dokuz8TV ekranlarının önemli program serilerinden biri olan Gündem Özel programında bu hafta dokuz8HABER Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Biçici'nin konuğu İstanbul Barosu Başkan Adayı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu oldu. 19-20 Ekim'de gerçekleşecek olan İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda 'Değişim için Avukatlar' grubunun adayı olan Av.Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu seçimin iddiaları isimlerinden. Baroda etkin olan pek çok grubun desteğini de alan Türkiye'nin en önemli anayasa hukukçularından da olan İbrahim Kaboğlu'nun olası başkanlığı anayasa tartışmalarının giderek arttığı bir dönemde İstanbul Barosunu çok daha etkin hale getirebileceği ifade ediliyor. Kaboğlu'nun doğrudan avukatlık mesleğine, genç avukatlara, işçi veya bağlı olarak nitelendirilen ve sayıları hızla artan avukatlara, kadın avukatlara ve genel olarak toplumsal hayatta kadınlara yönelik de önemli vaatleri, hazırlıkları var. Programda kendisine yönelik eleştirileri de yanıtlayan Kaboğlu'nun programda verdiği yanıtları söyleşi formatıyla da ilginize sunuyoruz. Programın tamamını dokuz8TV YouTube kanalında izleyebilirsiniz.
Gökhan Biçici: Evet, dokuz8TV ekranlarından tekrar merhaba. Bir “Gündem Özel” programında önemli bir konuk ve konuyla karşınızdayım. Bugünkü konuğum, Avukat Profesör Dr. İbrahim Kaboğlu. Hoş geldiniz.
İbrahim Kaboğlu: Hoş bulduk. İyi yayınlar dilerim.
Hukuk için değişim, insan hakları için değişim
Gökhan Biçici: İstanbul Barosu’nun genel kuruluna artık günler kaldı. İstanbul Barosu, dünyanın en büyük ve en önemli barolarından biri olarak her zaman gündemde olmuştur. Siz bu genel kurulda değişim için aday oldunuz. Öncelikle şuradan başlayalım: Neden aday olma ihtiyacı hissettiniz? İbrahim Kaboğlu zaten Türkiye’de anayasa hukukçusu olarak bilinen bir isim. İstanbul Barosu Başkanlığı’na aday olma kararınızın sebebi nedir?
İbrahim Kaboğlu: Teşekkürler. Değişim deyince, hukuku daha etkili kılmak, insan haklarına ve anayasaya saygı için değişim hedeflerimiz var. Bu yüzden benim adaylığım sadece baro üyelerinin sorunlarıyla sınırlı bir değişim değil. İstanbul Barosu’na üye avukatlar, savunma hakkı ve yargı sisteminin adil yargılanma hakkının tesis edilmesi, Türkiye’nin anayasal sürecine katkı sağlamak gibi geniş bir vizyonumuz var. Bu nedenle, “ben” değil “biz” diyerek bu yola çıktık.
"50 yıldır hukuk dünyasının, mesleğin içindeyim"
Gökhan Biçici: İstanbul Barosu’nda 63 binin üzerinde üye var, ve siz aday olduğunuzda bu oldukça heyecanla karşılandı. Mesleğe mesafeli olduğunuz, aktif avukatlık geçmişinizin olmadığı yönünde eleştiriler de var. Bu eleştirilere ne yanıt veriyorsunuz?
İbrahim Kaboğlu: Evet, bu eleştiriler doğru, ama ben mesleğe uzak değilim. 50 yıldır hukuk dünyasının içinde bulunuyorum. 1974 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum ve o zamandan bu yana yürütme, yasama ve yargıda görev aldım. Yargı sisteminin iyileştirilmesi, adil yargılanma hakkının korunması için çok önemli görevler üstlendim. Barolarla da yakından ilgili oldum; örneğin, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanlığı ve Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurucu başkanlığını yaptım. Dolayısıyla, bu eleştiriler meslek içindeki rolümü küçümsememeli.
Gökhan Biçici: İstanbul Barosu başkanlığı dendiğinde, bu pozisyon genellikle politik bir kimlik olarak da görülüyor. Siz İstanbul Barosu Başkanı olursanız, siyaset yapar mı sorusu da gündemde. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İbrahim Kaboğlu: Ben, İstanbul Barosu’nda hukuku savunacağız. Siyaset, anayasal çerçevede yapıldığında sorun yoktur. Baro başkanlığı da bu çerçevede, hukukun savunulmasını sağlar. Ben, siyasetin hukuka müdahale etmesini önlemek için mücadele edeceğim.
Gökhan Biçici: İstanbul Barosu başkanı hukuku etkin kılmak, siyasetin hukuka müdahalesini önlemek ve hukuk dışı müdahalelere karşı durmak için siyasete müdahil olmalı diyorsunuz aslında, değil mi? Peki, İstanbul Barosu’nun şu ana kadarki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Can Atalay, Ekrem İmamoğlu gibi isimler üzerinden yargı süreçlerini göz önüne aldığınızda, baro bu isimlere sahip çıkma konusunda yeterli oldu mu?
"İstanbul Barosu Can Atalay, Barkın Timtik, Ekrem İmamoğlu davalarında daha aktif olabilirdi"
İbrahim Kaboğlu: Şunu belirtmek lazım: Bu davalar İstanbul Barosu’nun sınırlarını aşan büyük sorunlar. Gezi davası, Timtik davası ya da Can Atalay kararı gibi davalar aslında Türkiye’nin yasama, yargı ve yürütme bütününde ele alınması gereken konular. İstanbul Barosu, daha aktif olabilirdi, halkı daha fazla bilgilendirebilirdi. Baro, bu gibi konularda edilgen bir tutum sergiledi. Eğer yönetimi devralırsak, daha katılımcı bir anlayışla hareket edeceğiz. Fikri, dayanışmayı ve eylemi bir araya getirerek, adalet için toplu direnme hakkını savunacağız.
Gökhan Biçici: Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını yok sayan bir iktidar pratiği yaşadık. Bu durum tüm yargı sistemini yukarıdan aşağıya etkiledi. Sizce barolar bu süreçte üzerlerine düşeni yaptılar mı?
"Türkiye'de anayasal yıkım süreci yaşanıyor, İstanbul Barosu büyüklüğü ve tarihsel sorumluluğu gereği daha aktif olmalı"
İbrahim Kaboğlu: Türkiye Barolar Birliği bazı girişimlerde bulundu, toplantılar düzenledi. Ancak İstanbul Barosu, bu konuda kendi sorumluluğunu daha fazla üstlenebilirdi. Türkiye’nin anayasal düzeni büyük bir yıkım sürecinden geçiyor. İstanbul Barosu’nun büyüklüğü ve tarihsel sorumluluğu gereği, bu süreçte daha aktif rol alması gerekiyor. Biz bu değişimi sağlamak için yola çıktık. Değişim hareketimiz hukuka dayalı bir hareket olacak, sadece belirli bir grubun değil, tüm avukatların desteğiyle yürüteceğiz.
Gökhan Biçici: Baro seçimlerinde çok aday var. Sizce bu kadar fazla adayın olması neyi gösteriyor? Kendinizi diğer adaylarla karşılaştırdığınızda ne düşünüyorsunuz?
"Çok aday demokrasinin gereği, ancak önemli olan programları"
İbrahim Kaboğlu: Çok adayın olması demokrasinin gereğidir. Ancak önemli olan, bu adayların ne tür programlarla ortaya çıktığıdır. Ben ilk kez adayım ve kolektif bir yaklaşımla yola çıktım. Diğer adaylar arasında geçmişte baro yönetiminde olanlar var. Sorulması gereken soru şu: Geçmişte yapamadıklarını şimdi nasıl yapacaklar? Bu soruların cevabını vermek zorundalar. Bizim hareketimiz ise değişim ve kolektif bir yönetim anlayışına dayanıyor.
Gökhan Biçici: İstanbul Barosu’nun genç avukatları için ne gibi önerileriniz var? Ekonomik kriz koşullarında özellikle genç avukatların ciddi sorunlarla karşılaştığını biliyoruz. Siz bu konuda ne tür çözümler öneriyorsunuz?
Genç avukatların yaşadığı sorunların kaynağında sosyal devletin zayıflaması var
İbrahim Kaboğlu: Genç avukatların sorunları aslında sosyal devletin zayıflamasından kaynaklanıyor. Stajyer avukatlar ve genç avukatlar, devlet tarafından daha fazla desteklenmeli. Sosyal devlet anlayışı gereği, stajyer avukatların devletten maddi destek alması gerektiğini savunuyorum. Genç avukatlar için ise CMK ücretlerinde iyileştirme, vergi indirimleri ve beş yıl boyunca aidat alınmaması gibi somut önerilerimiz var. Ayrıca, genç avukatların daha fazla söz sahibi olacağı meclisler kuracağız ve onların sorunlarını çözmek için birlikte çalışacağız.
Genç ve işçi avukatlar için sigorta zorunluluğu, vergi indirimi, insan onuruna yaraşır ücret, staj döneminde ve ilk beş yıl devlet desteği...
Gökhan Biçici: İşçi avukatlık kavramı da son dönemde sıkça gündemde. Bu alanda çalışan avukatlar için ne gibi çözümler öneriyorsunuz?
İbrahim Kaboğlu: İşçi avukatlar ya da bağlı avukatlar büyük şirketlerde çalışıyorlar ve meslek yaşamları patronlarına bağımlı hale geliyor. Bu avukatlar için sigorta zorunluluğu getirilmeli ve avukatlık onuruna yaraşır bir ücret politikası oluşturulmalı. Ayrıca, avukatların maaşlarının hakim ve savcı maaşlarıyla endekslenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Baroyla ilişkileri zayıf olan bu avukatlar için daha aktif katılım sağlayacak mekanizmalar kuracağız.
Gökhan Biçici: Kadınlara yönelik şiddet konusu da büyük bir toplumsal sorun. İstanbul Barosu bu konuda ne yapmayı planlıyor?
"Baronun kadın hakları merkezi mevcut ancak doğrudan şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına karşı bir birim daha oluşturacağız"
İbrahim Kaboğlu: İstanbul Barosu’nun Kadın Hakları Merkezi mevcut, ancak bu merkezin daha etkili çalışması için şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına karşı birim oluşturacağız. Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar gündemimize alacağız. Türk Ceza Kanunu’nda ısrarlı takip suçu gibi önemli maddeler öneriyoruz. Kadınların yaşam hakkını korumak en önemli önceliklerimizden biri olacak.
Gökhan Biçici: Son olarak, genel kurulda 12 aday var. Sizce bu genel kurul nasıl bir tabloya sahne olacak?
"Ben ilk kez aday oldum ve amacım İstanbul Barosu'nun niceliksel gücünü niteliksel bir güce dönüştürmek"
İbrahim Kaboğlu: Çok adayın olması doğal. Ancak önemli olan, adayların programları ve kampanyalarıdır. Ben ilk kez aday oldum ve amacım İstanbul Barosu’nun niceliksel gücünü niteliksel bir güce dönüştürmek. Seçimi kazanırsak, İstanbul Barosu’nun kapalı yapısını kırarak, tüm avukatların katılımıyla kolektif bir yönetim anlayışıyla hareket edeceğiz.
Gökhan Biçici: Çok teşekkür ederiz. Avukat Profesör Dr. İbrahim Kaboğlu, İstanbul Barosu Başkan Adayı olarak bugün bizimleydi. Bir başka “Gündem Özel” programında tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın...