Haftalardır dünyanın gözü Ukrayna yakınlarında Rus askeri konuşlanması üzerinde. Bugün ülke, birçok analistin önümüzdeki on yıllarda uluslararası ilişkilere hakim olacağını söylediği büyük güç rekabetinin ön saflarında yer alıyor. Son zamanlarda sonuç elde edemeyen diplomatik görüşmeler, ateşli söylemler ve askeri hareketlenme Ukrayna’nın bir savaşın eşeğine geldiğini mi gösteriyor? Niçin ABD Başkanı Joe Biden Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme hazırlığında olduğunu savunuyor? Rusya’nın amacı gerçekten de Ukrayna egemenliğine yönelik saldırısını güçlendirmek mi yoksa önemli tavizler konusunda bir çeşit blöf yapmak mı?

Savaşın fiilen başlamasından önce koşullar oluşurken

Rusya’nın Suriye, Libya, Belarus, Venezuela, hatta Macaristan gibi noktalardaki etkinliğinin yanı sıra, Ukrayna konusu NATO’ya yönelik Rus baskısının yoğunlaşması açısından daha fazla önem taşır hale geldi. Rusya’nın Ukrayna'daki saldırgan tutumunun Avrupa'da Soğuk Savaş'tan bu yana yaşanan en büyük güvenlik krizini tetiklediği söylenebilir. Nitekim, bir süredir Rus ordusunun Ukrayna sınırı boyunca Rus askeri kuvvetlerini konuşlandırmasının her halükarda Batı için tehdit edici bir unsur olduğu açık. Ancak kimilerine göre bu hareketlenme Rusya ile Ukrayna arasında öngöreceğimiz yüksek yoğunluklu çatışmaya imkan verecek güçte değil. Zira Rusya, modern savaşçılar ve hava savunma sistemleri de dahil olmak üzere önemli muharebe platformları ve birimler yerine istihbarat, gözetleme ve keşif (ISR) ve elektronik harp sistemleri ile lojistik ve muharebe-destek birimleri gönderdiği bilinmekteydi. Ancak son günlerde Rusya, Ukrayna'ya olası saldırı koşullarındaki mevcut eksikliklerini gözden geçirmiş gibi görünüyor. Ocak ayının başından beri Ukrayna sınırına on binlerce asker ve yüzlerce zırh parçası yerleştirdiği haberlerinin gelmeye başlaması (Kremlin’in bunu reddetmesine rağmen), Avrupa’da da Moskova'nın komşusu Ukrayna’yı büyük çaplı bir işgale hazırladığına dair korkuları bir hayli körükledi.

Bu korkuların ilki, Belarus ve Rusya’nın Ukrayna sınırına yakın bir yerde Allied Resolve adlı geniş çaplı bir ortak askeri tatbikatı için hazırlıkta olmasından kaynaklanmakta. Zira bu tatbikat Rusya'nın bölgeye üst düzey askeri yetenekleri konuşlandırması için imkan sağlıyor. Diğer taraftan Belarus istihbaratına bağlı bir hacker grubundan Ukrayna hükümeti web sitelerine siber saldırı haberleri gelmeye başladı. Kimilerine göre bu saldırının amacı büyük olasılıkla siber aktörlerin erişimleri test ediyor olmaları ve istila öncesi istismar edilecek çeşitli ağları inceliyor olmaları büyük olasılıktır.

Diğer taraftan, yaklaşan askeri faaliyetin bir başka önemli işareti de New York Times'ın Rusya'nın Kiev'deki büyükelçiliğini yavaş yavaş tahliye ettiğini bildiren haberi olarak yorumlanmaktadır. Moskova raporu reddetmesine rağmen, Rusya'nın Ukrayna’da olası bir savaş durumu için koşulları oluşturmaya başlamış olması muhtemel olduğuna dair görüşler mevcut.

Böylesi bir savaş durumunda en kritik bölge olarak Ukrayna'nın Karadeniz limanı Odesa işaret edilmekte. Nitekim Odesa’nın Rusya’nın kontrolüne geçmesi, Ukrayna'yı dünyanın geri kalanıyla deniz iletişim hattının ve deniz ikmalinin kesilmesi riski taşımaktadır. Ek olarak, eğer Rusya Ukrayna'nın limanlarını kontrol ederse, amfibi kuvvetler, kara kuvvetlerinin güney Ukrayna'da karşılaşacağı zorlu durumlarda personel ve teçhizatı cephe hatlarına daha hızlı yaklaştırabilir. Bu açıdan Rusya’nın çatışma başlamadan Odesa'yı ablukaya alması olası görülmektedir. Rus deniz kuvvetlerinin Odesa çevresindeki Ukrayna karasularına girmesi, Rusya'nın gerilimi tırmandırma niyetinin bir işareti olabilir.

Rusya'nın yakın zamanda ekipman ve personel yüklü amfibi kuvvetlerini, tıpkı geçtiğimiz yılın Mart ve Nisan aylarındaki eylemlerinde olduğu gibi Kuzey ve Baltık filolarından Karadeniz'e yönlendirdiği görülüyor. Uzmanlara göre, amfibi saldırılar, askeri operasyonların en karmaşık ve en maliyetlileri arasındadır ve Ruslar tarihlerinde hiç böyle bir saldırıya geçmemiştir. Rus amfibi gemilerinin Baltık Denizi'nden Karadeniz'e doğru hareketi, eğitim ve iniş tatbikatlarına önemli bir yatırım yapılmadığı ölçüde yüksek risk taşımaktadır. Bu sebeple, Rusya’nın Ukrayna ile paylaştığı geniş kara sınırının hareket kabiliyetini yeteri ölçüde yükselttiği düşünüldüğünde, Rusya’nın denizden harekete geçerek risk alması anlamlı görünmüyor. Ancak kış taarruzunun olumsuz etkileyeceği topografya faktörünün de olası kara çatışmasında riskleri artırmaktadır. Dolayısıyla, Rus amfibi kuvvetlerinin Ukrayna kara kuvvetlerine blöf yaptığına dair görüşler, Rusya’nın sağlam bir savaş planı gerçekleştirmesinden daha muhtemel görünüyor.

Tek Kaygı Rus İşgaline Direnmek

Eğer Rusya uzun vadede Ukrayna'nın tamamını veya çoğunu işgal etme konusunda ciddiyse, karşılığında Moskova’nın da aynı ciddiyetteki sonuçlara katlanması gerekecektir. Savaşın ekonomik maliyeti ve halk arasındaki hoşnutsuzluğun yanı sıra, Batı'nın Rusya'ya yükleyeceği sonuçların ne olacağı da jeopolitik dengeleri sarsacak mahiyette olacaktır. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, Cuma günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı görüşmenin ardından, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi durumunda "sert bir yanıtla" karşılaşılacağı konusunda uyarması da bir kenara not edilmeli. Rusya yine de savaşmayı seçerse bu savaşı kazanacağının garantisinin ne olacağı da oldukça tartışmalıdır. İşgalin gerçekleşmesi ardından Ukrayna’nın Rus kontrolünde kalması pek kolay olamayacağa benziyor.

Rusya sekiz yıl önce Ukrayna’nın bir kısım topraklarını işgal ettiğinden beri, Ukrayna milyarlarca dolarlık ABD savunma yardımından yararlandı. Bugün olası bir Rus saldırısına, 2014 yılına nazaran çok daha hazır bir Ukrayna olduğunu söylemek mümkün. Zira, Ukrayna’nın tüm dikkatini Rus işgaline direnmekten başka ayıracak güvenlik kaygısı yok.

Blöfün sonuçları…

Putin'in Ukrayna'da geniş çaplı askeri operasyon düzenlemeye karar verip vermediğini bilmesek de, böyle bir askeri harekatın şartlarının sahada belirlendiği görülüyor. Yukarıda bahsedilen askeri hareketlenme ile Ukrayna krizi arasında yerleşik bir bağlantı olmadığı iddia edilse bile, bu eylemlerin Rusya'nın ABD'yi ve NATO’yu hedef alan daha büyük hibrit savaş kampanyasının bir parçası olması muhtemeldir. Diğer bir ifadeyle, Putin’in aklında geniş çaplı bir Ukrayna işgali olmasa da, gösterdiği provokasyonun ABD ve müttefiklerini bölmeye çalışma amacı taşıdığı açıktır.

Bu noktada dikkate alınması gereken bir husus var: Rusya sahadaki bu hareketliliğe rağmen Ukrayna'ya saldırmazsa, ABD ve Avrupa ülkeleri gelecekteki Rus askeri yığınaklarında Ukrayna'ya yardım gönderme konusunda tereddütte kalabilir. Böyle bir tereddüt Rusya’ya istediğini alma fırsatı sunabilir.