Hayvan hakları aktivistleri 2011 yılından beri hayvanların haklarını koruyan bir yasa için mücadele ediyor, ancak görüyoruz ki iktidar tarafında değişen hiçbir şey yok. 2011'de olduğu gibi hâlâ hayvanları sokaklardan "temizlemeye", tecrit etmeye çalışan, rant sahiplerinin çıkarlarını düşünen bir bakış açısı var. Bu bakış açısı ile düzenlenecek olan bir yasanın hayvanları koruması mümkün değil.

Ekim 2019'da yayınlanan ve 5 partinin de üzerinde anlaştığı Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu'nun tavsiye niteliğindeki raporu, AKP tarafından dikkate alınmıyor. AKP'li milletvekillerinden gelen her açıklama raporda hayvanlar lehine olan maddelerin sürekli esnetilmeye çalışıldığını gösteriyor. Bu raporun üzerinden aylar geçti, ancak bizler ile paylaşılan bir taslak bile yok, milletvekillerinin paylaştığı bilgi kırıntıları ile süreci yürütmeye çalışıyoruz. Bu bilgi kırıntıları hayvanlar yararına bir yasa gelmediğini gösteriyor. 

13 Mayıs'ta AKP'li kurmayların Milliyet'e verdiği demeçlerde hayvana tecavüzü hâlâ cinsel ilişki olarak tanımladıklarını görüyoruz. Bunun bilinçli bir tercih olduğunu biliyoruz, çünkü Meclis Araştırma Komisyonu raporunun tavsiye kararlarından biri hayvanla cinsel ilişki ifadesinin, “hayvanların cinsel istismarı” ya da “hayvana yapılan cinsel saldırı” olarak değiştirilmesiydi.  Haberde, hayvana tecavüz için öngörülen 6 aydan 3 yıla kadar olan hapis cezasının "beyan" esasının soruna dönüşebileceği için revize edileceği belirtiliyor. Türkiye'de 3 yılın altındaki cezalar ertelenebiliyor bu durumda üst sınırdan ceza verilmesi çok zor olduğundan failler hapis yatmayacak.

"Beyan" esası derken ne kastediliyor bunu da merak ediyoruz. Fail adli tıp raporu ile tespit edilemiyor mu? Fotoğraflar, videolar, tanıklar delil olarak kullanılamıyor mu? Bu, soruşturma yapmayacağız, uğraşmayacağız demek. Yine aynı haberde düzenlemenin başka hayvanları da kapsayacak şekilde yapılmak istendiği, ama avcılar ve balıkçılardan gelen tepkiler yüzünden bundan vazgeçildiği söyleniyor. Yani AKP diyor ki biz hayvanlar üzerinden gelir elde edenlerin lobilerinden etkileniyoruz bu yüzden de çıkacak yasada bu rant sahiplerini düşünmek zorundayız. Eğer biz bir Hayvan Hakları Yasası'ndan bahsediyorsak hayvanların yanında olanlar dinlenmeli, hayvan düşmanları değil.

2 Haziran'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TRT'de katıldığı yayında bir gazeteci ile arasında geçen diyalog ise çok tepki çekti. Gazetecinin Hayvan Hakları Yasası ile ilgili sorusundan sonra gazeteciye "Sende kaç tane hayvan var?" diye soran Erdoğan, "Geçen haftaya kadar 2 taneydi şimdi 1 tane var." cevabı üzerine gülerek, "Sen mi öldürdün?" dedi. Bu sorunun gülerek sorulması sorunun korkunçluğunu daha da artırdı. Tepki çekmesi de çok normaldi, çünkü her gün öldürülen, işkenceye, cinsel şiddete maruz bırakılan hayvanların olduğu bir ülkede, ülke yönetiminin en başındaki kişinin "hayvan öldürme" ile dalga geçebilmesi tabi ki insanları rahatsız etti.

9 Haziran'da çıkan haberler ise taslağın Cumhurbaşkanı'na sunulduğunu söylüyordu ve bazı maddelerden bahsediliyordu. Haberde en dikkat çeken madde "Park, bahçe ve arsalardaki beslenme noktalarını Tarım ve Orman Bakanlığı belirleyecek. Bu alanlar dışında hayvanların beslenmesi engellenecek" maddesiydi. Bu fiilen hayvanların şehrin dışına itileceği, şiddete daha açık hâlâ geleceği anlamına geliyor. Üstelik yıllardır hayvanları yaşadıkları sokaktan uzaklaştırdığınızda yerine yeni hayvanların geldiğini anlatmaya çalışıyoruz ancak anlayan yok maalesef.

12 Haziran'da Özlem Zengin yaptığı açıklamalarda hayvan öldürmeye 6 aydan 4 yıla, eziyete 6 aydan 3 yıla, cinsel saldırıya 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası geleceğini söyledi. Bu cezaların yetersiz olduğunu, uygulamada faillerin ceza almayacağını onlar da biliyor ancak hapishanelerin dolu olması, savcılık bürolarının yoğun olması gibi bahanelere tutunuyorlar. Aynı açıklamalarda Zengin, "Türkiye'de yunus parkları ve sirk açmak mümkün olmayacak. Hayvanat bahçeleri sıkı denetime tabi tutulacaklar. Yeni bir doğal yaşam alanı oluşturulacak.” diyor. Belki kulağa güzel geliyor ama detaylara inince hiç de öyle olmadığını görebilirsiniz.  Türkiye’de mevcut 10 yunus parkı var bu yunus parkları kapatılmayacak üstelik Yunuslara Özgürlük Platformu’nun aldığı duyumlara göre, yunus parkları için özel bir düzenleme yapılabilir. Eğer bu gerçekleşirse mevcut yunus parkları kapatılmayacak ve düzenleme ile meşru bir zemin kazanacaklar. Mevcut 40 hayvanat bahçesinde kaç hayvan olduğunun bilgisine bile sahip olmayan bu yönetimin sıkı denetimden kastı nedir bilmiyorum. Ancak hayvanların geniş kafesler değil özgür olmak istediğini biliyorum. Doğal yaşam parkı ismi ile yeni açılabilecek olan tesislerin hayvanat bahçelerinden bir farkı olmayacak. Mevcut tesislerdeki esaret de sürecek. Yani yine uygulamada hayvanlar için değişen bir şey olmayacak. Hatırlatmak isterim ki Meclis Araştırma Komisyonu yunus parklarının kapatılmasını, hayvanat bahçelerinin yasaklanmasını tavsiye etmişti. 

12 Haziran’da Tarım Komisyonu Başkanı Yunus Kılıç’ın Bengütürk TV’de katıldığı yayında “Hayvanseverlerin sesi çok çıkıyor ve sosyal medyayı iyi kullanıyorlar diye sadece onların istediği olamaz. Hayvanlardan rahatsız olanlar toplumun %90'ını oluşturuyor… Sokak hayvanlarını her istedikleri yerde beslememeliler, sokak hayvanları sadece belediyelerin muhtarlarla birlikte belirleyecekleri yerlerde beslenecek. Hayvanseverler istedikleri yerlerde sokak hayvanlarını besleyemeyecek, bir de başka mahallelere gidip hayvanları besliyorlar, bu olmaz.” dedi. Öncelikle ülkenin %90’ının hayvanlardan rahatsız olduğu bilgisinin nereden geldi? Bu bir merak konusu. Böyle bile olsa hayvanların yaşam hakkı toplumun büyük bir kısmı böyle istiyor denilerek yok sayılamaz. Bunun dışında bu talihsiz açıklama sokakta yaşayan hayvanlara savaş açılacağının da bir göstergesi. Yunus Kılıç’a sormak gerekiyor, başka mahallelere gidip hayvan beslenmesinin nedeni hayvanların aç ve hasta olması, belediyelerin görevlerini yapmaması olabilir mi? Yüzyıllardır hayvanlarla yaşama kültürümüzü yok etmeyi amaçlayan bu düzenleme hayvan hakları açısından kabul edilebilir değil. 

Yıllardır önümüze hayvan düşmanı taslaklar çıkarıyorlar ve bizler bu taslaklar yasalaşmasın diye uğraşıyoruz. Açıkçası bu sefer de durum çok farklı olmayacak gibi görünüyor ama her zaman olduğu gibi hayvanlar için taleplerimizde ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Evet sesimiz çok çıkıyor çünkü hayvanların bizden başka kimsesi yok!

Yasa ile ilgili taleplerimize buradan ulaşabilirsiniz