Avrupa Şampiyonası devam ediyor ama Türkiye milli takımı için Avrupa Şampiyonası sona erdi. Şampiyona başlamadan önce hem yaptığım spor programlarında hem de yazılarımda Türkiye'nin gruptan çıkamayaca...
Avrupa Şampiyonası devam ediyor ama Türkiye milli takımı için Avrupa Şampiyonası sona erdi. Şampiyona başlamadan önce hem yaptığım spor programlarında hem de yazılarımda Türkiye'nin gruptan çıkamayacağını yazmıştım. Ben bunları söylerken bazıları benim futboldan anlamadığımı yazmıştı.
En azından Şenol Güneş'ten ve Türkiye spor medyasından çok daha iyi futboldan anladığım kesin. Şampiyonadan önceki spor programımda Şenol Güneş'in mirasyedi olduğunu söylemiştim. Evet Şenol Güneş, Fatih Terim ve Lucescu'nun mirasını yedi. Türkiye milli takımı İtalya'dan 3, Galler'den ise 2 gol yedi ve hiç gol atamadı. Şu ana kadar turnuvanın en başarısız takımı.
Türkiye milli takımını o kadar şişirdiler ki onlar da çok fazla havaya girdi. Türkiye liginde nasıl bir futbol anlayışı varsa Türkiye milli takımı da Avrupa şampiyonasına aynı anlayışla başladı.
Şenol Güneş'in defans anlayışı nedir, Şenol Güneş'in ofans anlayışı nedir, Şenol Güneş, rakibi durdurmak için nasıl bir taktik uyguluyor? gibi sorulara Şenol Güneş'in ne cevap vereceğini merak ediyorum. Ama bu şampiyonada Türkiye milli takımından çok Türkiye basını sınıfta kaldı.
Türkiye her turnuva öncesi o kadar havaya giriyor ki sanırsın Brezilya milli takımıdır. Türkiye önceki turnuvalarda da çok büyük şanslarla belli başarılar elde etti. Şans her zaman yanınızda olmuyor.
İtalya maçında Türkiye milli takımı adeta dayak yedi. İtalya eze eze Türkiye'yi yendi. Kıraç ve Cüneyt Arkın'la banka reklamları ile saçma sapan marşlarla oyun kazanılmıyor. Kazanmak istiyorsanız bir taktiğiniz bir stratejiniz olacak.
Türkiye'de de hiçbir taktik ve strateji yok. Şenol Güneş, 3. Lig düzeyinde bir teknik direktör. Türkiye'nin futbolcuları o kadar da ahım şahım futbolcular değil. Evet iyi oyuncular da var. Ama Avrupa'daki diğer takımlara baktığınızda hepsinin çok iyi oyuncuları var.
Türkiye'de her alanda olduğu gibi futbolda da çok büyük bir amatörlük var. Bir de öngörüsüz bir basın var. Şenol Güneş bu takımın farkındaydı ve hazırlık maçlarında da yenebileceği ülkelerle maçlar yaptı. Bizim 2 hafta önce söylediklerimiz için "hain" yaftası kullananlar şimdi aynı şeyleri söylüyor. Türkiye anaakım medyasında futboldan anlayan kişi sayısı çok az. Devlet Bahçeli bile bunlardan daha iyi futboldan anlıyor.
Bundan sonra Türkiye evine döndü. Hazır Azerbaycan'dalar, hazır Cumhurbaşkanı Erdoğan da uçağı ile orada bence hiç vakit kaybetmeden çaktırmadan yurda geri dönsünler. Seneye Dünya Kupası var.
Kimse merak etmesin Dünya Kupası başlamadan yine herkes Türkiye'nin final oyanayacağını söyler, marşlar yapılır ama Türkiye bu defa Dünya Kupası'na da gidemez. Türkiye'de ekonomi, siyaset ve diğer alanlarda olduğu gibi sporda da büyük bir çöküş yaşanıyor. Bu büyük çöküşün en büyük nedeni de AKP'dir.
Çünkü her alanda olduğu gibi spor alanında da yine ahbap çavuş ilişkileri ile liyakatsiz kişiler getirildi. TFF ve yönetimler bu kişilere teslim edildi. Bu şekilde başarının gelmesini de kimse beklemesin. Kulüpler, yüklü borçlarla AKP'ye mahkum edildi. Borç korkusuyla AKP ne dese o yapılıyor.
TFF başkanlığına AKP döneminin en çok ihale alan holdinglerinden biri olan Limak holdingin sahibi Nihat Özdemir getirildi. Bu kadar çok liyakatsizlik olunca sonuç da farklı olmuyor. Bunları konuşmadan sadece saha içini konuşmak da ahmaklıktan başka bir şey değil.
Avrupa Şampiyonası çok keyifli devam ediyor. Bundan sonra çok daha keyifli maçlar izleyeceğiz. En azından sadece Türkiye endeksli bir gündem olmayacak.