O cumartesi gecesini çok iyi hatırlıyoruz! Yok hükmünde bir karar olduğunu bile bile hukukun işlemediğini bilmenin verdiği eminlikle, kadınlar bir kez daha güvensiz hissettiler. Artık kağıt üstünd...
O cumartesi gecesini çok iyi hatırlıyoruz! Yok hükmünde bir karar olduğunu bile bile hukukun işlemediğini bilmenin verdiği eminlikle, kadınlar bir kez daha güvensiz hissettiler. Artık kağıt üstünde dahi kadının adı yok olsun istediler!
O cumartesi gecesini çok iyi hatırlıyoruz! Yok hükmünde bir karar olduğunu bile bile hukukun işlemediğini bilmenin verdiği eminlikle, kadınlar bir kez daha güvensiz hissettiler. Artık kağıt üstünde dahi kadının adı yok olsun istediler! 20 Mart Cumartesi gecesi saat 2’de Resmî Gazete’de 3718 numaralı Cumhurbaşkanı Kararı ile 9 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. Maddesi gerekçe gösterilerek İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği yayımlandı. Hemen ardından bu zamana kadar nasıl olduysa yine, kadınlar haklarını aramak için sokağa çıktı. Aynı gün geceden öğlene binlerce kişi başka şehirlerden toplandı. Kararın hukuksuzluğunu haykırdı. İki buçuk ay sonra yine bağıracaklar, yarın Maltepe’de.
İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek adına yapılan onlarca propaganda halk nezdinde yeteri kadar işe yaramasa da tek bir kişinin kararı ve onun arkasındaki fundamentalist grupların istekleri yeterliydi. Önce aile dendi, daha sonra LGBTİ+, bir sonraki bahane erkeklerin mağdur olmasıydı. Sözleşme’yi bir kez bile okumayan insanlar bu propangadalar eşliğinde dolduruldu. Yine de istenen karşılık alınamadı. Metropoll’ün Cumhurbaşkanı Kararı sonra yapmış olduğu anketlere göre İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına karşı olanlar %52,3’lük çoğunluk iken katılanların %7.5’unun sözleşmeden haberi yok %10,2’si fikir beyan etmemiştir.
Halkın ne dediği kimsenin pek de umrunda değil. Kadınların özne olduğu bir sözleşmede kadınlar muhattap alınmıyor. İktidar yanlısı kadın dernekleri bile karardan haberi olmadığını beyan edip sonra da “daha iyisini yapacaklar” açıklamalarıyla konuyu kapattılar. Anlıyoruz ki sözleşme iktidarın gözünde artık yok, e madem neden hala iktidar yanlıları sözleşmeyle uğraşıyor?
Geçen hafta Üsküdar Üniversitesi’nin kurucusu ve hiç değişmemiş rektörü Nevzat Tarhan doğruluğu olmayan açıklamalarda bulundu. Hedef yine İstanbul Sözleşmesi’ydi. Tarhan, İstanbul Sözleşmesi’nin ensest ilişkiyi desteklediğini söyledi. Ardından gelen tepkiler üzerine açıklamasının yanlış anlaşıldığını söyleyerek AİHM’in Stübing-Almanya kararıyla, “ensest ilişkinin temel hak olarak görüldüğünü" eleştirdiğini belirtti. Bir rektörün okuduğunu bu kadar yanlış anlaması ne acı, neyse ki rektörler konusunda bu ara dilimiz yandığı için pek de ciddiye almıyoruz.
Gelin AİHM kararında neler yazdığının beraberce üzerinden geçelim. Sonra da bu tür yanlış bilgileri yayanlara inat doğruları ve gerçekleri haykırmaya gidelim. 19 Haziran Cumartesi saat 13.00’te Maltepe miting alanında, bir kez daha: kabul etmediğimizi, vazgeçmediğimizi söyleyelim!
AİHM’in “özel hayata ve aile hayatına, konuta ve haberleşmeye saygı hakkı” yani madde 8 üzerinden verdiği bir karara atıf yapıyor Nevzat Tarhan. Ona göre bu karar İstanbul Sözleşmesi’nin etkisiyle verilmiş, ensest ilişkiyi temel hakkı sayan bir karar. Nevzat Bey algıda seçicilik yapmış, neden böyle okumak istemiş bilmiyoruz. Ancak Tarhan’ın iddiasının aksine karar, AİHS madde 8’in tüm özel cinsel eylemlerin suç haline getirilmesini yasaklamadığını, ensest ilişkinin Avrupa Konseyi’ndeki 47 ülke tarafından suç sayıldığını ve ensest ilişkinin yasaklanmasının temel hak ihlali olmadığını beyan eder. Benzer bir karar da Laskey, Jaggard ve Brown /Birleşik Krallık yargılamasında vardır, burada da sadomazoşist cinsel eylemlerin madde 8 kapsamında korunmadığı belirtilir. 35 yaşındaki Alman Patrick S.’nin, kız kardeşi ile olan cinsel ilişkisi nedeniyle Almanya’da hapis cezasına çarptırılması sonucu AİHM’e taşınan bir dava.
Patrick S. 3 yaşında bir çocukken esirgeme yurduna veriliyor, ardından da bir başka aile tarafından evlat ediniliyor. 24 yaşına geldiğinde ise kendisinden 8 yaş küçük öz kız kardeşi ile tanışıyor ve iki kardeş arasında bir aşk ilişkisi başlıyor. Uzun süre beraber yaşayan kardeşler 2001 ila 2005 yılları arasında 4 çocuk sahibi oluyor Diğer aile fertlerinin şikâyeti üzerine Patrick S. 3 yıl hapis cezasına çarptırılıp, çocuklar da bakıcı ailelere veriliyor. Ancak Patrick S. 2008 yılında bu yargı kararının ailesini parçaladığı gerekçesi ile Alman Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor, oradan da ret cevabı alınca, davayı AİHM’e taşıyor. Sonuçta 7 yargıcın oy birliği ile hak ihlali söz konusu olmadığına karar veriliyor ve mahkeme Almanya’yı haklı buluyor.
Bu zamana kadar İstanbul Sözleşmesi adına yapılmış her türlü yanlış bilgiye karşılık verdiğimiz gibi buna da yanıt verdik. Nevzat Tarhan, 7 yargıcın oy birliği ile verilmiş, Avrupa Konseyi’ndeki 47 ülkede de suç olarak gösterilen böyle bir kararı; bambaşka bir yerden okuyup suları bulandırmaya çalışıyor. Ancak, iddialara karşılıklarımız gerçekler ve doğrular her zaman ortada. Bizim söylediklerimize ise onların cevabı yok. Kadınlar haklarından vazgeçmeyecekler! Biz varız, var olmaya devam edeceğiz. Bu cumartesi Maltepe’de olabilen ve olamayan kadınlar olarak: Vazgeçmiyoruz!
Feminizmi tek bir alana sığdırmadık elbet. Sosyal medyada, sokakta, okulda, kendi kararlarında veya aile içerisinde kadın erkek eşitliğini yaşatan İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatan tüm yoldaşlar dayanışmayla. Yine de gelebilen herkes bizimle olsun! Doğruları ve gerçekleri haykırmaya! #İstanbulSözleşmesiYaşatır