimiz nedeniyle hala sesimiz çıkabiliyor. Bunu bir fırsat bilerek barış seslerimizi yükseltmenin zamanı. Çünkü seçim öncesi herkes siyaset yapıyor ama gerçekçi bir insan hakları siyasetiyle barış politikalarını dillendirmek gerekiyor."

Türkiye'nin altına imza attığı ulusal ve uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğini ifade eden Keskin, "Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği Türkiye'ye karşı denetim mekanizmalarını işletmiyorlar. Tüm savaş suçları, insan hakkı ihlallerini ortağı Avrupa Birliği. Bu nedenle bence insan hakları savunucularının seslerini duyurması gereken başka kesimlerde var. Uluslararası kesimlerde var. Görevlerini yerine getirmiyorlar. Biz insan hakları savunucuları barış politikalarında ısrarcıyız. Tabii ki hemen yarın olmayacağını çok iyi biliyoruz. Onurlu bir barıştan bahsediyoruz. Kendi kaderinin tayin hakkının özgürce konuşulabildiği bir barıştan söz ediyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu. 

Şiddeti her gün örgütlenen bir siyasi iktidarın olduğunu söyleyen Keskin, "İçişleri Bakanı olarak görev yapan kişi Türkiye'nin altına imza attığı sözleşmelere rağmen operasyonlar nedeniyle yakalarsanız bacaklarını kırın' diye açıkça işkenceyi savunan İçişleri Bakanı var. Nefret diliyle örülen şiddet yayılıyor ve en başta kadın, çocukları vuruyor. O nedenle barışçıl bir dil geliştirmek zorundayız.” dedi