Dünyanın en zengin insanı olduğunuzu düşünün. Ne yapardınız? Açıkçası benim zenginlik algım özel uçak ve yattan sonra bitiyor, kalan para yakıta anca yeter gibi geliyor, yani zenginlik de bir vizyon gerektiriyor. Belli bir miktardan sonra, hepsi "çok para". Daha çok para ile ne yapılır, o kadar para kaç ayakkabı kutusuna sığar, ne işe yarar aklım almıyor. Dolayısıyla Forbes’un verilerine göre serveti 264,6 milyar dolar olan, dünyanın en zengin insanı Elon Musk’ın Twitter’ı almasının arkasındaki motivasyonu tam olarak anlamam mümkün değil. Algoritmaların değişimi, Elon Musk’ın demokratik görünen önerilerinin yol açabilecekleri ise; anladığım ve asıl ilgilendiğim kısımlar.

SÜRECİN ÖZETİ

Aslında her şey 24 Mart’ta, Elon Musk’ın kendi hesabında açtığı bir anketle başladı. "Twitter algoritması açık kaynaklı olmalıdır" dedi ve 88 milyon takipçisinden, 1,117,574’ü oy kullandı. Sonuç %83 ile bu önermeyi destekliyordu. Ertesi gün, 25 Mart’ta, Elon Musk bu sefer ifade özgürlüğü ile ilgili bir anket yaptı. Tam olarak soru şuydu: “İfade özgürlüğü, işleyen bir demokrasi için esastır. Twitter'ın bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı olduğuna inanıyor musunuz?” Devamında da, anketin sonuçlarının önemli olduğunu belirtti, sonuçlarda %70 oranında “hayır” çıktı. Anketi alıntılayarak “Twitter'ın kamusal alan olarak hizmet ettiği düşünüldüğünde, ifade özgürlüğü ilkelerine bağlı kalmamak demokrasiyi temelden baltalıyor. Ne yapılmalı? Yeni bir platform gerekli mi?” diye sordu. Bundan yaklaşık 2 hafta sonra, 5 Nisan’da Twitter’ın %9.2 oranında hissesini satın alarak en büyük hissedarı oldu.

Son 1 senede Twitter politikalarını sıkça eleştiren Musk’ın ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) sunduğu evraklarda, “pasif” kalmayı düşünen yatırımcıların tercih ettiği “13G” formunu doldurması, normalde bu formu dolduran yatırımcılar yönetim kurulunda olmadığı halde, Musk’ın yönetim kurulunda olacağı ve 2024’ün sonuna kadar kurulda kalarak %14,9’dan fazla hisse almayacağı uzun uzun konuşuldu. Sonrasında, Musk yönetim kurulunun teklifini reddetti ve Twitter’ın tamamını almak için hazırlığa soyundu. Biz “Ne yapıyor bu adam?” derken; bu esnada, Elon Musk'ın Twitter hisselerini satın aldığını SEC'e 11 gün gecikmeyle bildirdiği ortaya çıktı. Bu usulsüzlükle, alım bildirimini geç yapıp hisse değerinin yükselişini geciktirerek fazladan 156 milyon dolar kazandığı konuşuluyordu. Elon Musk, 14 Nisan’da %100 satın alım için ilk teklifini yaptığında; Twitter yönetim kurulu, bir hissedarın yüzde 15 ya da fazla paya sahip olması durumunda, diğer hissedarların şirkete ait hisseleri daha ucuza satın almasına imkan sağlayan ve şirketin ele geçirilmesini engellemeye yönelik "zehir hapı" isimli koruma planını devreye soktuğunu bildirdi. Biz henüz zehir hapını idrak etmeye çalışırken, Musk 25 Nisan’da 44 milyar dolara Twitter’ın tamamını satın aldı. Yaşanan bu değişkenlikler gündemde kalmak için miydi, yoksa Musk’ın karakteri miydi henüz bilmiyoruz.

Tüm bu süreçte şirketin iş modelini topa tutarken, Twitter’ın reklamsız bir versiyonunun hayata geçirilmesi, şirketin San Francisco'daki merkezinin boşaltılıp evsizler sığınağına çevrilmesi, çalışan sayısının azaltılması, reklam gelirlerinin yerini abonelik gelirlerinin alacağı bir modele geçilmesi gibi konularda tweet’ler attı ve daha sonra yazdıklarının çoğunu sildi.

AÇIK ALGORİTMA, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE BOT HESAPLAR

Geldiğimiz noktada, Elon Musk Twitter’ın sahibi. “Koşulsuz ifade özgürlüğü”nün birincil öncelik olduğunu düşünüyor. Her türlü fikrin eşit yayılım hakkını, hem aşırı sağ hem de aşırı sol için savunuyor. Bunu da “Soldaki ve sağdaki en uç %10'luk kesim eşit derecede mutsuzsa, bir sosyal medya platformunun politikaları iyidir.” diyerek ifade ediyor. İfade özgürlüğü ile ilgili idealist söylemleri tartışma yaratınca, bunun sınırının kanunlar olduğunu, kanunlardan öte bir sansür olamayacağını açıkladı. Geçenlerde Twitter’ın Trump’ı engellemesi sonucu Trump’ın açtığı Truth Social uygulamasının uygulama mağazalarında Twitter ve Tiktok ile yarıştığından bahsetti. Buna katılıyorum, Trump’ın Twitter’dan engellenmesi, destekçilerinin sadece kendilerine ait bir uygulamada başka seslerden iyice soyutlanmasına neden oldu. Sosyal ağların algoritmalarının kullanıcıları manipüle edip yankı odalarına hapsettiğinden, burada uzunca bahsetmiştik. O yüzden o konuya girmiyor, okumak isteyenleri ayrı bir sekmeye davet ederek kaldığım yerden devam ediyorum.

İfade özgürlüğünü sonuna kadar desteklesem de, dezenformasyon konusuna değinmeden geçmek doğru olmaz. İstatistiklere göre, yalan haberler sosyal medyada gerçeğe göre 8 kat hızlı yayılıyor. Yani ifade özgürlüğünü koşulsuzca savunurken, dijital okuryazarlığa yatırım yapılması da şart. Gerçi bilemiyorum, Elon Musk istatistiklerin %65’inin yanlış olduğunu da söylüyor.

Bir diğer konu ise; bot hesaplarla mücadele edeceğinden bahsederken, “platformdaki her kişinin gerçekliğini belgelemek” oldu. Burada tam olarak ne demek istedi, kimliklerimizi mi istiyor, annemizin kızlık soyadının 3. harfini mi, başka bir yöntem düşünecek mi, o henüz belli değil. Anonim hesapların sonu gelirse, Twitter için bir dönüm noktası olur. İyi tarafı bot troll saldırılarından kurtuluruz. Kötü tarafı ise, özellikle otoriter rejimlerin olduğu ülkelerde, mesela kimliklerini gizlemek zorunda olan lgbti+ bireyler için risk teşkil eden bir duruma gelir. İfade özgürlüğünü genişletmek isterken, kişilerin kendilerini ifade edemeyecekleri bir noktaya sürüklenir ve doğalında otosansür oluşur. Ayrıca hatırlayalım, Facebook’un çöküşü kimlik teyidi ile başlamıştı.

Musk’ın bir diğer önemli isteği ise, Twitter’ın algoritmalarını açık kaynağa çevirme fikri. Kullanıcıların algoritmalar hakkında söz sahibi olabilmesi ve algoritmaların ulaşılabilir olması, kesinlikle demokratik duyulsa da, tartışma yaratan kısımları var. Açık algoritmalar nedeniyle siber saldırılara daha açık olacak mı sorusu önemli. Hali hazırda çok fazla hesap çalınıyor ve çalıntı hesaplarla dolandırıcılık problemleri yaşanıyorken, açık kaynak algoritmaların hacker’ların önünü açma ihtimalinden endişe ediliyor. Aynı şekilde, algoritmaları çözüp fikirlerini empoze etmek isteyen radikal grupların kullanıcıları manipüle etme riski de az buz değil. Açık kaynak algoritmalar göründüğünden daha karmaşık ve çok boyutlu bir konu.

En son bahsettiği özellik ise, direk mesaj servisinin uçtan uca şifrelenmesi ile ilgiliydi. Sanırım sorgusuzca tek katılabileceğimiz konu, şimdilik bu. Ancak genel bir güvenlik endişesi olduğundan, burada da uzmanların içleri çok rahat değil gibi duruyor.

TWITTER SATIŞINA TEPKİLER

Elon Musk’ın gelişi kimileri tarafından destek görse de, şirket içinde tepki topladığı departmanlar ve kişiler mevcut. Bunların başında da Twitter’ın Legal, Policy and Trust Lead’i Vijaya Gadde (@vijaya) geliyor. Gadde, içeriğin nasıl denetleneceğine karar veren ekibin başı. Yani Trump’ın yasaklanması, 2020'de Başkan Joe Biden'in oğlu Hunter Biden hakkındaki New York Post makalesinin yayılımının engellenmesi, Rusya medyasına bağlı hesapların etiketlenmesi (fişlenmesi) gibi kararlar Gadde’den çıkıyor. Gadde bu kararlarla savunmasız kullanıcıları koruduklarını söylüyor. Musk’ın gelişi ise, fazlaca stres yaratmış olacak ki, satın alımdan sonra yaptıkları departman içi toplantıda duygularına hakim olamayıp ağladığı ile ilgili haberler var.

%9’luk hisse alımı haberi çıktığında, Elon Musk'ın Twitter'ın kurucusu Jack Dorsey, yeni CEO Parag Agrawal ve yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından desteklendiği anlaşılmıştı. Tam satış gerçekleştiğindeyse, Jack Dorsey Twitter’ın geleceği için güvendiği tek çözümün Elon olduğunu söyledi.

Musk’tan sonra dünyanın ikinci en zengin insanı olan, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ise, Çin&Tesla ilişkisine ve Musk için çıkar çatışması olabileceğine dikkat çekti. Big Tech olarak anılan bir dijital anayasa çıkaran Avrupa Birliği de, yanlış bilgi yayılımı ve nefret söyleminin ifade özgürlüğü olmadığı konusuna Elon Musk’ın dikkatini çekti.

BUNDAN SONRA TWITTER

Şu anda, satış işleminin tamamlanması için yaklaşık 6 aylık bir süre gerekiyor. Elon Musk, hala tam anlamıyla istediği her şeyi yapabilir konumda değil. Sözleşmeye göre, satıştan vazgeçen tarafın 1 milyar dolar ödemesi gerekeceği için, beklentiler işlemlerin sorunsuz tamamlanacağı yönünde.

Musk’ın attığı son tweet’lerden biri sağ ve sol görüşlerin değişimiyle ilgili. 2008’den beri solun değişip sağın aynı kaldığını ima eden Musk’ın karar mekanizmaları konusunda içimiz pek de rahat olmamalı gibi duruyor.

Medyanın özgür olamadığı bir dönemde, yurttaş gazeteciliğini büyüterek ve bağımsız gazetecilere alan yaratarak hayatımıza giren, dijital aktivizmin kalelerinden Twitter’ın gidişatı hem biraz korkutucu hem de merak uyandırıcı.

Evet, Twitter özel bir şirket, ancak aynı zamanda yeni nesil kamusal alanın karşılıklarından biri. Sosyal platformların devletlerden daha büyük olduğu bir zamandan geçerken, tüm yetkiyi tek bir adama teslim etmenin sonuçlarını hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Demokratik söylemlerle dikkatleri üzerine çekip sonradan diktatöre dönüşen lider deneyimimiz, maalesef istemediğimiz kadar. Açıkçası Elon Musk’tan da yenilikçi başlayıp sonradan deliren padişah enerjisi aldığımı şuraya yazmak isterim. İleride “ben demiştim” derim. Satın alma sürecindeki değişken davranışları da bunun sinyalini veriyor.

Son olarak, günlerdir kafamda dolanan bir soruyla veda etmek isterim: 128 milyar dolar, kaç Twitter ediyor?