Çarşamba akşamı başlayan, perşembe akşam sona eren ve yaklaşık 24 saat süren Kemal Kılıçdaroğlu'nun Antalya ziyareti, sonuçları ulusal siyasete yansıyacak bir dizi ipucunu içinde barındırdı.
İlk olarak; Cumartesi yayınladığı ve içerik olarak tartışılmaya devam eden videonun işaret fişeğini Döşemealtı Belediyesi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada 'sevgi' ve 'helalleşme' vurgusu vardı. Bunu bir not edelim.
Kılıçdaroğlu'nun Antalya ziyareti bir noktayı çok net açığa çıkardı. Tartışmasız, Türkiye'nin en iyi salon siyasetçisi Kemal Kılıçdaroğlu. Hal esnafını saymazsak, esnaf odaları, muhtarlar ve iş insanları ile basına kapalı salon toplantıları gerçekleştirdi. Bilindiği gibi Kılıçdaroğlu uzun bir süredir bu yöntemi uyguluyor ve başarı da sağlıyor. Ancak ne muhtarlar, ne esnaf odaları temsilcileri, ne de iş insanları toplantı çıkışında bir değerlendirme yapmadılar. Bu sessizliğin bir anlamı olmalı.
Antalya ziyaretinde bir detay da, Kılıçdaroğlu'nun özel halk otobüsü sahipleri ile biraraya gelmesiydi. Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri özel halk otobüslerini kaldırıp ulaşımı belediye uhdesine almaya çalışırken, Antalya gibi ulaşımın son derece sıkıntılı olduğu ve özel halk otobüsçülerinin açıkca belediyeye şantaj yaptığı bir kentte Parti politikası ve sosyal belediciliğe aykırı olarak özel halk otobüsleri sahipleri ile toplantı yaparak, onların taleplerinin karşılanacağını söylemesi, en hafif deyimle ironik bir tabloydu.
Ziyarette bir başka detay da, Kılıçdaroğlu'nun programında olmayan kesimlerdi. Kim bunlar? Başta hem işçi hem de memur sendikaları. TMMOB'a bağlı odalar. Kent dinamiğinde etkili olan yerel demokratik kitle örgütleri. Bu kesimlerde ciddi bir kırgınlık ve kenara itilmişlik duygusu egemen ve bunları üst perdeden dillendirmeye başladılar. Bu son derece haklı bir eleştiri.