Dijitalde ne kadar yer alırsan, gençlerle o kadar temas kurarsın gibi düz bir kanı var. Gençlerin neden dijital mecralarda vakit geçirdiği, hangi platformları ne amaçla kullandığı umursanmıyor. Bu tarz projeleri hayata geçirirken, yapılanı sorgulamak için senelerini bu alana vermiş bir iletişimci olmaya da gerek yok. Yaptığınız işe dönüp bakıp “Ee, biz bunu yaptık da, noldu şimdi?” demek yeterli.
Bu aralar her cümlenin içinde metaverse ya da NFT geçiyor. Markası, kurumu, ünlüsü, siyasetçisi derken herkes NFT’de bir şeyler yapma, bir yerinden metaverse’e girme derdinde. Yeni bir kelime öğrenip cümle içinde kullanma heyecanıyla, hayatımıza giren yeni dünyaları hızlıca tüketmeye çalışıyor, bir şeyleri ilk yapmak için yarış atı gibi koşturuyoruz.
Dünyanın başka yerlerinde de, insanlar her konuda bu kadar “ilk yapma telaşı”na giriyor mu bilmiyorum. Pek de sanmıyorum; kültürle alakalı olsa gerek, bizde genelde bir panik hali oluyor. Neyi neden yapıyorum, neye fayda sağlıyorum diye düşünmeden, iyice anlamadan; bir şeyleri çabucak, acilen ve ilk yapan “birinç!” olmak istiyoruz. Yapınca da bunun havasını atmadan ve ilk yaptığımızın altını yüzlerce kez çizmeden rahat edemiyoruz.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda dünyanın ilk metaverse mitingini yapan Deva Partisi de, bunun dünyada ilk olduğunu akıllarımıza kazıyana kadar tekrar etti. Bir şeyi ilk yapmaktan daha önemli olan şey; bulunduğun platformun dinamiklerine hakim olmak, projeni neden yaptığının, yaptığın eylemin hangi içgörüye dayandığının farkında olmak ve gerçekten bir fayda yarattığından emin olmaktır. Y kuşağı hatırlayacaktır, bir zamanlar PopMundo diye bir oyun vardı. Bir karakter oluşturur ve onun müzik kariyerini inşaa ederdiniz. Aynı zamanda oyundaki diğer kullanıcılarla tanışır ve cafe’ye gider, vakit geçirir, konser vs verirdiniz. Şu anda Metaverse diye sunulan evren, görsel olarak PopMundo’yu hatırlatıyor ve adı metaverse olduğu için bugüne kadar hiç alışık olmadığımız çok havalı bir şeymiş gibi davranılıyor. Deva Partisi mitinginde de Popmundo’dan hallice bir evrende yerleştirilmiş dev ekranda Ali Babacan görünüyordu, kafasında kocaman VR gözlükleriyle, yüzü görünmeden. Metaverse’te dünyanın ilk mitingini yapmak gibi oldukça havalı bir projenin reklamını yapıyorken; “Devaverse” teknolojisi Instagram, Youtube, Facebook, hatta düz kameranın sunduğu konuşmacının yüzünü komple görebilme özelliğini veremiyordu. Sanal evrenin reklamını yapıyorsun, sanal evrene ekran koyuyorsun, ekranda görünüyorsun; ama yüzünde kocaman VR gözlüğü var, yüzün görünmüyor.
Bu konuda bir paylaşım yaptığımda ise, metaverse mimarisiyle ilgilenen mimar bir arkadaş Twitter’dan mesaj attı ve asıl gündemi o zaman anladım. Metaverse evreninde bu kadar büyük duvarlar inşaa edilmediğinden, duvarın arkasında ne var diye merak etmiş, incelemek için o alana gitmiş ve mitingin trollendiğini fark etmiş. Duvarın arkasında devasa bir penis yerleştirmesiyle birlikte eleştirel bir not yer alıyordu.
Herkesin sesini farklı şekillerde duyurabildiği sanal bir evrende, herkesin farklı şekilde angaje olacağını baştan kabul etmek gerekiyor; bu açıdan trollenmiş olmak negatif bir durum olmayabilir. Ancak platformun dinamiklerine hakim olmak, o duvarın arkasına önceden bakmış olmayı da kapsıyor.
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Gençlik Politikaları Başkanı Doğa Şanlıoğlu, Metaverse’te ilk parti binasını açan, siyasi partilerde ilk kez NFT hediye eden, dünyanın ilk metaverse mitingini de yapan siyasi parti olmalarıyla gurur duyuyor. Bir siyasi partinin yenilikçi olmasını elbette destekliyor ve önemsiyorum; ama bunu nasıl yaptıkları ne zaman yaptıklarından kesinlikle daha önemli, bunu tekrar tekrar vurgulamak istiyorum.
Metaverse, yepyeni ve olanaklarla dolu sanal bir evren, yaratıcılığa açık. Tabii bizim emlak sevdalılığı kanımıza nasıl işlediyse, metaverse ile ilgili konuştuğumuz ilk şey tüm ülkede arsa almak oldu. Yine de, arsayı aldıktan sonra burada hayal gücün dahilinde türlü yaratıcılıklar yapmak mümkün, yapmamak da yine aynı şekilde vizyon meselesi.
Gelelim NFT projesine. 27 Ekim 2021’de, Ali Babacan kendi hesabından bir form linki paylaştı ve o gün formu dolduranlara aşağıdaki NFT hediye edildi. Teknik olarak elbette her şeyin NFT’si yapılabilir ve fiyatı da NFT’yi oluşturan kişi belirler. Ancak bir siyasi parti olarak NFT projesi yapıyorsanız, yarattığınız faydaya odaklanmak sizin için önemlidir. İlk NFT hediye eden siyasi parti olmak dışında, nasıl bir alt metin ve fayda saklı, anlamakta zorlanıyorum. Kim bilir, belki de cevap çok karışık değildir. Metaverse yeni kamusal alan olarak inşaa edildiğinden burada özelleştirilecek bir şeyler çıkar mı diye erkenden yerlerini almış da olabilirler.
NFT ile ilgilenen sadece Deva Partisi değil tabii. Yine 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın raket tutan fotoğrafı, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu tarafından kendisine hediye edildi. Hiçbir ekonomi yaratmayan ve fayda sağlamayan bu proje, belli ki dümdüz bir mantıkla ortaya çıkmış. Gençlik var; gençler NFT falan konuşuyorlar. Spor Bayramı; cumhurbaşkanımız bir keresinde masa tenisi oynamıştı… Oysa ki, masa tenisiyle sınırlı kalmak zorunda değildi. At binmeden basketbola kadar, geniş bir yelpazede spora ilgisi olduğunu biliyoruz, bir koleksiyon da pekala oluşturulabilirmiş.
Dijitalde ne kadar yer alırsan, gençlerle o kadar temas kurarsın gibi düz bir kanı var. Gençlerin neden dijital mecralarda vakit geçirdiği, hangi platformları ne amaçla kullandığı umursanmıyor. Bu tarz projeleri hayata geçirirken, yapılanı sorgulamak için senelerini bu alana vermiş bir iletişimci olmaya da gerek yok. Yaptığınız işe dönüp bakıp “Ee, biz bunu yaptık da, noldu şimdi?” demek yeterli. Bu sorunun dürüst yanıtıyla hem faydasını hem etkisini ölçmek mümkün.
“Gençler dijitalde, bizim de burada olmamız lazım” kanısıyla ezbere hareket ediliyor. Peki, ama neden gençler dijitalde? Yanıt basit. Çünkü bir yere gitmek çok pahalı. Dışarıda yemek, konsere, festivale gitmek, dışarı çıkıp eğlenmek bütçe sarsıyor. Hayatın akışı değişti. Gençlerin ellerinde dünyaya bağlandıkları sadece telefonları kaldı, hani şu her fırsatta “Çıkar o telefonunu” denilen. Gençler biraz dopamin peşinde sosyal medyada ekranı aşağı kaydırıp duruyor.
Siyasi partilerin yeni dünyalarda oyun alanı yaratmaya çalışmaları kesinlikle anlamlı. Ancak gençlerle etkileşim kurmak, yeni dünyalarda yer almak; onların olduğu alanda kendince bir şeyler yapmak anlamına gelmiyor, onları anlayarak onlara fayda sağlayan işlere odaklanmak kilit nokta. Sanal şehrin anahtarı, dijital dünyaya emek veren insanlardan aceleyle rol çalanların değil; onların dünyasını anlayan ve büyütmeye çalışan siyasi partinin olacak.