"Sadakayı saraydan çıkarmamak". Ne güzel bir deyimdir bu! Bu sözlerin en önemli özelliği hâlâ yaşamda karşılık bulmasıdır. Bu söz o kadar farklı yerlere çekildiğinde o kadar anlamlı bir hal alır ki. O zaman ben yazayım, kim üstüne alınırsa alınsın.
Büyük, küçük esnaf tanıdıklarım ile sohbet etmeyi sıklaştırdım. Memleketin halini en iyi hisseden meslek grubu esnaftır. Pandemi öncesi nasıl işler dediğimde “Ya ufak tefek işlerle yuvarlanıp gidiyoruz” derlerdi. Bu hafta bilinçli olarak tekrardan gezdim. Şimdi yuvarlanan tek şey kepenk ve anahtar olmuş.
Peki, bir şey dikkatimi çekti.
Hayat devam ediyorsa tüketim devam ediyor demektir. Peki biz tüketiyoruz, para harcıyoruz. Nereye gidiyor bu paralar? Bu parayı kim nasıl yönetiyor? Biraz da buna kafa yorarsak ve bulursak büyük bir sorumluluk yükünü üzerimden atmış olacağım. Sonra AKP’li tanıdıklarıma bir göz attım. Herşey şıkır şıkır ilerliyor. Buna birde MHP ‘li tanışlar ufaktan dahil olmuş. İktidar özellikle kamu kurumları üzerinden bu parayı kendi eşrafı etrafında döndürüyor.
Bu parayı birileri yönetiyor ama nasıl ? Daha önce bu yönetimin adı FETÖ idi. Yapmaya çalıştıkları darbe ile para el değiştirmişe benziyor. Bir çoğu cezaevini veya yurt dışını boyladığı için şirketlerine kayyumlar atandı. Ama para yine genel döngüye girmemişe benziyor. Yine bu parayı tutan yöneten birileri var. Parayı kendi sermayesi dışına salmıyor. Bu daha önce denendi ve esnafların dini duyguları okşanarak şimdi terörist olarak nitelendirilen FETÖ’ye muhtaç edildi. Şimdi bu esnaflar ya kendilerine başka cemaatler arıyor ya da batmaya devam ediyor.
Demem o ki bu parayı piyasaya kim salmıyorsa bilginiz olsun esnaflar tekrardan arayış içine gireceklerdir. Umarım üç gün sonra tekrardan kandırıldık diye halkın önüne çıkmazsınız. Toplum başka bir olayı tekrardan kaldıramaz. Sadakayı saraydan çıkarın ve toplum ile paylaşın. Esnaf kepenk kapatmasın, işsizlik çığ gibi büyümesin.
İnsanları açlıkla terbiye etmeye çalışmak, yarın daha büyük toplumsal felaketlere yol açar.
Dolar 9,21 ‘i gördü. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz! Ülkemiz 20 yıldır üretime değil, tüketime dayalı bir ekonomi politikası izliyor. Yerli ve milli tüm üretim merkezleri kapatıldı. Fabrikalar özelleşti. Çiftçiler unutuldu. Kısacası dolar arttıkça alacağımız ürünlere de zam geliyor. Ama maaşlar aynı. Faturalara zam üstüne zam geliyor. Alım gücü zayıfladıkça esnaf batıyor. Kriz derinleşiyor. Bu krizden tek etkilenmeyen akraba ve yandaş şirketlerdir. Çünkü ekonomi politikamız öyle bir sisteme döndü ki zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul hale getirdi. Buna hep birlikte dur demek zorundayız.
Haydi hayırlı işler...