Seçime son 10 gün kala Ankara'da hareketlilik tüm hızıyla devam ediyor. Yeşil Sol Parti Ankara 1. Bölge Milletvekili adayı Selma Gürkan, Sibel Hürtaş'ın seçim çalımalarına dair sorularını yanıtlıyor.
Seçime 10 gün kala sokağın muhalefete karşı tavrını nasıl buldunuz?
Ankara sokaklarının seçime dair nabzını anlatadan Yeşil Sol Parti Ankara 1. Bölge Milletvekili adayı Selma Gürkan "Halkın muhalefete dair oldukça ilgili olduğunu söyleyebilirim. Halkla yaptığımız temaslarda şöyle bir duygunun, eğilimin öne çıktığını gözlemliyoruz. Halk bildiğimiz şekilde işleyen bir parlomento istemiyor artık. Bildiğimiz klasik milletvekillerini de istemiyor. Daha mücadeleci, daha halkın yanında, halkın sorunları ve talepleriyle iç içe olan bir parlomento ve temscilcileri üzerinden bir beklenti olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Tabi matematik her zaman sahayla örtüşmeyebiliyor. Kuşkusuz biz bilim dalı olarak matematiğe bakacağız, onun verilerini dikkate alacağız ama biliyorsunuz herşey sayısal değerlerle ölçülemiyor. Siyasetin ortaya koyduğu, sahanın ortaya koyduğu başka fotoğraflar da olabiliyor. Biz özellikle 1. bölgede iddialıyız Ankara'da. Türkiye'nin her tarafında iddialıyız" dedi
Yeni jenerasyona neler söylemek istiyorsunuz? Hak ve özgürlükler bakımında vaatleriniz neler?
Hak ve özgürlüklere dair çalışmalarını aktaran Yeşil Sol Parti Ankara 1. Bölge Milletvekili adayı Selma Gürkan, "Halkın bu gün karşı karşıya kaldığı sorunların çok derin yaralar açtığını hepimiz görüyoruz. Derin bir yoksulluk yaşanıyor. Çok büyük boyutta bir işsizlik söz konusu, halkın alım gücü gittikçe düşmüş durumda. Önceden işsizliğin yarattığı bir yoksulluktan bahsederdik ama bugün artık çalışanların yoksulluğudan bahsediyoruz. Çünkü insalar çalışıyor, ücret alıyor ama bu ücretle en asgari geçimini sağlamaktan uzak, dolasıyla inanç siyaseti de diyemeyiz buna. Yani bu hükümet doğrudan dini siyaset aracı olarak kullandı. Diyanet işleri başkanlığını da dini siyaset aracı olarak kullanmanın kurumu haline getirdi. Bir dönem bu tuttu. Ama artık tutmuyor. Bu durumlara karşı çözüm beklentisi var. İnsanlar somut adımlar bekliyorlar. 1 Mayıs alanına baktığımızda da bunu gördük aslında, yoksulluğa, baskılara, şiddete, kutuplaşmaya karşı bir öfke gördük. Doğal olarak da biz hem demokratik siyasal rejimin nasıl olacağına dair, ekonomik politikaların nasıl olacağına dair, kamu hizmetlerinin yeniden örgütlenmesinin nasıl olacağına dair, toplumsal yaşamın yeninden örgütlenmesinin nasıl olacağına dair çözüm önerilerimizi hem seçim platformumuzda hem programımızda ifade ettik. Burada en altını çizdiğimiz nokta halkın ihtiyaçlarını gören bir ekonomi politikası. Çalışma hayatının demokratik hak ve özgürlüklerle yeniden düzenlenmesi, 6 saat çalışma saatlerinden tutun da grev hakkına, toplu pazarlık hakkına ve sendikal hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasına kadar çalışma yaşamına dair bir dizi çözüm önerilerimiz var" dedi.
AKP'ye olan desteği ne kaybettirmiş olabilir? Sizce kırılma noktası neydi?
Yapılan son anketlerde AKP'ye olan desteğe dair düşüşü değerlendiren Selma Gürkan " Tabi ki tek bir süreç veya tek bir olay değil biriktirerek bu güne geldi. 20 yıllık iktidarı biriktirerek geldi. 20 yıllık iktidarında uygulamalarla bi dönem ekonomik rahatlama geldi gibi geldi halka. Bununla da çok övündüler ama bugün geldiğimiz noktayı destekleyen gelişmelerdi bunlar. Özelleştirmeler, sıcak para girişi, sürekli yabancı sermayeyi Türkiye'ye çekme için uygulanan politikalar gibi ekonomik tercihlerle aslında hükümet bugün ki ekonomik koşulları besledi ve bugün ki ekonomik koşulların zeminini hazılardı. Diğer bir taraftan bugün Amsara'da ki 43 işçinin yaşamını yitirdiği işçi katliamı davasının ikinci aşaması var. Geçen hafta 3 günlük bir duruşma süreci söz konusuydu. Bir dizi böyle olay söz konusu. Adalet arayışları aslında işçi cinayetlerinin korkunçluğunu ama bunun karşısındaki adaletsizliği de ortaya koydu. Bugün yine Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı yetkisini kullanarak Hizbullah hükümlüsünü affettiğini öğreniyoruz. Yaşlılık ve hastalık gerekçesiyle. Ama ülkemizde cezaevinde yüzlerce hasta ve yaşlı tutuklu ve hükümlü var. Bunlara dair kamuoyunun, İHD başta olmak üzere sağlık örgütleri başta olmak üzere verdikleri raporlar, hazırladıkları görüşler öneriler, avukatların tahliye talepleri ısrarla reddedildi. İşte bunun en kristalize örneği Mehmet Emin Özkandır. 80 küsür yaşında ve hala içeride. Bütün bunlar aslında biriktirerek geldi bu güne" dedi