Mitinglerin vageçilmezi otobüs, her zaman siyasette önemli yer aldı. Yalnızca üzerinden yapılan konuşmalar ile değil konuşanların yanındakilerle de farklı anlamlar yüklendi.
Son iki yıldır bu alanın iyisi ile Ekrem İmamoğlu. Hem konuşmaları, hem yanındakiler, hem de katılanların, karşıtlarının tepkileri ile gündem oldu. Erdoğan'ın prompter sıkıntısı ve Bahçeli’nin konu ile bağlantısız deyimler kullanarak yaptığı konuşmalara karşı, irticalen ve tutkulu konuşmaları onu en tehlikeli rakip haline getiren özelliklerden biri.
Otobüs, geçen yıl İmamoğlu’nun prestij kaybetmesine, örgüt içinde desteğinin azalmasına neden olmuştu. Ahmak davası kararı ardından, Saraçhane’de yapılan mitingde, otobüs üstünde Akşener ile kucaklaşması bir anda CHP örgütünde soğuk duş etkisi yaratmıştı.
İzleyen dönemde Akşener’in aday ol baskısına sessiz kalışı, masadan kalkan Akşener'in, İmamoğlu’nun başkan yardımcılığı karşılığında geri döndüğü görüntüsü ve seçimin kaybedilmesi örgütle arasını daha da açtı. Aynı baskının altında renk vermeyen Yavaş, bir anda CHP'li vefa arayışlı kitlenin sempatisini toplarken, Kılıçdaroğlu'nun “sırtımdaki bıçaklar” söylemi ile daha da kalınlaşan bir buz tabakasına dönüştü. Ta ki düne kadar.
Esenyurt'ta, yine bir dava sonrası, yine otobüs üstünde ama bu sefer yalnız çıktı ve Profesör Ahmet Özer’in arkasında tüm sertliği ve kıvrak dili ile durdu. Saraçhane”deki gibi CHP genel başkanı yoktu belki ama başka bir genel başkan da yoktu. Bir anlamda rüştünü ispat etti, örgütle buzları eritti.
Esenyurt davası, Özel’in “normalleşme” gayretini başına bela ederken, söylemini yumuşatmamış İmamoğlu’nu birkaç adım öne geçirdi. Yavaş’ın suskunluğu, bu sefer; olgun, ağır başlı lider yerine, devletle yakınlığına yüklendi ve tıpkı İmamoğlu’nun başına gelen soğuk duvarın inşasına neden oldu.
Sonunda bir bu otobüs nereye gider, kimler iner, kimler biner bilinmez ama İmamoğlu’nun yeri ayrılmış halde. Otobüslerin eski kahramanlarından Süleyman Demirel’in sözüdür: Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.