Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki hezimetinden sonra herkes çok karamsar konuşmaya başladı. Bence Beşiktaş ile ilgili bu maçtan sonra karamsar konuşanlar, Sergen Yalçın'ı eleştirenler sahtekar ve ikiyüzlüdür.
Dünkü maçtan sonra Sergen Yalçın'ın hocalığını eleştirmeye başlayanlar ya futbol izlemeyi bıraksın ya da futbol ile ilgili tek bir kelam dahi etmesin. Sergen Yalçın'ın hocalığı dünkü maçla kötüleşmedi. Sergen Yalçın 2 yıldır zaten bu futbolu oynatıyordu. Geçen sene de eleme maçında Yunanistan takımına elenince Sergen Yalçın, "iyi oldu zaten çok fazla gidemeyecektik" dedi.
Sergen Yalçın aslında takımının farkında. Sergen Yalçın kendisinin farkında. Ama Türkiye'de futbol izleyenler Sergen Yalçın ve Beşiktaş'ın farkında değil. Sergen Yalçın bazen programlara katıldığında magazin ve goygoy dışında futbol konuşulduğunda herhangi bir sistemden bahsedemiyor.
Daha çok hakemler üzerinden dönen bir futbol bilgisi var. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi geçtiğimiz sezon, hakemler ve TFF'ye ilişkin "Taş üstünde taş bırakmayız" açıklamasını yaptığında tek bir ceza bile almadı. Çünkü Ahmet Nur Çebi de biliyor ki futbol ile değil bu şekilde mafyatik açıklamalarla Türkiye'de ileri gidilebiliyor. Çebi'nin açıklamalarının ardından bu defa Sergen Yalçın önce Hatayspor ve hocasına yönelik ahkam kesen açıklamalar yaptı. Yani başkanının yöntemini o da kullandı.
Bir şekilde geçen sene şampiyon oldular. Bu sezona başlandığında ise Sergen Yalçın bu defa hakem hocası Ullenberg'e tehditlerde bulundu. "Haddini bildirir Beşiktaş camiası" sözlerini kimse tuhaf olarak karşılamadı. Halbuki çok tuhaf ve tehdit sözleriydi. Kimse de demiyor ki "yahu siz saha içine konsantre olun. Siz bir oyun sistemi ve kurgusu oluşturun" Kimse bunları söylemeyince doğru çözümün bu olduğu zannedildi.
Ama doğru çözüm bu değil. Beşiktaş başkanı ve hocasının geçen sene yaptığı açıklamalara benzer açıklamaları bu sene Fenerbahçe başkanı da yapıyor. Yine Trabzonspor'dan da benzer açıklamalar geldi. Bu kişilikler ve bu politikalar olduğu sürece Türkiye'de herhangi bir takımın başarılı olma şansı yoktur. İşte Beşiktaş'ın Avrupa'da ortaya koyduğu futbolu hepimiz izliyoruz.
Az önce yazdıklarımın amacı Beşiktaş'ın futbol dışında nelerle uğraştığını göstermek içindi. Sergen Yalçın'ın bir oyun sistemi yok. Sergen Yalçın'ın kafasında bir oyun kurgusu yok. Bu oyuncularla hiçbir sistem oluşturmazsanız bile Türkiye liginde bir yere kadar gelirsiniz. Çünkü Türkiye liginde sadece sistemi olmayan takım siz değilsiniz. Bu kadar sistemsizlik içerisinde yüksek para ile aldığınız birkaç kaliteli oyuncunuz varsa orada öne geçersiniz. Ama Avrupa'ya çıktığınızda her şey tüm çıplaklığı ile ortaya çıkar.
Beşiktaş Şampiyonlar Ligi için bir kadro oluşturdu. Kadrosu da bulunduğu grup için fena değil. Ama sadece iyi kadro yetmiyor. İyi bir oyun sistemi gerekiyor. İyi bir kompakt gerekiyor. Çok fazla antrenman gerekiyor.
Sergen Yalçın'ın maçtan sonraki açıklamalarına bakın. Diyor ki; "Buradaki sonuçların sorumluluğu bana aittir oyunculara değil. Burası bize çok ağır geldi. Burası oyuncularımızın motivasyonunu bozdu. Artık lige konsantre olacağız. Aslında penaltıya kadar da maç ortadaydı ve penaltı çok ağır geldi. Hakem insiyatifini rakipten yana kullandı."
Bu kısa paragrafta 5 tane hata var.
1- Tabii ki sorumluluk sana aittir Sergen hoca. Bunu bir fedai eylem gibi niye gösteriyorsun. O oyuncuları sahaya çıkaran sensin. Hangi oyuncunun sahaya çıkacağını ve oyuncuların sahanın neresinde nasıl oynayacağını belirleyen sensin. O oyuncular formsuzsa sorumlusu sensin. Rakip çok atak yapıyorsa demek ki iyi çalışmamışsın rakibi. Yani bunu demene bile gerek yok.
2- Madem orası size çok ağır geldi niye oraya gidiyorsunuz. Hakkınızdan feragat edip ligde ikinci olana hakkınızı devredebilirsiniz. Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde sen ve oyuncuların ekranda bu grup çıktığında sevinçten havaya zıpladınız. Bunun da görüntüler var. Şampiyonlar ligi size çok ağır gelmedi, siz Şampiyonlar Ligi'ne çok hafif gelmiş olabilir misiniz?
3- Orada çok sistemli bir oyun oynandığı için eğer oyuncularınızın moral ve motivasyonu bozuluyorsa, bu oyuncularınızın da sistemli oynamak istediği anlamına geliyor. Bu da aslında oyuncuların sizi beğenmediğini anlatıyor.
4- Artık lige konsantre olmaktan bahsediyorsunuz. Nasıl bir konsantrasyondan bahsediyorsunuz? Saha dışı konsantrasyon mu yoksa saha içi konsantrasyon mu? Son lig maçında da çok kötü oynadınız ve bütün sorumluluğu hakeme attınız. Çok iyi konsantre olsanız bile seneye yine gideceğiniz yer her maç 90 dakika dayak yediğiniz o Şampiyonlar Ligi olacak. Burada çok ciddi bir paradoks var. Şampiyonlar Ligi'ne gitmek istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz? Ya da siz ne istiyorsunuz söyleyin ona göre size bir sipariş hazırlayalım!
5- Penaltıya kadar oyun ortada diyorsun Sergen Hoca. Penaltıya kadar Sporting Lizbon'un çok net 3 pozisyonu var. Bir tanesi boş kaleye direkten döndü. Bunları herhalde pozisyondan saymıyorsunuz. Bu maçta bile hakeme diyecek bir şey buldunuz. Artık hakemi bir tarafa bırakın. Oynadığınız bir oyun bir sistem yok. Oyuncular saha içerisinde eziyet çekiyor. Rastgele sağa sola koşuyor. Rastgele sağa sola koşmakla bu oyun oynanmaz. Sistemli, kademeli ve kompakt bir şekilde koşmak ve oynamak gerekiyor. Sahada 3 tane ön libero çıkartığınızda defans yapabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Defans çok defans oyuncusu ile yapılmaz.
Birazcık Chealse ve Manchester City'i izlemenizi tavsiye ederim. Hadi kim uğraşacak onlarla diyorsanız, Türkiye liginde de bunu yapmaya çalışan bir Karagümrük var. Son birkaç maçtır Emre Belözoğlu da Başakşehir'de yapıyor. Onların nasıl defans yaptığını bir izleyin. Defans en az 10 oyuncu ile yapılır. Ofans sistemi de en az 10 oyuncu ile yapılır. Eğer siz saha içerisinde kademeleri daraltmazsanız. Oyunu 20 metre yerine 70 metrede oynarsanız sadece koşmuş olursunuz.
Atak yaptığınızda sadece 2-3 oyuncunuz ileride 9 rakip oyuncu ile boğuşur. O boğuşmada bir oyuncunuzun gol atması için çok olağanüstü becerilere sahip olması gerekiyor. Dünyada da şuanda 9 oyuncunun üstünden uçarak kaleye giden bir oyuncu yok. Bu oyunda sorun Kenan Karaman değil. Bu sistemde sorun Josef de değil. Bu sistemde sorun Sergen Yalçın'ın oluşturmaya çalıştığı oyunda ve taktikte.
Bunları yapmadığınız sürece arabesk söylemlerle hiçbir maçı kazanmazsınız.